18 | ilk tanışma

9.3K 417 27
                                    

| ilk tanışma | nisan 2012

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

| ilk tanışma |
nisan 2012

"Anne ya gerçekten gerekli miydi bi köyden diğerine taşınmak?" Bu küçük bedenimle kocaman kutu taşımaya çalışıyordum. Dört sene önce istanbuldan trabzona taşınmıştık, şimdide trabzon içinde taşınıyorduk. "Hem ben daha yeni alışmıştım orada ki evimize."

"Yuh! Abim dört sene oldu oraya taşınalı." Abime bakıp göz devirdim. Dört sene olduysa oldu, ne var yani belki ben çabuk alışan biri değilim? "İyi taşı şunu beceriksiz içinde kırılabilecek eşya var."

"Baba, abim bana beceriksiz diyor!" Kutuyu evden içeri taşıdığımda hemen koşup babama sığındım.

"Babasının kızı hemen baba hemen baba, sonra da niye dövüyor abim beni." Dediğinde koluma şakasına mi yumruk geçirdi bende acımış gibi yapıp babama daha çok sokuldum.

"Oğlum ne yapıyorsun, kardeşin o senin. Abilik yap biraz." Dediğinde dil çıkardım ona, babamla beraber dışarı çıkınca arkamdan abimin sesi geldi.

"Bi kere de benim arkamda dur be baba."

"Annen dursun senin arkanda." Dediğinde ikimizde gülmeye başladık. Hatta babam bile kendi dediğine gülmeye başladı.

"Annem mi duracak arkamda? sen ne derse hep onu savunuyor. E baba sende haliyle hep nefesin tarafını tutuyorsun. Allahım bu evde beni seven tek bir kul yok mu!?"

Ben kahkahalarla gülmeye başladığımda arabadan bi kutu daha indirdik. Babam birden telaşla kutuların arasına bakınca kaşlarımı çatıp onu izledim.

"Bi kaç kutu eksik," deyip son kutuları arabadan indirdi salih abimle beraber. "Salih sen gelde beraber gidelim," salih abim kafasını sallayıp arabaya binince babam bize döndü. "Siz hiç ellemeyin bunlara, 10 dakikaya döneriz hal ederiz biz."

Annemle ben aynı anda "Tamam." dedikten sonra bunlar gitti. Bende anneme dönüp ellerimi belime koydum.

"Benim kutumda önemli şeyler var çalınır falan, odama götüreyim ben onu." dediğimde annem kafa sallayıp önden içeri girdi bende kutular arasında üstünde kocaman nefes yazısı olanını kaldırdım. "Of, oha ne koydun buna be nefes." kaldıramayınca ellerimi ovuşturdum ve yine kaldırmaya çalıştım, belim kopacaktı sanki.

"Dur yavaş," arkamda duyduğum sesle korkudan yerimde sıçradım. Ödüm koptu, kutuyu da kaldırdığım gibi yere fırlattım. Kesin içindekiler kırılmıştır. "Kusura bakma ya, korkutmak istememiştim."

"O sorun değilde, galiba içindekiler-" sese doğru döndüğümde cümlem yarım kalmıştı. Karşımda duran kişi çok yakışıklıydı, gülüşü çok güzeldi, boyu benden çok daha uzundu. Belki de benden büyüktü. Gülüşü beni benden almıştı.

"Kırılmamıştır ya," deyip kutuyu açtı. İçinde biraz öteye beriye baktıktan sonra gülümseyip doğruldu. "Sapa sağlam.." kutunun kapaklarını kapattığında üstünde kocaman harflerle yazan ismimi okuyup.. "Nefes.." deyince kalbimi hissedemedim. Acaba hala yaşıyor muyum? Kalbim niye atmıyor? Elim birden boğazıma gidince adamın yüz ifadesi değişti ve endişeyle yüzüme baktı. "İyi misin?" diye sorduğunda kendime gelmiştim. İsmim onun ağızından ne güzel çıkmıştı..

"İyiyim tabi, iyiyim." Kutuyu almak için yine yönelince kolumdan geri çekti.

"Sen bana yerini göster ben taşırım," ben kafamı sallayıp arkamdan gelir diye yürümeye başladığımda onun da ayak sesleri beni takip ediyordu. "Ben tahir bu arada.. Tahir Kaleli." hiç tepki vermeden sessiz bir şekilde ayakkabılarımı çıkartıp kutuyu içeri bırakmasını söyledim. Bıraktıktan sonra yine ayakkabılarını giyip evden dışarı çıktı.

"Teşekkür ederim," dediğimde gülümseyip arkasını döndü. Tam gidiyordu ki biraz daha kalsın, biraz daha gülümsesin istedim. "Bir şey sorabilir miyim?"

"Tabi.." çok nazik bir şekilde arkasını dönüp bana yaklaştığında yine nefesimin kesilmesinden korkuyordum.

"Şey buralarda deniz var mı?" tabi ki de var gerizekalı, karadeniz burası sonuçta of adamda diyecek ki bu ne gerizekalı bi kız böyle.

"Var, hatta çok güzel bir yer biliyorum. Pek kimse gitmez oraya, denizin rengi.." dediğinde biraz daha yaklaştı bana doğru. Boyumun fazla uzun olmadığından dolayı burnum anca göğsüne geliyordu, biraz daha yaklaşsaydı değecekti. "Denizin rengi aynı gözlerin gibi.. tam yeşil değil, mavi hiç değil.. karışık biraz.. ama çok güzel.."

kızımız içinWhere stories live. Discover now