"Bu kızı büyütemeyiz Kook."

"Büyütebiliriz Jimin.Şizofreni için tedavi görüyor zaten.Eğer birlik olursak kurtaramamak için bir neden yok."

Jungkook yeniden kızın yanına gidecekti ki Jimin kolundaki elini sıkılaştırdı.Sinirli tarafını bir kenara atıp,endişeli ve üzgün bir şekilde bakmaya başladı ona.

"Bütün problem şizofren olması değil."

Jiminin yatıştığını anladığında,Jungkook yavaşca kafasını elleri arasına aldı.Jimin ellerini yanaklarının üzerindeki ellere koyarken derin bir nefes verdi.

"Problem ne o zaman?"

"Onu kızım olarak göremiyorum Jungkook."

Jungkook her ne kadar kırılsada bu işin olmasını aşırı derecede istiyordu.Bu yüzden milyon kez duydukları şeyi birkez daha anlatmaya başladı.

"Zamanla alışacağız Jiminie.İlk başlarda böyle olması normal biliyorsun."

"Biliyorum ama-"

Jiminin cümlesi kızın çığlığı ile kesilsiğinde ikiside o tarafa koştular.Minik kız çimenlerin üzerinde tepiniyor,hiç bilmedikleri bir ismi sayıklayıp bağırıyordu.

Yarım saat kadar sonra Jeon ailesi sakinleşmiş olan yeni üyeleriyle birlikte salonlarında oturuyordu.Jungkook gelip ilaçlarını içirdiği birkaç dakika içinde herşey düzelmiş gibiydi.

Saçları yine yüzünü kapatırken,oyuncak ayısını sımsıkı tutuyordu elinde tutuyordu.Ne Jungkook,ne de Jimin konuşmak için cesareti kendilerinde bulamıyorlardı.En sonunda sessizliği bozan,minik Hye Lin oldu.

"Bodrumunuz var mı?"

Jimin bu anlamsız soruya cevap vermek için Jungkookun gözlerine baksa da,anladığı kadarıyla iletişim kurmalarını istediğinde susuyordu.

"Hayır ama-"

"O zaman nerde uyuyacağım?"

Jimin dudakları hala aralıkken şok olmuş gözleriyle Jungkooka baktı.Kocası stresten dudaklarını dişliyordu.

"Ş-şu anda bir odan yok,ama bizimle uyuyabilirsin."

Jungkook gözlerini Jimine çevirdi şaşkınlıkla.Hye Lin'i koltukta yatırır sanıyordu ama cevabı onu etkilemişti.

"Peki.Teşekkür ederim."

Jimin seslice bir nefes verip kurumuş boğazı için su almaya kalktığında kız bakışlarını Jungkooka yöneltti.

"Ne zaman yatıyorsunuz öğrenebilir miyim?Biraz uykum geldi de."

Jungkookun bugün kızından duyduğu en uzun cümleydi bu.Ses tonunun güzelliğiyle,Hye Lin'in yavaş yavaş alışmasına gülümsedi.Gözleri saate baktı.Kitap okumalı,sonra uyumalıydı.

"Şimdi yatıyoruz."

Jimin su içmekten geri döndüğünde onları ayaklanmış görünce sorar gibi Jungkooka baktı.

"Yatmaya gidiyoruz,geliyor musun?"

"Gelirim.Yani.Geleyim."

Jungkook gülünseyerek minik kızın merdivenlerden çıkmasına yardın ederken derin bir nefes alıp şakaklarını ovdu.Kocasının bu kıza o kadar çok bağlanması sinirlerini bozmuştu.Olmayacak bir şeyden umut bekliyordu.Yukarı doğru çıktı.

Hye Lin çoktan pijamalarını giymişti.Jungkook ise giyiniyordu.Onun yanına ilişip usulca giyinmeye başladı.

"Korkuyor ve gergin.Lütfen yanında biraz daha rahat davran."

Jimin dudaklarını araladı ama sesli bir nefesle beraber geri kapayıp sadece deneyeceğini söyledi.Gecenin sonunda Jungkook bir yanda,Jimin diğer yanda,Hye Lin ise ortalarında yatıyordu.

Saçları geriye düşünce ikisi de ne kadar güzel olduğunu farketmişti.

"İyi geceler Hye Lin."

"İyi geceler."

Jungkook kızının alnını öpüp üzerini kontrol ettiğinde o gün belki de ilk kez,kırmızı dudaklarında minik bir gülümseme farketti.

"İyi geceler."

Jimin hızlıca iyi geceler dileyip sırtını ikiliye döndü.Gözünü bile kırpmıyordu.Birkaç dakika sonra Jungkook uykuya daldığında hala aynı pozisyonda,aynı yere bakıyordu.

Yatağın ortasında bir hareketlenme oldu.Daha sonra Jimin boynuna sarılan kısa bir kol,sırtına değen küçük yüzü hissetti.Daha sonra sessizliğin içinde çekingen bir ses tonu.

"Teşekkür ederim."


Sizce kız kalsın mı?

f*cking marriage ✔Where stories live. Discover now