1.9

7.9K 599 418
                                    


"Yurda dönmen gerekiyor, Chaeyoung," 7/24 açık bir marketin taburelerine çökmüş bir şekilde ramen yiyorduk. "Senin için endişelenecekler."

"Yurda dönmek istemiyorum," Çubuğumu sıcak ramene sararken gözlerimi Jimin'e çevirdim. "Fakat sen dönebilirsin, geç oldu."

Ne iğrenç bir durumun içindeydim böyle?

"Seni bu halde bırakacağımı mı düşünüyorsun?"

Evet, tam olarak öyle düşünüyordum.

"Neyin var? Bir anda moralin bozuldu... Başkanın dedikleri seni tatmin etmedi mi?"

Ah, çok saf ve iyi yürekli bir varlıksın, Jimin.

"Sadece yorgunum."

Sadece kalbim acıyor, boğazımda geçmek bilmeyen büyük bir yumru var ve göğüs kafesimin sıkışmasına sebep oluyor.

Şu an hıçkırarak ağlayacak bir durumdaydım. Psikolojim tamamen bozulmuştu.

Bitmiş ramen kutumu ortamızdaki masaya koyarken Jimin'in gözlerini üzerimde hissedebiliyordum ama ona peşimden gel diyen ben değildim.

Kendisi benimle gelmişti. Benim problemim değildi.

"Jimin, cidden. Yurda dönebilirsin, gecenin yarısı benimle ilgilenmene hiç gerek yok."

"Bu saatte seni yalnız bırakamam Chaeyoung-ah, anla beni." Bir anda ayağa dikildiğinde irkilip oturduğum sandalyeye daha çok sindim. "Gel benimle."

Elini bana doğru uzattığında gözlerim büyüdü. Şaşkınca bir eline bir de yüzüne baktım.

Amacı neydi?

Sadece beni bırakıp yurda dönse olmuyor muydu?

"Hadi ama," Elini tutmayınca eğilip elimi kavradı. "Yorgunluğunu geçireceğim."

Beni sandalyeden çekiştirerek kaldırırken yorgun bir şekilde sızlandım.

"Jimin, cidden... Nereye gidiyoruz?"

Beni sürüklerken kısa bir süreliğine arkaya dönüp bana baktı ve gülümsedi.

Tanrım, onu kutsa.

"Eğlenmeye!"

-

"Cidden mi?" Etrafımdaki büyük ekran televizyona ve hoparlörlere baktım. "Karaoke mi?"

"Ah, huysuzlanma! Eğleneceğiz, söz veriyorum."

Beni küçücük odada yalnız bırakıp gözden kaybolduğunda sıkıntıyla iç geçirdim ve kendimi deri koltuğa attım.

Gece yarısını geçmişti, ve biz, hayır bir dakika... Biz diye bir şey yoktu. Jimin ve ben bu saatte karaokeye gelmiştik.

İnanması güçtü...

"Seni mutlu edecek bir şey daha," Sesini tekrar duyduğumda elindeki dört şişe bira gözüme çarptı. "Konserden döndün, biraz eğlenmeye ve rahatlamaya ihtiyacın var."

Az önce saf mı demiştim?

Oh, geri alıyorum.

"Jimin," İstemsizce gülmeye başladım çünkü bulunduğumuz durum komikti. "Sen... Ve içki? İçebiliyor muydun sen?"

"Lütfen ama, beni daha tanımıyorsun," Güldüğümü görünce o da gülmeye başladı ve gözleri kısıldı. "Nasıl eğlenileceğini bilirim."

red | jungkook • roséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin