you're destroying me

6.3K 481 207
                                    

Jimin ellerini ne zaman üşüse yaptığı gibi karnına çekmiş,hiçbirşey söylemeden bankta oturuyordu.

Herşeyin çabucak bitmesini diliyordu.Çabucak nasıl boşanacaklarını,avukatları ve Hye Lin'i konuşmalarını ve Jungkooku birdaha görmemeyi diliyordu.

Halbuki genç adam kocasıyla farklı fikirlerdeydi.Onunla olan evliliğini sürdürmek,kızlarını büyütmek için son şansını en iyi şekilde kullanması gerektiğinin farkındaydı.

"Özür dilerim."

"Bu hiçbirşeyi değiştirmeyecek Jungkook.Yaptığın adice birşeydi."

Jiminin kafasında başka birine dokunduğu fikri Jungkooktan iğrendiriyordu onu.

"Ben ne kadar kötü birşey yaptığımın farkındayım Jimin.Ama bir o kadar da sana aşık olduğumun farkındayım.Hoseokla sadece bir saat geçirdim.Eline bile dokunmadım onun.Bir kere bile gözlerine içtenlikle bakmadım.İnan bana geçirdiğim en kötü sabahtı.Sen gittikten sonra bana ne kadar çok şey kattığının farkına vardım.Hye Lin üzülüyor.Ev birden sessizleşti Jimin.Beni affetmeni istiyorum."

Jimin burnunu çekip usulca kafasını Jungkooktan tarafa çevirdi.Ona inanmalı mıydı bilmiyordu.

"Senelerdir sorunlu geçen bir evliliğimiz oldu Jungkook.Ama ben bir kere bile seni aldatmayı düşünmedim."

"İnan bana bunu biliyorum.Nasıl oldu anlamadım.Bir anlık sinirle yaptığım birşeydi.Ertesi sabah kafamı topladığımda inan bana ayıp olmasın diye gittim."

Sarışın genç emin olmadığını belli etmek istercesine derin bir nefes aldığında Jungkook üşümüş küçük ellerini kendi elleri arasına aldı.Jimin itiraz etmedi.Dolu gözleriyle kocasına baktı.Pişman ve üzgün olduğunu görüyordu.Onu affetmek de istiyordu ama yeniden o eve dönmeyi bir türlü hazmedemiyordu sanki.

"Benim için yapmayacaksan Hye Lin için yap."

Jimin kumlarla oynayan Hye Lin'e baktı birkez daha.Onu Jungkooku sevdiği kadar sevdiğini düşünmese de,o artık minik kızı haline gelmişti.Günlerce görüşememek onu da yıpratmıştı.

"Birkaç gün gelirim.Sonra.."

Dolu gözlerini gökyüzüne doğru çevirdi.Jungkooktan boşanma fikrinden nefret ediyordu.

"Sonra boşanma işlemlerini başlatırız."

"N-ne?"

Jungkookun gözyaşları sessizce süzülmeye başladığında Jimin kalbinin sızladığını hissedebiliyordu.Birden durgunlaşmış,ellerini biraz daha sıkmıştı avuçları içinde.Sanki ellerini bıraksa Jimin kaçıp gidecekmiş gibi hissediyordu.

"Beni aldattın Kook.Birdaha sana güvenemem."

"Jimin lütfen-"

"Baba!"

Hye Lin karşılarına gelip yanında başka bir kızla durduğunda Jungkook arkasını dönüp gözlerini silmeye başladı.

"Arkadaşım oldu biliyor musun?!"

Küçük kızı sevinçle konuşurken Jimin ona gülümsedi.Yanında utangaç bir şekilde tebessüm eden kıza baktı.

"İsmi Jae Eun."

Jimin Jungkookun hâlâ sıkıca kavradığı ellerinden birini kurtarıp Hye Lin'in siyah saçlarını okşadı.

"Tamam bebeğim.Güzelce biraz oynayın,sonra yeniden buluşursunuz olur mu?"

Küçük kız kafasını hızlıca salladı.O sırada Jungkook arkasını dönmüş,kızarmış ve şişmiş gözleriyle Hye Lin'e bakıyordu.

Hye Lin önce onun gözlerine,daha sonra kenetli olan ellerine baktı.Yüzü birden ciddileşti.Arkadaşını kibarca diğer çocukların yanına gönderip minik ellerini sıkıca kenetlenmiş ellerinin üstüne koydu.

"Barışıyor musunuz?"

İki genç korkakça birbirlerine baktılar.İkisi de birbirlerine hâlâ aşık olduklarını görebiliyordu.Ama kabullenmek zor geliyordu onlara.Biri evet dese,hemen barışırlardı hâlbuki.

Jimin Jungkookun eline koyduğu elini sıktı.Önce kızlarına baktı tebessümle daha sonra kafasını kocasına çevirdi.

"Barıştık."

Jeon ailesi üç kişi olarak evlerine döndüler o akşam.

Jimin Hye Lin'in tamamlanmış odasına baktı mutlulukla.Kızını kucağına alıp yüzüne öpücükler kondurdu.Birlikte aldıkları oyuncaklarla oynadılar.Jungkook yarın yeniden Jae Eun'la buluşma sözü verdi ona.

Hye Lin'in gözleri yorgunluktan kapanana kadar ilk defa,tam bir aile olarak geçirdiler gecelerini.Yine ikisi birlikte uyumasını beklediler.Öpücüklerini verip kendi odalarına girdiler.

Jimin günler sonra yeniden girdiği odasını özlemişti.Jungkook odayı darmadağın etmeseydi daha mutlu olabilirdi tabi.Kocası direk yataklarına girerken yere fırlattığı tişörtlerinden birisini alıp önünde salladı ve yapmacık bir sinirle ona bakmaya başladı.

"Bu ne Jungkook?"

"Yere atılmış bir tişört."

Jimin onu alkışlarken Jungkook sırıtıp üstündekini de çıkarttı ve yerle buluşturdu.

"Bir tane daha eklendi.Sen yokken koleksiyon yapıyordum da."

Sarışın genç parmaklarının ucundaki tişörtü aldığı yere geri düşürürken önünde arsızca gülümseyen Jungkooka odaklandı.Yatağa çıkıp yavaşca üstüne tırmandığı da Jungkook şirince kıkırdayıp yatar poziyona geçmişti.Artık Jimin üstünde oturuyordu.

"Ama geri döndüm.Yani..böyle şeyler yapamazsın."

Jimin üstüne eğilip gülümseyerek kahkülleriyle oynamaya başladı.Jungkook da meleksi tebessümüyle onu özlediği gözlerini,dudaklarını,kirpiklerini izlemeye başladı.Aşık olduğu kokusu burnunun dibindeydi.Bunun ne kadar huzur verici olduğunu şimdiye kadar farkedememişti sanki.

Sarışın genç bakışmaktan bıkıp kafasını güneş dövmesinin üstüne koyup parmaklarıyla etrafındaki yıldızların üzerinden geçmeye başladı.Jungkook ise usulca saçlarını okşuyordu.

"Beni mahvediyorsun Jeon Jungkook."

Jungkook seslice yutkunup Jiminin kafasını kendisine çevirdi.Dudaklarına uzandığında Jimin hızlıca onu kabul etmişti.Çok özlemişti onun dudaklarını.

Ayrıldıklarında siyah saçlı genç gülümseyerek dudağının kenarını okşadı usulca.

"Yanlış..seni seviyorum Jeon Jimin."




Hikaye nasıl gidiyor?

f*cking marriage ✔Where stories live. Discover now