VAZGEÇİŞ

5K 127 0
                                    

Başım göğsünde bir süre yattım. Uyudum. Sanırım o da uyumuştu ki kalktığımda yüzü ve gözleri yumuk yumuk olmuştu. Saatine baktı,

" saat 8 olmuş."

Ellerimi yumruk yaparak gözlerimi ovuşturdum. Kalktım.

- "Nereye?"

- "Lavaboya"

Aşağıya, odama indim. Sadece iç çamaşırlarım üzerimdeydi, südyeni ne ara giydim hiç bilmiyorum. Utancım ikiye katlandı. Nefret ediyorum ondan!

Uzun beyaz bi tişörtle yarım bir tayt buldum ve alelacele giyip lavaboya gittim. Aynaya dönüp baktığımda kendimi tanıyamadım. Gözlerimin etrafı mosmor olmuş, boynumda parmak izleri.. Dudaklarım ateş alev kıpkırmızı. Ellerime su doldurur doldurmaz yüzüme çarptım. Boynumu, yüzümü ıslattım. Elimin tersiyle silerek ağlamaya başladım..

- "Yapma şunu!" dedi.

Açmaya çalıştığı kemerinin yarısıyla, pantolonunun bir düğmesi açıktaydı. Üzerinde hiçbir şey yoktu.

- "Halimi görmüyo musun? Bunu bana yapan sensin."

- " Konuyu gerçekten tekrar açıp, aynı şeyleri yaşamak mı istiyosun?" dedi tek gözünü kısarak.

- " Bana dokunmayacaksın Koray! Sana, bunu yapmaya gücünün yetmeyeceğini söylemiyorum, sadece yapma."

Gövdesinden iterek dışara çıktım, kolumdan tuttu. Elindeki paketi bana uzattı.

- "Bunu giy, yüzünü gözünü toparla. Dışarı çıkıyoruz."

Paketi elime aldım, içinde kırmızı bir şey. Çıkarıp baktım, kırmızı kısa bi elbise. Geri kalanında yine kırmızı topuklu ayakkabılar.

- "Bunlar ne? Ben bu halde hiçbir yere çıkamam. İstemiyorum."

- " Yarım saatin var. Hazırlanmazsan yarım saat sonra gelir, bunları sana kendi ellerimle giydiririm."

Gitti. Merdivenleri çıkmaya başladı. Kimse benim gibi üşengeç değil ki, bu evde asansör görmüş tek cahil bendim.

Odama geri döndüm, tekrar soyundum. "Beni nereye götürecek,hem de bu kıyafetle!" diye düşünürken elbiseyi giydim. Belimin kenarından itibaren leğen kemiklerimin ikisi de belli oluyordu. Ömrüm boyunca 55 kiloya dayanmış biri olarak nasıl bu kadar zayıf göründüğüme şaşırdım. Sanki yavaş yavaş azalıyorum, sanki yavaş yavaş bitiyor gibiyim.

Ayakkabıları giydim, çantamdan bi kapatıcıyla aydınlatıcı aldım elime. Gözlerimin etrafına aydınlatıcıyı sürdüm, hala morarmalar belliydi. Bir kat daha yedirdiğimde sonunda kapatabildim. Şimdiye kadar şu göz kalemleri haricinde hiçbir şey sürmedim ben. Şükrettim yine de yanımda her şeyi bulundurduğum için. Kapatıcıyla yüzümdeki morarmaları da kapamaya çalıştım. Ve boynumdaki parmak izlerini de..

Saçlarımı boynumdan çekerek omzuma aldım. Göz kalemini de üst göz kapağıma dikkalice sürdüm. Aynaya döndüm. Aslında baştan aşağı iyi güzeldi, elbise de yakışmıştı ama V dekolteliydi. Südyenin göründüğünü farkedince çıkardım. Şimdi daha iyi olmuştu, ama dekolteden aşırı rahatsızdım. Çıplak gibi hissediyordum kendimi. Hiç bu kadar rahatsız bir elbise giydiğimi hatırlamıyorum. Ben elbise bile giymedim ki doğru düzgün. Rahatsız olmam çok normal. Tam pes edip elbiseyi çıkarmaya yeltenmişken, kapı açıldı.

- "Şu kapıyı, kapısız yerden çıkmış gibi açmasan olmaz mı? İzin iste!"

- "Şaka mı yapıyosun? Bir öncekinde de yerde kafanı patlatmış halinle yatarken de izin istese miydim odana girmek için?"

SUS VE ÖP!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin