Bölüm 47

289 48 1
                                    


Ormandan yükselen acı dolu haykırışlar ağaçlardaki kuşların aynı anda havalanmasına neden oldu. Hemen ardından uğursuz bir sessizlik kapladı etrafı. İç çekerek elimdeki işe geri döndüm.

'Prenses yine formunda sanırım.' diye mırıldandı Leo yüzünü buruşturarak. Bir haftadır ormandan ve kalenin çeşitli bölgelerinden gelen feryatlar kaleyi önce telaşa vermiş, sonrasında ise alıştırmıştı.

'Bildiğim kadarıyla bugün büyü üzerine bir görevleri varmış.'diye belirtti Fabian ormana doğru bir bakış atarak. Leo ile aynı anda başımızı salladık. Büyü, tüm görevlerin içinde en korkunç olanıydı sanırım. Tanrı bilir neler gösteriyordu zavallı askerlere.

'Turnuvaya çok az bir zaman kaldı. Öğrencileri iyice sıkıştırıyor.'

'Bana kalırsa turnuvanın galibi Ige'nin öğrencileri olacak.' Tekrar iç çekerek onayladım.

Bir hafta önce normal çalışmalara katıldıklarından beri deyim yerindeyse diğer herkesi silip süpürüyorlardı. Her biri ne konuda zayıf ne konuda yetenekli olduğunu biliyordu. Kendileri ona göre geliştirmişlerdi anlaşılan. Zayıflıkları karşısında bocalayıp tereddüt etmiyor, karşıdaki kişinin zayıf noktasını mükemmel bir şekilde tespit ediyorlardı.

'Prenses askerleri gerçekten mükemmel bir şekilde yetiştirmiş. Oldukça yetenekli.' Leo'nun sözleri göğsümün gururla kabarmasına neden oldu. Herkes görüyordu Ige'nin nasıl bir kadın olduğunu.

Kapı çalındı, dosyalarla Robert içeri girdi.

'Bunları imzalamanız gerekiyor,Prens Valentine.' Parmağımla yanıma gelmesini işaret ettim. Hızlıca yazılanları okumaya başladım. 'Tanrıya şükürler olsun biz böyle bir eğitimden geçmedik.'

Yanımdaki iki adam gülmekten kendini alamadı.

'Biraz zorlu bir karakteri var.' diye belirtti Fabian kibarca.

'Garip demek daha doğru olur sanırım. Çok güçlü, güzel ,etkileyici bir kadın. Ama insan bir erkekte ne buluyor anlamıyorum.' Son söylediği cümle imzalayan elimin donmasına neden oldu. Leo, Robert'ı dirseklese de adam her şeyden habersiz konuşmaya devam ediyordu. 'Bütün askerler kadına hayran zaten, istediği herkesi elde edebilir. O ise mutant bir adamla sürekli. Önceden Chlothar ile aralarında bir şey var zannetmiştim fakat bu insanla çok daha yakınlar. Dün sarılırken- Ahh! Ne var, Fabian? Neden dürtüp duruyorsun?' Fabian ve Leo'nun kaş göz işaretlerini takip ederek sonunda bakışlarımı fark etti.

Bu adamı öldürebilirdim.

Ellerimle.

'Bir daha...' diye başladım öfkemi kontrol etmeye çalışarak fakat sesime yansımış olacak ki irkilerek bakışlarını yere eğdi. 'Ige'nin ismini başka adamlarla aynı cümle içinde kullandığını duyarsam ağzını dikip seni boynunda dış kalenin duvarına asarım. Anladın mı beni?'

'B-ben sanmıştım ki..Y-yani-'

'Defol!' Alelacele odadan dışarı attı kendini.

Orospu çocuğu! Ne cüretle Ige'nin simini o şekilde ağzına alırdı? Chlothar'mış askerlermiş mutantmış... Hiç kimse Ige'ye o şekilde bakamazdı.

Bakıyorlardı kahretsin!

'Robert'ın dediklerini kafanıza takmayın, Prens Valentine. Anlaması biraz yavaş bir arkadaş.' diye teselli vermeye çalıştı Leo fakat kendimi biraz olsun iyi hissetmemi sağlamamıştı.

'O densizi gitmeden önce bir güzel pataklamalıydım.'

'Bu da işe yarayan bir yöntem olabilirdi, evet.' Homurdanarak turnuva için hazırladığımız planlamalara döndüm. Fakat dikkatim dağılmıştı bir kere. Odaklanamıyordum.

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin