Hugged

1.7K 279 92
                                    

Bölüm şarkısı: Adam Lambert- Ghost Town

******************

#Divus#

"Chanyeol!" kapının açılmasıyla ikimiz de yerimizde sıçradık. Sabahın köründe Jongin salağı bizi uykumuzdan uyandırmıştı.

"Hm? Jongin?" Chanyeol uyanmaya çalışarak arkadaşına baktı. "Her şey yolunda mı?"

"Değil, sikeyim! Değil!"

Jongin bağırıp çağırırken arkadan koşturan silahlı adamları görebiliyordum. İçimde garip bir his oluşmuştu.

"Neler oluyor?"

"Bir grup yarasa giriş kapımızı zorluyor! Öldürme iznini vermen gerek."

Duyduğum şeyle yerimde sıçradım. Kelepçeleri deli gibi çekiştirmeye başlamıştım. "Sakın! Sakın kimseye dokunmayın!"

Chanyeol bana özür dileyen gözlerle baksa da hiçbir şey demiyordu. "Chanyeol! Bunu yapmalarına izin veremezsin!"

"Grubun başındaki kişiyi bulup buraya getirin. Diğerlerini öldürebilirsiniz." derin bir nefes aldı.

"Chanyeol!" Ne kadar yerimde tepinip kendimi yırtsam da bana bakmıyordu. "Onlar benim yarasalarım! Birine bile dokunamazsınız!"  olabildiğince ileri gittim ve ayağımı Jongin'in diz kapağına geçirdim.

Jongin iki büklüm olurken Chanyeol arkadaşını tutmak için hızlıca eğildi.
"Siktiğimin-" bana vurmak için yumruğunu kaldırsa da hemen geri indirdi.  "Onları senin gözünün önünde öldüreceğim." dizini tutarak odadan çıktı. Yine ikimiz kaldığımızda kelepçeleri duvara vurmaya başladım. Umutsuz bir hareketti ama belki kırılırlardı.

Chanyeol hiçbir şey söylemeden üzerini değiştirmeye başladı. Siyah takım elbisesini giydi ve göğüs cebine sarı bir mendil yerleştirdi. Umrunda bile değildim.
"Lanet olası arı! Duydun mu beni?"

"Başka bir seçeneğim olmadığını bili-"

"Eğer halkımdaki herhangi birinin kılına bile zarar verirsen-!"

Cümlemi bitirmemi bile beklemedi ve odadan çıktı. Sesim kısılana kadar bağırmaya başladım.

Gerçi, sesimi kime duyurmaya çalışıyordum ki?

******
Bağırmaktan ve tepinmekten halsiz düştüğümde odanın kapısı açıldı. Jongin ve birkaç adam gelerek kollarımı kavradı.
"Bırak beni!"

"Hiç susmaz mısın sen?" Jongin  suratıma tokadı geçirdi ve kollarımı arkaya doğru büktü.

"Nereye... Nereye götürüyorsunuz-?" Tam kapıdan çıkarken kenarda gergin bir şekilde bana bakan Chanyeol'u gördüm. Yanından geçerken tüm gücümle yüzüne tükürdüm. İçimin yağları erimişti.

Chanyeol yanağındaki ıslaklığı sildi ve Jongin'e döndü. "Hala bunu onaylamıyorum."

"Dostum, bu yarasaya yüz vermeyi kesmeyecek gibi görünüyorsun. İpleri elime almamın zamanı geldi. Şunu ne kadar şımarttığına bir bak." saçlarımı hızla çekti ve kafamın arkaya eğilmesini sağladı. "Ben Chanyeol'a benzemem. Yüzüme tükürürsen dilini koparırım."

"Bırak beni!"

Beni yol boyunca sürüklemeye devam etmişlerdi. Karanlık bir odaya girdiğimizde burayı tanıdığımı fark ettim. Beni ilk getirdikleri oda da burasıydı.

Yerde yatan yirmiye yakın insan vardı.
"Sizi doğduğunuza pişman edeceğim!" onlara tehdit savurmaya devam ettiğimde Jongin güldü. "Tabii. Bunu görmeyi çok isterim."

Hypocrite ||ChanBaekWhere stories live. Discover now