Son Bölüm

229 39 26
                                    


 Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında, denizin sihirli sularıyla kurulmuş pırıl pırıl bir sarayın bahçesinde, ayaklarımın altındaki şeffaf zeminden denizin içinde yüzen rengarenk balıkları izliyordum. Göz alıcıydılar, hepsi birbirinden eşsiz güzellikteydi. Sarayın duvarlarından gelen dalga sesleri bu manzarayı izlerken iyice rahatlamamı sağlıyordu. Denizin tuzlu kokusunu taşıyan rüzgar tenimi okşuyordu.

'Anne...' Duvarların arasından küçücük bir kız çocuğu belirdi. Orman yeşili gözleri çakmak çakmak, yere sürünen siyah saçları ışıl ışıldı. İçten gülümsemesi, tombul yanaklarındaki kızarıklıkla süslenmişti. Hayatımda gördüğüm en güzel kız çocuğuydu.

Benim kızım.

Kollarımı açtığımda kıkırdayarak bana doğru koştu, kendini göğsüme bıraktı. En güzel çiçekten bile daha güzel kokuyor, güneşten daha sıcak teni içimi ısıtıyordu.

'Burayı beğendin mi, anne?' Anne... Müzik gibi çınlıyordu bu sihirli kelime kulağımda.

'Beğendim, hem de çok.'

'Ben yaptım!' diye karşılık verdi böbürlenerek. Gülmeden edemedim.

'Çok güçlü ve yetenekli bir kızsın.'

'Tıpkı senin gibi! Ama anne...' Bir anda ses tonunun değişmesi üzerine kaşlarım kalktı.

'Sorun nedir?'

'Buradan gitmen gerekiyor.'

'O da ne demek?'

'Benim görevim seni korumaktı. Yerine getirdim.' Azarlarcasına kaşlarımı çattım.

'Bu şekilde konuşmamalısın.Seni koruyacak olan benim. Senin tek görevin kollarımda güvende olmak.' Gülümseyerek minik parmaklarını yanağıma koydu.

'Seninle gurur duyuyorum, anne.' Elimi elinin üzerine koydum. İçimi birden bir korku kaplamıştı. Fakat gözlerinin içine baktıkça sakinleşiyordum sanki. 'Seni bekleyenlerin yanına geri dönmelisin.'

'Seni burada bırakmayacağım.'

'Ben hep seninleyim zaten.' Yanağını göğsüme yasladı. 'Kalbin attığı sürece hep seninle olacağım.'

'Ama seni ne kadar sevdiğimi sana gösteremedim bile.' dedim titreyen sesimle.Kontrolüm dışında yaşlar yanaklarımda süzülmeye başlamıştı. Biri kalbimi eziyormuş gibi hissediyordum. Fakat minik kız korkusuzca bana gülümsemeye, beni teselli etmeye devam ediyordu.

'Senin suçun değildi.'

'Senin suçun değildi....' Duyduğum yabancı ses ürkmeme neden olmuştu. Daha çok zihnimin derinliklerinde gibiydi. Kızımla aramıza girdiği için sinirlenecekken küçük kollarını boynuma doladı. Tereddüt etmeden karşılık verdim ona.

'Ben de seni seviyorum, anne.' Sonra bir anda suya dönüştü ve sarayın duvarlarıyla birlikte gökyüzünde kayboldu. Peşinden haykıramadım, onu çağıramadım. Sadece karnımda,kollarımda ve kalbimde bir boşlukla öylece gökyüzünü izledim.

Gözlerim açıldı, kendimi başka birine ait bir çift yeşil göze bakarken buldum.

'Ige?' İsmimi dudaklarından duymak içimde tekrardan ağlama isteği uyandırdı. 'İyi misin?' Belli belirsiz başımı salladım. 'Neden ağlıyorsun?' O söyleyene kadar başımı koyduğum yastığın ıslaklığını fark etmemiştim. Kırılmamdan korkar gibi omuzlarımdan tutarak beni yavaşça kaldırdı ve kollarının arasına aldı. Rüyada gördüğümden çok daha tanıdık fakat çok farklı bir histi. Zihnimden önce tenim tepki vermişti sanki. Garip bir ürperti tüm bedenimi sarmış, beni saran kollara, kokuya anında tepki vermişti. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. İşte o zaman kalan tüm gücümle ağlamaya başladım.

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now