22{Part2}

6.2K 209 51
                                    

Mukami;

Ruki: Siz odanızın camından ayaklarınızı uzatmış aşağı bakarken,yağmur damlaları omuzlarınızdan aşağı dökülüyordu. Elmacık kemiklerinizi ıslatan gök yüzünün elmasları mıydı yoksa bedeninizden kurtulmak isteyen sıcak suların timsali miydi? Bilmiyordunuz. Bulunduğunuz dört duvarlı karanlık odanın içinde dolaşan sinsi atmosfer sizi o camdan itmeye hazır gibiydi. Fakat onun yapmasına gerek kalmamıştı çünkü siz kendinizi ölümünüze sürükleyecek hareketi yapıp ahşap ile olan temasınızı kesmiştiniz. Vücudunuz hızlı bir şekilde yere inerken ruhunuz bedeninizi,evini terk etmeye hazır gibiydi. Ama olmamıştı. Acı sadece kalbinizdeydi.. bir beden korumuştu sizin bedeninizi.. size sarılı olan elleri fark ettiğiniz de başınızı kaldırıp ona bakacak cesareti bulamamıştınız. "Ölüme giderken ölümle karşılaşmak.. bu olsa gerek."

Yuma; Soğuk mermere değen sıcak teniniz ısısını giderek kaybetmeye başlamıştı. Küvetten taşan sular size hislerinizi hatırlatmıştı. Bir şekilde seviyordunuz onu. Bir şekilde işte. Nedeni,nasıl olduğunu bilmiyordunuz. Vücudunuz ısısını kaybettikçe siz de uzuvlarınızın yetkisini yitiriyordunuz. Parmaklarınızı kaldırıp onun hayaline dokunmak istemiştiniz son kez. Ama donmuş parmaklarınız size bir yabancı gibi ihanet etmişti. Gözlerinizi kapatıp ölümün sıcak kollarına bırakmıştınız kendinizi. Çünkü ölüm tam buradaydı. Çekip çıkarmıştı sizi o soğuk sudan. Kendi soğuğuna hapsetmişti. Kolları sıcak olan ölümün yüreği buz gibiydi..

Kou; Siz eski plaktan çalan eski şarkı eşliğinde dans ederken silahın ağırlığı omuzlarınıza bir yük bindirmiş gibiydi. Kendi tabutunuzu taşıyor gibiydiniz. Bir klise de,herkes ağlarken onları teselli ediyor gibiydiniz. İçinizde ki küçük kız çocuğunun göz yaşlarını siliyordunuz.. Tanrı çocuğuna sırtını dönmezdi değil mi? Öldükten sonra huzura kavuşur,tanrının yegane elleri saçlarınızı okşardı,değil mi? Silahın ucunu sol şakağınıza koyduğunuzda gülümsemiştiniz. Fakat şakağınıza düşmanlık eden silah yerini boşluğa bırakmıştı. Sonra o boşluğu soğuk dudaklar doldurmuştu.. Gözleriniz kapalıydı.. Tanrı tam buradaydı.. değil mi?

Azusa; Bıçağın soğuk çeliği bileklerinizde gezerken istemsizce gülümsemiştiniz. Gözleriniz kapalıydı. Yalnız olmanın tadını çıkarıyordunuz. Siz ve odanızda ki sessizlik bu zaman dilimini iyi kullanmak adına aceleciydiniz. Bir ölünün arkasından ağıt yakar gibi çalıyordu zihninizde ki enstrümanlar. Kemanın acı sesi ve piyanonun cinayeti işleyen tuşları sizi kendi ölümünüze hazırlar gibiydi. Bıçağı dikey bir şekilde yaşam iplerinizin üzerine sabitlemiştiniz. Hazırdınız.. fakat bıçak elinizden alınınca göğsünüze aynı zamanda bir ağrı girmişti. Bileklerinizde hissettiğiniz sıvı ile gözlerinizi aralamıştınız. Onun kanı bileklerinizde geziniyordu.. Kan bileğinize yayıldıkça göz yaşlarınız yanaklarınızdan süzülüyordu. Sonra eğilip bileğinizin iç kısmını öpmüştü. Ölüm buydu..

Diabolik Lovers TEPKİLERWhere stories live. Discover now