let's not be like this

9.8K 687 344
                                    

Sabah bu sefer ilk Jimin uyandı.Çarşafla bedeni arasında bir engel olmadığından,terlemeden uyanabilmişti o gün.

Yanında yatan kocasına doğru döndü.Jungkook ince çarşafı koltukaltına kadar çekmiş.Ellerini yastığının altına sokarak kaslarını oldukça belli etmiş bir şekilde uyuyordu.Jimin uzanıp önce kolundaki her bir dövmenin üstüne,sonra da yanağına ufacık öpücükler kondurdu.Jungkook rahatsız olup kafasını diğer tarafa çevirdiğinde,sinirlenerek yanında duran laptopuna uzandı.

Birkaç gündür kafasını dinleyebileceği güzel bir tatil yeri arıyordu.Aslında Jungkookla tatile çıkmayı seviyordu.Her akşam sevişiyorlar,gün içinde fazla kavga etmiyorlardı.Yine de,biraz yanlız kalmak iyi gelebilirdi.Kedisi gittikten sonra evde uğraşacak hiçbirşeyi kalmamıştı sanki.

Kendisini otel aramaya o kadar kaptırmıştı ki,dağılmış saçları ve yarı açık gözleriyle kendisini izleyen Jungkooku farkedememişti bile.

"Ne yapıyorsun?"

"Sana da günaydın."

Jiminin cevabı karşısında Jungkook sırıtıp yastığını dikleştirdi ve ekrana bakmaya başladı.Bir yandan da saçlarını düzeltiyordu.

"Tatile mi çıkıyoruz?"

"Çıkıyorum."

"Ne?"

"Bu sefer tek başıma gideceğim."

"Saçmalama Jimin."

Sarışın genç sertçe laptopun kapağını kapatıp ona gergince bakan kocasına döndü.Kaşları çatılmıştı ve her zamanki gibi sinirle Jungkooka bakıyordu.

"Senden biraz uzaklaşmak istiyorum Jungkook.Bunu anlayamıyor musun?"

Jungookun gergin gözleri yavaşca yumuşarken kafasını Jiminin dar omzuna yerleştirdi.Niye böyle yaptığını anlamıyordu.Ona bağırıp küfür edebilirdi,hatta evden bile atabilirdi ama ondan gerçekten ayrı kalmak istemesine kırılmıştı.

"Niye böyle yapıyorsun?Ben senden ayrı kalmak istemiyorum."

Jimin Jungkooktan asla beklemediği bir tepki aldığında birden yüzü gevşedi.Böyle birşeyi asla tahmin etmemişti.Jungkook ilişkileri için üzülüyor muydu yoksa?

"N-ne dedin?"

Jungkookun gözleri yavaşca Jiminin üst üste koyduğu ellerine kaydı.Biraz daha sokuldu kocasına.Ne kadar güzel bir kokusu olduğunu yeniden hatırlamıştı.Burnuna kazımak istedi.

"Yüzüğünü de çıkarmışsın Jimin.."

"Hayır-"

Jimin kafasını hızla parmaklarına indirip inkar edecekti ki yüzüğünün gerçekten de orda olmadığını farketti.

"Havuza girerken çıkarmış olmalıyım."

Jungkook ise omzundan kalkıp sinirle ona baktı.

"Dün hiç havuza girmedin,daha yeni uyandık ve dün yüzüğün parmağındaydı."

Jimin dudaklarını araladı ama oldukça kırılmış olduğu kocası tarafından susturuldu.

"Boşanmak istiyorsan,ya da hayatında başka biri varsa söyle Jimin."

Sarışın gencin büyük gözleri hızla büyüdü.Neden birden böyle üstüne geliyordu ki?Ya da onu aldatacağını düşünecek kadar güvenmiyor muydu ona?

"Jungkook ne diyorsun sen?!Hayatımda başka biri olsa çoktan bu evden gitmiştim!"

İlk sesini yükselten Jimin olduğunda,Jungkook sinirle yaslandığı yastıktan kalktı.

"Zaten gitmeye bir merakın var gibi!"

"Saçma sapan konuşma!"

"Sen de saçma sapan davranma o zaman!"

Jungkookun cümlesiyle ikiside susmuş ve oda derin bir sessizliğe gömülmüştü.Kendini çok mahcup hissediyordu.Jiminin aşağı eğdiği kafası ve önüne düşürdüğü kahkülleriyle onu kırdığından emindi.

"Özür dilerim."

"Sus."

Kocasının ağlamaklı sesi kulaklarına dolduğunda yanına yaklaşıp onu kolları arasına aldı.Jimin hiçbirşey yapmadan onu sarmalamasına izin verdi sadece.Omuzları hafifçe titriyor,başını asla kaldırmıyordu.

"Ağzımdan kaçtı özür dilerim."

Jungkook saçlarını öptüğünde daha da şiddetli ağlamaya başladı Jimin.Bütün olay saçma sapan bir sözden ibaret değildi.Onunla böyle sevgi dolu olmayı,huzur dolu bir şekilde yaşamayı çok özlemişti.Uzun zamandır böyle,Jungkookun kollarında ağlamamıştı.

"Sadece o değil seni aptal.."

"O zaman ne?"

"Böyle olmak istemiyorum.Sürekli kavga ediyoruz ve bundan hiçbir çıkarımız olmuyor Jungkook.Sadece çıkarlarımız için berabermiş hissine kapılıyorum çoğu zaman.."

Jimin içindeki herşeyi döktüğünde derin bir nefes verdi ve kafasını kaldırıp kocasının dolmuş gözleriyle kendininkileri birleştirdi.İkiside gözleriyle konuşuyor gibilerdi.Onun cevap vermeyeceğini anladığında devam etti.

"Eskisi gibi olalım istiyorum.Aynı birkaç sene önceki gibi.Çocukca birbirimizi sevelim lütfen."

Jungkook gülümseyerek Jiminin dudaklarını hafifçe öptü.

"Sevelim sevgilim."

Bu sefer Jimin dudaklarına uzandığında Jungkook geri çekildi.İçine korkuyla karışık bir sinir yayılırken yüzü bir anda düştü.

"Aşağı inip kahvaltı yapalım.Nefesimiz köpek leşi gibi kokuyor."

Normalde Jimin buna sinirlenir,Jungkook ise cümleyi "nefesin" olarak kurardı ama bu sefer rahatlamayla birlikte gözleri kısılana kadar güldü.Kocası ani bir hareketle uzanıp gözünün kenarını öptüğünde yüzünü sahte bir şekilde buruşturdu.

"Iyy nefesin kokuyor."

Jungkook gülerek yataktan çıktığında,Jimin kahkahasını durdurarak bir süre yüzündeki sırıtmayla onu izledi.Üzerinde boxerdan birşey yoktu ve iştah açıcı gözüküyordu.

"Jungkookie..Belki de seni yiyebilirim.?"

Ona böyle seslenmeyeli uzun zaman olmuştu.Jungkook sırıtarak üzerine tişörtünü geçirdi ve üstüne doğru eğilip ikisini de yata pozisyona getirdi.Burnuna bir öpücük daha kondurdu.

"Bunu çok isterdim Jiminie fakat bugünün pazartesi olduğunu ve bizim işe oldukça geç kalacağımızın farkındasındır umarım.".

Jiminin yüzündeki arsız ifade yerini şaşkınlığa bırakırken hızla kocasını üstünden itip iç çamaşırıyla merdivenlere doğru koşmaya başladı.Jungkookun sevimli kahkahasını arkasından duyabiliyordu.

Oldukça koşuşturmalı geçen bir sabahtan sonra şirketin en başarılı ve huysuz çalışanları kapıdan içeri girdiğinde herkes şaşkınlıkla onlara baktı.Uzun bir zaman sonra aynı arabayla gelmiş,gülerek ve şakalaşarak içeri girmişlerdi.

Ve bu Jeon ailesinde hiçte normal değildi.

İkili asansöre doğru onlara bakan gözlerden farkında olmayarak ilerlediler.Oldukça boş olan asansörde yanlız kaldıklarında ise Jungkook gözleri parlayarak Jimine baktı.

"Yeniden iyi olduğumuz için çok mutluyum."

Jimin ona yaklaşıp dudaklarına bir öpücük kondurup ve Jungkookun boynuna yöneldiğinde,siyah saçlı olan neredeyse geldiklerini fark edip yavaşca kendinden uzaklaştırdı.

Asansörün sesini duymadan önce kulağına eğilip yoğun tempoyla birbirleriyle birdaha konuşamayacakları günde Jimini sarhoş edecek şeyi söyledi.

"Seninle gece çok güzel ilgileneceğim minik civciv.."

f*cking marriage ✔Where stories live. Discover now