"Ya boşverin bunları. Açın bir film izleyelim." dedi Yağız öbür maydanoza geçerek. Kokusu ne güzel bu sebzenin. Sebze değil mi, meyve mi yoksa?

"Bir fikrim var. Bizde gidelim mi?" dedim gülerek. Allahım bu kadar zeki olmasam? Hayır seçkin kanının hepsi neden bana geldi ki? Kardeşlerime yazık.

"Saçmalama. Zaten zar zor randevuya çıkıyor. Böyle yaparsak bize küser." dedi Esen her zamanki bilmiş haliyle ve tekrar telefonuna döndü. "Baran kıza gülmüş. Gülmüş!" dedi heyecanla. Bu sözleri Yağız'ı kahkahaya boğdu.

"Siz ciddi misiniz ya? Rahat bırakın çocuğu!" dedi kahkahasının arasından. Allahım sonunda Baran'a birini bulduk galiba. Halay çekmek, bol bol çikolata yemek, barlarda çılgınca dans etmek, bale gösterisine gidip çığlık atmak istiyorum. Nihayet!

"Ne demiş Ata'mız. Zafer,zafer benimdir diyebilenindir!" dedim gülerek ve Esen'le çığlık çığlığa sarıldık. "Başardık kuzi. Gerçi Baran başardı ama olsun. Ah sonunda." dedi Esen ve derin bir nefes aldı. Tüm ailenin üstünden ağır bir yük kalktı sanki. Halam enişteme gülücükler atarken, annem mutluluktan ağlıyordu. Tüm bunlar Baran bir kıza güldüğü için. Evet!

"Sor bakayım. Kız güzel miymiş?" dedi babam Esen'e. Esen hızla mesaj yazarken durakladı. Sevdiği adama bir kızın güzelliğini sormak. İlginç. Ama yine de yazıp attı. Çok geçmeden cevap geldi.

"Gözleri ve vücudu güzel. Evet alımlı. Ama daha iyilerini gördüm." diye mesajı okudu ve aptal aptal sırıttı.

"Tamam. Oldu bu iş." dedi babam ve arkasına yaslandı.

"Güzelliğin önemi var mı Rüzgar? Oğlum sevse yeter." dedi annem. Çok doğru konuştu. Alkışlar anneme.

"Eh bu işte halolduğuna göre geriye kızlar kaldı. Lodos, Yağız, Baran, Rüya tamam. Yağmur ve Esen? Sizde tık yok." dedi halam ve ağzımın açık kalmasına neden oldu. Şimdi neden mi? Bir bunu hep konuştuklarını bilsem de babamların yanında söyledi. İki bunu söyleyince aklıma ilk Bora geldi. Ve üç. Bora haftasonu yani yarın bana ne yapacak?

"Aslında Yağmur'un ufkunda Bora var." dedi Esen gülerek. Cadı kız.Nasıl bu kadar rahat söylüyor bu? Ayrıca ne Bora'sı be!

"Esen'in ufkunda da Enis var." dedim imayla. Öyle cevaba böyle cevap. Artık o nasıl oluyor bilmiyorum.

"Ah bir susar mısınız? Bu ev neden bu kadar gürültülü ya?" dedi Yağız.

"Sen Hira aşkının evine alıştın tabi. Örgü falanda ördün mü canısı?" dedim ve Yağız'dan koca bir yastık yedim. Eh ne demişler. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovalarmış.

"Baba Yağız bana yastık attı." dedim mızmızlanarak.

"Yağız!" dedi babam uyarıcı sesiyle.

"Of ya. Beni bir tek karpuz anlıyor. Gel kızım." dedi Yağız beyaz kediyi kucaklayarak.

"Yarın ablama gidelim." dedim ve herkes onayladı. Hem belki Bora'nın planını erteletirim. Cin gibi kızım ya.

"İnanmayacaksınız ama... Baran... kıza yemeğinden vermiş." dedi Esen afallayarak. Okuduğuna inanamadığı belliydi.

"Gerçekten mi lan?" dedi Yağız kediye sarılarak. Şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırdı çocuk.

"Rüzgar! Aşık olmuş bu çocuk. Allahım şükürler olsun." dedi annem ve sevinçle halamın elini tuttu. Bunlar nasıl görümce yenge? İnsan kavga eder. Dost olmaz. Garip bunlar garip.

"Öyle yazmış Enis. Bir dakika bir mesaj daha geldi... Kızda ona yemeğinden vermiş." dedi Esen.

"Oldu bu iş." dedim gülerek ve herkesi sevinç kahkahaları tuttu. Baran bile birini bulduysa hey gidim hey. Herkes bulur be!

Benden SanaTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon