20🍅[SEZON FİNALİ]

Start from the beginning
                                    

Jongin, bakışlarımız olabilecek en yakın noktada buluşana değin bana doğru yürüyüp tam önümde duruyor. Elleri belime dolanıp beni kendine çekerken iyice, alnını da alnıma yaslıyor.

"Çuval giy, yine yakışmazsa şerefsizim!"

E sen zaten şerefsizsin diyesim geliyor ama neyse...

"Doğru söyle!"

"İki gözüm bir delikten çıksın ki doğruyu söylüyorum! Çok güzelsin, iri iri gözlerin, bal duduşların, fındık burnun, tombul parmak uçların, poğaça gibi yuvarlak ve yumuşacık göbüşün... Hangi birini sayayım? En güzel, en tatlısı, en yakışıklı sensin."

"Poğaça gibi göbek derken? Sen bana şişko mu diyorsun şimdi?"

"Hayır aşkım, diyorum ki çok lezzetli görünüyor ve iştahımı açıyorsun. Seni yiyip bitirmek istiyorum. Birkaç lokma buralarından," yanaklarıma dokunuyor; "biraz buralarından," göbüşümü elliyor; "azıcık şuralarından," göğüs uçlarımı seviyor ve pancar gibi kızarıyor yanaklarım; "ama en çok da buradan yemek istiyorum." son olarak dudaklarımı baş parmağı ile okşadıktan sonra ufacık öpüyor.

Utancımdan gözlerimi kaçırıyorum Jongin'den ama karın boşluğum karınca istilasına uğramışçasına karman çorman, içimde atlar itlerle bir olmuş tepişiyor sanki. Göğsümün orta yerinde havai fişekler patır patır...

"Y-yatalım mı artık? Benim uykum var."

Heyecandan ayarlayamadığım yüksek volüm sesimle adeta bağırarak sorunca utandığım kabak gibi meydana çıkıyor. Hoş salak salak hallere girmesem de tenim beni her zaman ele veriyor.

"Amanın da amanın, utandın mı sen? Hmm?"

"Ay götüm! Ne utanması be! Senden mi utanacağım ulan? Asıl sen utan. Edepsiz sapık!"

"Eh, madem sapık olan benim... Sapıkça şeyler yapabilirim öyleyse sana? Hmm?"

"Hele bir dene Jongin! Küçük Jonny'yi keser eline veririm."

"Aslında pek de küçük sayılmaz. Görmek ister misin?"

Gözlerimi sıkıca yumarken "Kalsın istemez!" diye çığlık atıyorum heyecan ve korkuyla. Bu manyağın ne yapacağı belli olmadığından her an bir çılgınlık edip teşhirci sapıklar gibi paltosunu açarak bana kendini sunacağından çekiniyorum.

Neyse ki yapmıyor.

Tabi bu arada dediklerime kahkahalarla gülerken bir taraftan da ellerini bacak arasına siper ediyor penisini korumak için.

Islak kıyafetlerimi kurularla yer değiştirdikten sonra Jongin'in yatağına giriyorum, o da hemen ardımdan geliyor tıpış tıpış. Sırtım dönük, onun dudakları ensemde, sokulmuş yatıyoruz.

Hayli yorgunluğumuzdan olacak, Jongin çabucak uykuya dalıyor. Ilık nefesinin ağır melodisini dinleyerek uyuduğundan iyice emin olunca kolları arasında yüz seksen derece dönüyor ve Jongin ile yüz yüze geliyorum.

"Pişt! Jongin uyudun mu? Uyumuşsun, aferin. Öhöm, şimdi beni iyi dinle çikolata kaplı kavruk nohut... Bir kez söyleyeceğim, bir daha da söylemem."

Fısıltıdan bile kısık çıkan sesimle konuşmaya başlıyorum. Tabi evvelinde ellerimi Jongin'in gözlerinin önünde uzunca bir müddet sallayarak uyuyup uyumadığını kontrol de ediyorum. İşimi şansa bırakmayı sevmem, haliyle az sonra yapacağım rezilliğin Jongin tarafından görülmesi ve duyulması ihtimalini bilfiil bertaraf ediyorum.

"Şimdi ben sana gıcık oluyordum ya, hani böyle ümüğünü sıkasım, böbreğini sökesim, gözlerini oyasım, etlerini kıyasım geliyordu ya..."

Abimin Kankası; Benim Baş DüşmanımWhere stories live. Discover now