56 | iki hafta az değil

5.8K 397 31
                                    

Deniz korku dolu gözlerle fırat'a bakarken, bir anda içeriye birileri daldı. Gözlerimin önü bulanıktı, ne zaman güçlü kalabilmiştim ki zaten. Tanıdık bir ses boş odada yankılarken, yere bakarak gülümsedim. Bulmuştular bizi, gözümde bekleyen gözyaşlarını bırakıp kafamı kaldırınca hemen önümde tahir'i gördüm. Fırat'ı en son gördüğüm köşede, mithat abi dizini fıratın sırtına dayamış yere yatırmıştı. Deniz ağlayarak yanımıza koşunca mutluluktan ağladım, artık her şey bitmiş miydi?

"İyi misiniz?" deyip denizle beni kontrol etti, bileğimdeki zinciri görünce kaşlarını çattı. Yerinden kalkıp sinirle mithat abiyi itip fıratı yakasından yakalamıştı "anahtarı ver lan," deyip bir yumruk geçirdi yüzüne "daha dur sen senin ebeni sikecem! Ver lan anahtarı!"

"Cep- cebimde" diyebildi zar zor, tahir onu yere fırlatıp anahtarı cebinden aldığı gibi yanıma geldi. Hemen elimi çözüp cansız kalan elimi havaya kaldırdı. Mor olmuştu ve kan akıyordu, çok kesmişti bileğimi.

"Şerefsiz.." elimi yavaşça yere bırakıp alnıma bir öpücük kondurdu. Deniz kafamı gösterip, dudağımı da gösterince tahirin yüz ifadesi değişti.

Çok sinirliydi, ama içi gitmişti. Kızımızın bu şeyleri görmesi, bunları yaşaması canımızı acıtmıştı. Tahirin bakışları bunu çok net anlatıyordu ".. annem ölecek mi?"

denizin titreyen bedenini kendine çekip sımsıkı sararken, kulağına eğildi "Prensesim, artık güvendesin, korkmana gerek yok tamam mı? Annene hiç bir şey olmayacak, hiç bir şey." ellerini saçlarında gezdirirken bir anda deniz 'ah!' diye bağırdı.

Ben korku dolu gözlerle denizin kapalı ama yaş akıtan gözlerine bakarken, tahir dokunduğu yeri, ensesini açtı. Mosmor olmuştu, parmak izleri vardı. Tahir denizi kendinden uzaklaştırıp, yerden kalktı. "Mithat abi, deniz'i eve götür."

Mithat abi şaşırmış ifadeyle "Oğlum, karakol-" diyemeden tahir susturmuştu onu.

"Abi ya sen götürürsün, ya abim götürür, ya da götürür gelir yine sik-" mithat abi tahirin ağızını kapatıp bizim yanımıza geldi. Denizle beni yerden kaldırmak isteyince kalktım ama onunla gitmedim. "Nefes git, git eve ben geleceğim."

"Sensiz gitmiyorum."

"Nefes git dedim, çocuklarımızın yanına git."

Kafamı sallayıp "Gitmiyorum!" dediğimde mithat abi denizi kucağına aldı ve ikimize bakış attı.

"Tahir inat, karısı ondan daha inat. Ben sizinle mi uğraşacam ya? Tahir, oğlum, katil olma, bu adamdan daha fazla yatarsın bak."

Mithat abi denizle beraber oradan çıkınca, arkasından bir kaç adam daha çıktı. Tahir fıratı yerden kaldırıp başka bir köşeye fırlattı "Hiç düşünemedin değil mi seni bulabileceğimi?"

Yeri gelince tahiri sakinleştirmek için pusuda bekliyordum, onun geberip gitmesini denize yaşattıklarını yaşamasını istiyordum. Ama bir şey bana onun hiç bir suçu olmadığını söylüyordu. Hastaydı o, olmayan şeyler hayal ediyordu.

"Linanın, kardeşin olduğunu öğrenmeyeceğimi mi zannediyordun?" diye bağırdı fıratın yüzüne, hiç bir şey demiyordu öylece tahiri izliyordu. Şoktaydı sanki, boş bakıyordu.

"Ne?"

Tahir bana bakıp kafasını salladı "Bu herif, seni linanın yanına işe soktu. Bunların hepsini planladı, lina bizi bahçeye çağırdığında senin gideceğini biliyormuş."

"Lina bunun kız kardeşi miymiş? Sen nerden biliyorsun?" diye sordum, kafamda hala sancı vardı. Zonkluyordu, kafamı tutarak tahire yakın bir yere oturdum.

kızımız içinWhere stories live. Discover now