Bölüm 30

291 44 0
                                    


'İşte bu yüzden huysuz bir cadının tekiyim.' Anlamaya çalışarak adama bakmaya devam ettim. Ya ben yanlış anlamıştım ya da benimle dalga geçiyordu. Yanlış duymadığıma emindim.

Bana her zamanki ciddi gözleriyle bakıyordu. Şaka yaptığına dair hiçbir işaret yoktu.

Dudaklarımdan kıkırdamanın kaçmasına engel olamadım. Kelimelerinde eğlenceli hiçbir şey olmamasına rağmen yüzünde öylesine bir ifadeyle o sözleri gerçekten söyleyeceğimi düşünmesi komikti.

'Daha önce hiç yalan söylemedin,değil mi?' diye sordum gülümsememi bastırarak. Çatılı olan kaşları sanki mümkünmüş gibi tekrar çatıldı. Kollarını savunmacı bir ifadeyle göğsünde birleştirdi.

'Kimseye yalan söylemek için bir nedenim yok.'

'Az önce bana yalan söyledin.'

'Hayır.'

'Dinlediğini söyledin.'

'Dinlediğimi söylemişsem dinliyorumdur.' Sıkıntılı bir ifadeyle elini saçlarında gezdirdi. 'Bu konuyu kapatabilir miyiz? Zaman kaybından başka bir şey değil.' Onu taklit ederek oturma pozisyonumu değiştirdim.

'Elbette,Komutan. Ne konuşmak istersiniz?'

'Seni.' Kaşlarımı kaldırdım.

'Ayrıntıya girersen sevinirim.'

'Elbette.' diye yanıtladı koltuktan kalkıp yanıma oturarak. Geri çekilme dürtümü güçlükle bastırdım fakat bakışlarımı kaçırmama engel olamamıştım. Umarım sadece bununla yetinirdi çünkü şuan gerçekten başa çıkabilecek kadar gücüm yoktu. 'Sana yardım edeceğim.'

'Yardım istediğimi hatırlamıyorum.' dedim soğuk bir sesle. Ona herhangi bir şekilde borçlu olmaya hiç niyetim yoktu.

'Tek taraflı bir durum olmayacak.' Meraklı bakışlarımı sonunda yüzüne çevirdim.Ne anlatmaya çalışıyordu? Neredeyse sabırsız bir sesle biraz daha yaklaştı. 'Güçlü olmayı sevdiğini biliyorum.Bunun için ne kadar çalıştığını da. Fakat çok büyük bir zayıf noktan var. Nasıl başa çıkabileceğini bilmiyorsun. Mavi alevleri istediğin gibi, kriz korkusu olmadan kullanabilseydin güzel olmaz mıydı?' Dalga mı geçiyordu? Bunun için yıllarımı harcamıştım ben fakat o kadar o kolay değildi.

'Nasıl olacak o iş?'Elini kendi göğsüne koyup gözlerime bakmaya devam etti. Güler gibi bir ses çıkardım. 'Krizleri tetikleyerek mi? Teşekkürler ama ben almayayım. Zindanda çürümeyi tercih ederim.'

'Kaçıyor musun?'Dişlerimi gıcırdattım.

'Kaçmıyorum. Sadece bunun hiçbir işe yaramadığını biliyorum. Michael ile çok uzun süre bunun üzerinde çalıştık. Daha fazla olmuyor.'

'Ben Kurenai değilim.Onun seni rahatlatan biri olduğunu görebiliyorum. Ya da ona güvendiğini. Bense bunların hiçbirine sahip değilim.'

'İşte bu yüzden kendi içsel meselemi sana açacak değilim.'

'Kafanı kullan,Ryujin. O kadar da ahmak biri olmadığını biliyorum. Sana beni kullanarak kendini geliştirme fırsatı veriyorum. Bu fırsat eline bir daha ne zaman geçecek.' Bakışlarımı ondan kaçırdım.Kahretsin ki söyledikleri doğruydu. Ortada garip bir şeyler dönüyordu ve bu kesinlikle Ketsushin'den kaynaklanan bir durumdu. Ryujin Sarayında hiç kriz geçirmemiştim. Michael da ya beni öfkelendirerek ya da aşırı miktarda büyü kullanarak krizleri tetikliyordu. Burada ise Ketsushin'in yanımda durması yeterliydi neredeyse. Eğer dediği gibi bana yardım edecekse mükemmel bir fırsattı bu kontrol edebilmem için.

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin