Bölüm 23

5.7K 420 40
                                    

Kapıda bir gürültü vardı. Kulakları sağır edecek kadar tiz bir tırmalama sesiydi bu. Thalia kırmızı gözleriyle bize döndüğünde irkilmeden edemedim. Esmeralda ile savunma pozisyonuna geçmişlerdi. Biraz önceki hoş kadınlardan, vahşi hayvanlara dönüşmüşlerdi neredeyse. Burun delikleri genişlemişti,hafif bir tıslama sesi çıkarıyorlardı. Saçları bile kabarmış, sanki canlı bir kalkan görevi görmüşlerdi. "Onu götür." dedi Esmeralda beni göstererek Aron'a.

Thalia birden çok ince bir ıslık sesi çıkardı. Hanın sakinleri yavaş yavaş aşağıya inmeye başlamışlardı. Herkeste bir gerginlik ve panik hali vardı.

"Kratonları gördüm pencerede. Neler oluyor?" diye panikle sordu çok çirkin bir kadın. Kanca bir burnu, pörtlek gözleri vardı. Tırnakları insanın ciğerini sökecekmiş gibi uzun ve kirliydi. Kirli kızıl saçları ise siyah, fileli bonesinin arasında keçeleşmiş bir halde dağınık duruyordu.

"Yardımına ihtiyacımız var Dabria." dedi Thalia hemen. Yaşlı kadın kurbağa vıraklamasına benzer bir ses çıkardı.

"Benim büyüm Kratonlar'a işlemez. Gördüklerinden bile şüpheliyim."

"Eru aşkına, Kratonlar mı?" diye inledi yaşlıca bir adam. Kafasında komik bir kukuleta vardı. "Buranın güvenli bir yer olduğunu sanıyordum!"

"Sanırım ben tüyeceğim." diye söylendi bir başka adam. Hafif kamburdu ve üstü başı pek eskimişti. Elleri hafiften titriyordu. "Kratonlar hayra alamet değildir."

Thalia yeniden yaşlı kadına döndü. "Kratonlara değil." Eliyle kaçışmakta olan kalabalığı işaret etti. "Lütfen Dabria, onları ikna etmen lazım."

Yaşlı kadın bir an duraksadı. "Karşılığı ne olacak?"

"Thalia, bu yaptığın hiç doğru değil." diye ayıpladı onu Esmeralda sert bir şekilde.

"Hayatımızı kurtardığım için mi?" diye patladı Thalia da. Sonra Dabria'ya döndü. "Senden ücret almayacağım. Hiçbir zaman."

"Thalia!" diye haykırdı Esmeralda.

Yaşlı kadın başını olur dercesine salladı. Ardından parmağını şıklattı. Kemikli parmaklarının arasında eskimiş, sararmış bir fincan belirdi. İçinde koyu yeşil, dumanı tüten bir sıvı vardı. Hepsini birden içti ve plop sesi ile birlikte etrafını yeşil bir duman sardı. Dumanlar dağılınca da ortaya uzun boylu, oldukça çekici ve güzel bir kadın çıktı. Parlak, dolgun kızıl saçlarını sanki şampuan reklamında oynarmış gibi bir havayla sağ omzuna attı. Sürmeli gözleri açık yeşildi ve o eski püskü gecelik yerine, vücut hatlarını belli eden transparan siyah bir elbise giymişti. Onu görenler oldukları yerde mıhlandılar. Handa kalanların çoğunluğu erkekti. Bir iki tane kadın vardı ki onlar  bu manzaraya göz devirmişlerdi.

Küçük dilimi yutmuş halde Dabria'nın melodik sesiyle erkekleri hipnoz edişini izledim. "O bir cadı. İnsan yiyenlerden. Böyle avlanabiliyor." diye dudak büktü Thalia. Ardından ağzı bir karış açık Dabria'yı izleyen Aron'a güçlü bir tokat attı. Ben sessiz bir çığlıkla gerilerken, Aron aptal aptal gözlerini kırpıştırdı.

"Ona bakmamalısın! Hiç profesyonel bir hareket değil bu yaptığın." diye söylendi.

Kapı bu sefer daha bir şiddetle sarsıldı. "İçeriye girecekler." dedi Esmeralda. Ellerini iki yanına açtı ve bileklerinden parmak uçlarına kadar bir ağacın kökleri gibi ince, siyah renkli iplikler uzandı. Dikkatle bakınca tenine işleyen dövmelere benzediğini gördüm. Aynı şey Thalia'da da olmuştu.

"Seni buradan çıkarmam lazım." dedi Aron kendine gelerek.

"Süpürgeliği kullan." dedi Thalia. Aron beni çekiştirerek merdivenin altında kalan kapıya görürdü.

ELDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin