Bölüm 46

282 48 0
                                    


'Bugün sınav sonuçlarınızı açıklayacağım.' diye bildirdim kedi yavrusu gibi yan yana dizilmiş merakla beni izleyen yedi öğrencimi izlerken. 'Bir tahmini ya da görüşü olan var mı?'

'Ben!' Hevesle elini kaldıran Kiril'e söz verdim. 'İyi misiniz?' Gözlerimi devirdim. 'Başka?' Kimseden ses çıkmayınca derin bir nefes alarak çantamdan yedi tane defter çıkardım. Hepsini teker teker çağırarak defterlerini teslim ettim. 'Şimdi defterleri açın ve birinci sayfadan başlayarak inceleyin.'

'Her gün bunlarla mı uğraştınız bizim için?' diye sordu Hector sayfaları çevirirken. Sesinde mahcubiyet vardı.

'Sizi yönlendiren kişi olarak bunu yapmak benim görevimdi. Fakat bundan sonrasında yalnızsınız.'

'Nasıl yani?' Hepsi aynı anda kafalarını kaldırıp şaşkınlıkla bana bakmıştı.

'Temel eğitiminizi tamamladınız. Bundan sonrası benim size öğreteceklerime değil, sizin kendinizi geliştirmenize bağlı. Diğer askerle birlikte antrenman yapacaksınız.'

'Onlarla kapışabilecek seviyede miyiz?' diye mırıldandı Uranüs sessizce. Öz güven eksikliği kaşlarımı çatmama neden oldu.

'Elinizdeki defteri size süs olsun diye vermedim. Okuduğunuzda ne kadar gelişmiş olduğunuzu göremiyor musun?'

'Evet ama-'

'Şu anda kimsenin sizden bir beklentisi yok. Herkes yapamayacağınızı düşünüyor, başaramayacağınız. Zaten o yüzden benim emrim altına girdiniz. Fakat ben size inanıyorum. Çabalarınızı, yeteneklerinizi kendi gözlerimle gördüm. Başaracağınıza eminim.'

'Bize inanıyorsunuz...' dedi Kiril titrek bir sesle. Ağlamayacaktı, değil mi?

'Peki bundan sonra sizinle çalışmayacak mıyız?' diye sordu Boryenka. Havadaki duygusallığı dağıttığı için minnettardım.

'Benden o kadar kolay kurtulamazsınız tabi ki. Turnuvaya kadar çok sayıda sınava tabi tutacağım sizi.'

'Sınav mı? Ama şey sanmıştım-'

'Öğrendiklerinizi uygulamayla pratiğe dökebileceğiniz sınavlar. Belirli bir zaman ya da yer bildirmeyeceğim o yüzden diğer askerlerle antrenman yaparken aynı zamanda ani bir sınav için hazırlıklı olun.'

Yüzlerinde soru işaretleriyle bana bakıyorlardı. Bense gülümsememi güçlükle bastırıyordum. Rastgele zamanlarda tamamlamaları için bir görev gönderecektim onlara. Ormanda, kalenin içinde ya da insanların arasında. Görevleri tamamlamak için dövüşten büyü gücüne hatta kaçma yeteneğine kadar ellerinde ne varsa kullanmaları gerekecekti. Bana yardımcı olabilecek komutanlar ve askerlerle çoktan konuşmuştum. Kalede biraz eğlence fikri hepsinin hoşuna gitmişti. Kendi kararlarını vererek elde ettikleri benim öğrettiklerimden çok daha etkili ve kalıcı olacaktı.

'Başka sorusu olan var mı?' Sessizlik oldu. 'Güzel. Şimdi gidip diğer askere katılın ve onlara kim olduğunuzu gösterin.'

'Anlaşıldı.' diye bağırdılar hep bir ağızdan ve defterlerini kıyafetlerinin içine koyarak aceleyle antrenman yerine doğru yola koyuldular.

'Gururlu bir anne gibi görünüyorsunuz,Prenses.' O sırada yakından geçmekte olan Fabian'a döndüm. Konuşmayı ilk onun açtığı nadir zamanlardan biriydi. Gülümseyerek ona katıldım.

'Aslında öyle hissediyorum galiba. Onları izlemeye gitmemek için kendimi zor tutuyorum.'

'Neden yapmıyorsunuz peki?'

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin