18.BÖLÜM

1K 140 10
                                    

                    18.Bölüm

 Güneşin bayıltıcı sıcağı altında, Natasha ile Gellert'ın evinin önünde durmuş laflıyorduk.Her dakika dağada terliyor ve bunalıyordum.

"Ee, gidiyormuyuz?" Dedi kollarını göğsünde birleştirip gözlerimin içine bakarak.

"Bu görevi tek başına halletsen? ve o lanet olasına şuan kafamın bozuk olduğunu söylesen olmaz mı?" Diyerek sorusuna soru ile cevap verdim.

Sağ kolunu aşağı indirdi sol elini suratına doğru çevirip aşağı yukarı sallayıp kendini ferahlatmaya çalıştı."Denerim.Gidiyorum o zaman ben sen ne yapacaksın burada?" Sağ ayağına ağırlını vererek sordu.

"B-b..." Konuşacakken Gellert'ın sesini duydum.

"Tamaam anladım ben sizi bölmiyim." Dedi ve arkasını dönüp koşa koşa uzaklaştı.

 Gellert'ın yanına doğru ilerledim.Hala bayılmadığım için şanslı olduğumu düşünüyordum açıkçası...

  Sorduğu soru ile tokat yemişe dönmüştüm." 'Bitti'nin neresini anlamadın acaba? ve ve evimde ne işin var?"  Bittiyi söylerken Parmaklarını tırnak işareti şeklinde yapmıştı.Atıldım."Beni dinle bayım! bir ben bitti demeden hiçbir şey bitmez! iki o sarı saçlı çocuk arayıp patlamış motor gibi konuşup gevrek gevrek gülerek sinirimi bozduğu için evine geldim!" parmağımı onun tehtid edercesine her maddeyi söylerken yüzüne doğrultuyordum.

"Yine de bu benim evim---"

Telefonu çaldığı için cümlesini tamamlayamamıştı ama ben nediyeceğini tahmin edebiliyordum.

Telefonu kulağına götürerek "Alo?" 

Taylor  'alo' dedikten beş dakika sonra heykel gibi kalmıştı hiç bir kası kıpırdamıyordu.Bir tepki vermiyordu.Elimi omzuna koydum ve sarsmaya başladım.

"Sorun nedir? İyi misin?" 

"S-sem hastaneye gitmeliyiz."

"Ne oldu?"

"A-annem.Arab-baya gitmeliyiz."

 Araba'nın yanına geldiğimizde ben Gellert'a bakarken Gellert sürekli asfalta bakıyordu.Kafasını kaldırıp arabanın kapısını açtı.Çalıştırdı ve otoparktan bizi çıkarıp yola çıkmaya başladık.Sanırım Gellert'ın annesine bir şey olmuştu.Sormama rağmen cevap vermeye tenezzül etmemişti.Yaklaşık on dakika sonra hastaneye varmıştık.'Golletta Voley Hastanesi' Hastane oldukça büyük ve bina rengi beyazdı.Gellert arabadan inmeden önce bana bir soru sordu."İstersen arabada kalabilirsin seni neden peşimde sürüklediğimi bilmiyorum açıkçası özür dilerim." Dedi.Bana uzun uzun bakarak."Hayır gelmek istiyorum!"

 Arabadan indik ve hastaneye doğru ilerledik.Hastane'nin kapısı dönen kapılardandı.Bir tanesine hızlıca bir giriş yaptık ve o dönerken bizde içeri girene kadar dönmeye başladık.

içeri girdiğimizde Gellert direk danışmaya gitti.İki kadın aynı anda "Size nasıl yardımcı olabiliriz?" diye sorduklarında çok şaşırmıştım.Kafamı çevirip kıs kıs gülmeye başladım.Gellert'a bakarak aynı zamanda kulak verdim.Ellerini danışmanların masasının üzerine koymuş bir şekilde soru soruyordu."Jocelyn Feernand hangi kat ve hangi odada kalıyor?" diye sorduğunda siyah elbise giymiş olan elindeki kağıdı inceleyip sayfaları çevirmeye başladı."4. kat 153 numaralı oda efendim." Gellert teşekkür edip karşıda duran asansöre doğru koşmaya başaldığında bende bir yandan koşuyor diğer yandan duvardaki tabloları inceliyor ve içimden yorum yapıyordum.Asansöre bindiğimizde birbirimize değilde asansördeki aynaya bakıyorduk.Kapı açıldığında  saniyeler içinde Gellert yok olmuştu sanki ışınlanmıştı.Asansörden çıkarken az kalsın sıkışıyordum.Kurtulup asansöre bir küfür savurdum.Gellert'ın girdiği kapıya doğru ilerledim önünde durdum ve kafamı yukarı kaldırdığımda altın ile yazılmış 153 fark ettim.Kapıyı aralayıp içeri girdiğimde, beyazlamış saçları yemyeşil gözlerinden akan yaşlarla yatan tatlı bir kadın gördüm.Gellert annesinin elini sımsıkı tutmuştu.Sanki bir daha bırakmayacasına öyle gözüküyordu.Biraz daha yaklaşıp Gellert'ın sırtına dokundum.

YALANLAR KÖPRÜSÜحيث تعيش القصص. اكتشف الآن