2.2

8.4K 591 268
                                    


Güvendiğiniz insanlara ya tamamen, tüm benliğinizle inanacaktınız, ya da ihanete uğrayacağınızı bile bile göz yumacaktınız.

Sanırım ben ikinci seçeneği kendime layık görmüştüm.

Ceketimin uçlarını çekiştirip gözlerimi dolunaydan ayırmadım. Hava ruh halime uyum sağlıyormuş gibi boğucuydu ve nefeslerim bana yetmiyordu.

Sık nefesler aldığım için ortamda rahatsız edici bir ses oluştuğunda konuşmak istedim fakat nasıl başlayacağımdan emin değildim.

Tanrım, berbat bir durumdu.

"Jimin, ben... Ben hislerine karşılık veremem," Gözlerimi ellerime indirdim. "Üzgünüm, seni kırmak en son isteyeceğim şey fakat, bilmiyorum işte."

Mesajını gördüğüm an utangaç davranıp aramızdaki arkadaşlığı mahvetmek istememiştim, bu yüzden gördükten hemen sonra onu aramıştım.

Ve o da buluşmak istemişti, çünkü telefonda konuşmaktan utanıyordu.

Ölebilirdim.

"Amacımı yanlış anlamanı istemem," Sesinin titremesi hiç yardımcı olmuyordu. "Cidden, senden herhangi bir beklentim de yok. Sadece... Artık içimde birikmeye ve beni çıkmaza soktuğu için söylemek istedim ama arkadaşlığımıza zarar vermesini asla istemem."

Bakışlarım onu bulduğunda gözlerini benden çekip karşıya dikti.

Sürekli gözlerini kaçırmak gibi bir huyu vardı.

"Cidden, Chaeyoung... Öyle bir amacım asla olmadı. Seni üzdüysem..." Gözleri gözlerimle buluştuğunda içim titredi çünkü gözleri doluydu. "Özür dilerim."

Tanrım, bir erkeğe göre fazla narindi.

Ona neden özür diliyorsun diye bağırmak istiyordum. Onun suçu olan bir durum yoktu. Kendisi bile zor itiraf ederken ne yapabilirdim? Suratına bağırıp, küfür edip, onu tersleyemezdim çünkü masum ve yufkaydı.

Ulu Tanrım! Benden bile masumdu!

"Beni üzmedin, yaptığın bir şey yoktu ki," Beni üzen, o göt herifin senin gibi açıklama yapmaması ve özür dilememesiydi. "Özür dilenecek bir şey yok, Jimin. Arkadaş kalalım, bende bozulmasını istemem."

Kafasını ani bir şekilde bana çevirdiğinde iri iri açılmış olan gözlerine bakıp güldüm.

"Ne?"

"Tanrım! Teşekkür ederim!" Ayağa kalkıp coşkuyla bağırırken gülerek onu izliyordum. "Her şeyi batırdım sanıyordum!"

Tebessüm ettim.

Her şeyi batıran sen değildin Jimin, oydu.

-

Bu gün promosyonlarımızın bittiği gündü. Hepimizin ölüyormuş gibi bir hali vardı fakat en vahim durumda olan kişi Jisoo'ydu.

"Şimdi ben yavrularımdan nasıl ayrılacağım?"

"Ah, cidden. Onları özleyeceğim."

"Sevimli fanlarımız..."

Şaşkınlıkla üçünü izlerken hepsinin ağır yakıyor oluşu ironiydi.

red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin