1.BÖLÜM: "Eve Dönüş"

En başından başla
                                    

Göndermek istememesini her zamanki Acar Devran haline bağlamıştı ama şimdi yaşadıkça anlıyordu bazı şeyleri.

Amerika'ya gitmemeliydi.

-Hİİİİİ! TUTİKO GELMİŞ!!!" üzerinde kalın pembe sabahlığıyla onu görür görmez bağıran, Bade'den başkası değildi. Yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirirken, kadın yürümesini güçleştiren tüylü terlikleri savurarak çıkarttı ve soğuğa aldırmadan yere basıp, kızın boynuna atladı. "Anneeymmm! Yengesinin deli fişeği!" yanakları saniyeler içinde ısırılırken, ellerini kadının ince beline sardı Tutku.

-Sana da merhaba yengem." Elindeki pişi tabağıyla, Bade'nin nereye koşturduğuna bakmak için açık kapıdan kafasını uzatan Asu, yeğenini görünce elindeki tabağı bavul taşıyan Recep'in eline tutuşturup koşarak kıza doğru gitti. Tutku'yu karşılamak ve özlediği ailesiyle zaman geçirmek için Amerika'dan kızdan bir gün öncesinde gelmişti. Ama onu hemen bugün beklemiyordu.

-Halasının arsız piliçi, ballı böreği, Jennifer Lopez popolusu..." Tutku, bu sarılma tufanından kopamayacağını anladığında kendini bu iki delinin kollarına bıraktı. Poposuna hangisinin vurduğunu, siyah saçlarını kimin karıştırdığını, suratını sevmek için kimin tokatladığını, karnını kimin bir kedi sever gibi okşadığını bilmiyordu. En son ikisinden biri söyledikleri övgülerden sonra kızı nazardan korumak için dua etip poposunu kaşıdığında ellerini kaldırıp çığlık attı Tutku.

-Ayy kurban oliyim yeter offff!!" sessizliğini bozan kıza kirpiklerini kırpıştırarak tuhaf tuhaf baktı Asuyla Bade.

-Aaa deli mi ne ayol? Sevgi arsızı..." diye burun kıvıran Asu'ya inanamazmış gibi gözlerini açtı genç kız. Sanki daha demin onun poposunu tokatlayan kadın değildi karşısındaki!

Derken, onları duydu. O sesleri...

-Acar bırak bi gülleri sulamam lazım aaaa!" arka bahçeden gelen bağırış sesleriyle gülümsemeden edemedi Tutku. Onları nasıl bırakabilmişti inanamıyordu. Özgürlükten daha güzellerdi.

Özgürlükten bile daha güzel. Çünkü özgürlüğün her zaman mutluluk olmadığını, beraberinde bir yalnızlığı da getirdiği de aşikardı.

-Kızım sal gülleri sudan boğulcaklar yeminle ya sabah keyfimizi bölme, az gel bana taraf. ŞŞŞTT ELVOO HADİİ..." Beline sarılan adamın elini tokatlayarak önündeki taşa takılmadan zıpladı Elvin. Neyse ki, küfür etmesinden Acar'ın takıldığını anlayıp şükretmişti çünkü belindeki el de böylece çekilmişti.

-İbriğin ucunu sokucam ağzına ulan, az kaldı!!" Tam kocasına saydırırken, elindeki su ibriğiyle öylece kalakaldı. Kızıyla göz göze gelirken, yüzünde kocaman bir gülümseme saniyeler içinde belirmişti.

-Gülleri görünce bu kadar mutlu olur mu insan ya.." diyen Acar kadının yüzüne bakarken, gözlerini takip etti ve Tutku'yu görür görmez Elvin'in omzuna çarparak kızına doğru koşar adım ilerledi.

-Yuh yavaş davar!" elindeki suyun çoğu yere dökülürken, düşmemek için dengesini zor korudu kadın. Soğuk havaya rağmen öyle parıldıyordu ki güneş, sanki Tutku'ya "Hoş geldin!" diyordu.

Babasının kolları belini sıkı sıkı kavradığında tüm ağırlığını ona bıraktı genç kız. Acar, onu etrafında döndürdüğünde Asu'nun azarını işitmeleri biraz zaman aldı. Çünkü Tutku o sıra dolan gözlerini kırpıştırıp, özlediği kokuyu içine çekmekle meşguldü.

-Kaç yaşına geldin! Şimdi belini sakatlayacaksın şekerim!" Acar, kızıyla biraz daha hasret giderirken burnunu Tutku'nun boynundan çekti ama ellerini ince belden ayırmadı.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin