SABAHLARIN AYDINLIĞINA BİR GECE KARANLIĞI

2.7K 70 0
                                    

Gözlerimi araladığımda, en son nasıl ve ne gördüysem her şeyin aynı kalmasına şaşırmıştım. Kolu hala başımın altında, dudakları alnımda. Yüzü kızarmış, gömleğinin yarısının düğmeleri açılmış.. Her günün aydınlığı, içimdeki karanlığa bir toprak daha atıyodu sanki. Saatin kaç olduğu hakkında tek bir fikrim olmasa da, en azından öğleye kadar uyumuş olduğumuzu hissediyordum. Bir insanı, bir adamı sahiplenmek ne demekti, unutmaya yüz tutmuşum. İçimdeki bir şeyler, ona sımsıkı sarılmam gerektiğini hissettirdi bana. Fakat bu ben miyim? Gerçekte ondan nefret etmem gerekmez miydi? Bu aşk dediğimiz illetin gerçekten bir hastalık mı, yoksa her kötü şeye karşı gelebileceğim bir şey mi olduğuna hala daha karar verebilmiş değildim. Tek istediğim, tüm bu düşünceleri bir kenara atıp ona sarılmaktı. Evet, kalbini bana açan bir adama sarılmak. Belki de sevdiğim bir adama. Ona. Doğrulup, kollarımı omzunda birleştirirken, içimi bir huzur deryasının kapladığını hissettiğimde kararımı çoktan vermiştim. Onu kaybetmek istemiyordum. Ben.. Koray'ı seviyordum. (Her şeye rağmen.)

Gözlerini hafifçe aralayarak omzuna uzanan kollarımı gördüğünde gülümsedi tekrar.

- " Günaydın.."

- " Günaydın.."

- " Günaydın.. Evet? Bu kadar mı?"

- " Yani.. Şimdilik."

- " Olmaz. Devamı da olmalı."

- " Yok, hayır."

- " Sonuçlarına katlanırsın o zaman? "

- " Öyle mi? Neymiş bunun sonucu?"

- " Nur, sen gıdıklanıyo muydun?"

- " Ne? Saçmalıyosun Koray?"

- " Ama öyle. Cümlenin devamını getirmezsen, ben de gıdıklamaya başlıyorum. Bence güzel bir sonuç."

- " Hayır! Çocuk musun sen ya!" derken yataktan kendimi olağanca hızlı bi şekilde attım. Salona kaçacakken belimden tutan elleri buna engel oldu. Sırtımı duvarda hissettikten sonra, gülmeme engel olamadım. Sabah sabah gıdıklanmak? Ne saçma! Nefesim tükenmek üzereydi, son bir çabayla bağırmak zorunda kaldım.

- " Koray! Dur tamam, söylicem."

Ellerini duvara yaslayarak bana baktı. Hedefine ulaşmanın verdiği gururu tadarak tabi ki.

- " Evet? Dinliyorum? "

- " E.. Günaydın.. "

- " Eee? "

- " Yani, günaydın Koray. Günaydınlar. Sabah oldu? "

- " Yok, hala duymak istediğim şeyi söylemedin."

- " Yapamıyorum işte."

- " Şu duvarı kırman lazım. Hadi. Söyleyene kadar bu şekilde kalabilirim."

- " Tamam.. Günaydın, sevgilim."

- " Ah.. Bugün, güzel bir gün olacak. Artık kesin."

- " Tamam, şimdi kahvaltı yapalım. Ben bi şeyler hazırlarım."

- " Yok, hadi çıkalım. Dışarda, güzel bi yerde güzel bi kahvaltı yapalım."

- " Tamam, beni salonda bekleyebilirsen hemen hazırlanıyorum."

- " Yine mi? "

- " Ne yine mi? Burda kalmayı mı düşünüyosun?"

- " Ee, evet?" gülümseyerek konuşuyoduk bu sırada.

- " Hayır?"

- " Pekii.. Eğer yarım saat sürecekse bu hazırlık, odaya dalabilirim ama."

- " Eğer hemen çıkarsan sadece 10 dakikamı alacak."

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin