Bölüm 62

210 39 4
                                    


Yeni yılınız kutlu olsun!!!! Herkese mutluluk ve tatlı heyecanlarla dolu yeni yıllar dilerim \(^o^)/

------------------------------------------------

'Burada boşuna vakit harcıyoruz, eve gitmek istiyorum artık'.

'Ayrılıyoruz zaten,şikayet etmeyi bırak.' diye yanıtladım her ne kadar Stanislav'a gönülden katılsam da. Tüm ülkeyi karış karış gezmiştik, Ryujin falan yoktu. İçsel enerjisi kayda değer derecede yüksek birkaç kişi vardı sadece onlar da sadece üstün ırka dönüşürlerse yararlı olabilirdi. Fakat dönüşme sürecinde hayatta kalamama olasılıkları vardı, gereksiz risk almanın gereği yoktu.

Ige'yi özlemiştim. İlk birkaç gün zihnimin kenarındaki bir rahatsız his olarak devam etse de zaman geçtikçe iyice artmış, artık katlanılmaz bir boyuta ulaşmıştı bu. Bu durum beni olduğumdan çok daha huysuz ve öfkeli yapmıştı. Bendeki gerginlik askerlere de yansıyordu haliyle. Burnumun kemerini sıktım. Ige'yi görmem gerekiyordu bir an önce.

Acaba ne yapmıştı geçtiğimiz ay boyunca? Büyük bir sorun çıktığını sanmıyordum fakat endişelenmeden de edemiyordum. Ige'ye yakın olan askerlerin çoğu benimle görevdeydi, yokluğumdan faydalanıp Ige'ye zarar vermeye çalışmışlarsa yemin ederim-

'Prens Valentine?' Uranüs'e döndüm. Bakışlarından bir süredir bana seslenmekte olduğunu anladım. Kendimde değildim, kahretsin.

'Evet?'

'Avustralya'da tam olarak ne kadar vakit geçireceğiz?'

'Yeteri kadar.' diye kestirip attım. Ne kadar vakit geçireceğimizi ben de bilmiyordum. Sadece göğsümde gün geçtikçe ağırlaşan mektubu yerine teslim etmek istiyordum. Bunun için Ige'ye söz vermiştim. 'Uranüs, sen benimle geleceksin. Diğer iki grup Stanislav ve Andre liderliğinde kuzeyden ilerleyecek planladığımız gibi. Bir sıkıntı yok, değil mi?' Sessizlik oldu. 'Sonradan bir sorun istemiyorum, anlaşıldı mı?'

'Anlaşıldı.'

'Sorun çıkarsa sorumluluk size ait.' dedim Stanislav ve Andre'ye. Endişeli görünmüyorlardı. Özellikle Stanislav bu konuda oldukça iyiydi. Ige öğrencilerini oldukça iyi yetiştrmişti. Yolculuk boyunca profesyonelce kalkmışlardı her durumun altından.

Karanlık çökene kadar hazırlıkların geri kalanını tamamladık. Rotanın üzerinden tekrar geçtik ve gece yola çıktık. Uranüs ve ben okyanustan ilerleyecektik, diğerleri ise kara üzerinden. Normal şartlarda en nefret ettiğim yolculuk türüydü bu, her ne kadar oldukça hızlı ve güvenli olsa da kıyafetlerimin ıslanmasından nefret ediyordum. Karaya çıkıp bir de kıyafet aramak hiç de hoş bir süreç değildi.

Fakat Uranüs yolculuğu oldukça katlanılır kılıyordu. Gereksiz yere konuşup soru sormuyordu. Etrafında olup bitenlerin farkındaydı, sırtını bana verip olası tehlikeyi ilk benim fark etmemi beklemiyordu. Hisleri güçlüydü. Gerçi karşılaştığımız tek tehlike köpek balıkları ve zehirli dev ahtapotlar olmuştu. Onlar da bize zarar veremezdi zaten. Hayvanlar içgüdüsel olarak bize saldırmaktan sakınıyordu.

'Prenses Ige'yi şimdi anlıyorum.' diye mırıldandı bir süreliğine sudan çıktığımızda. Sorar gibi ona baktığımda sesli düşündüğünü fark etti. 'Bir keresinde okyanusun altında böyle yaratıklar yaşadığını bilseydi insanken denize ayağını bile sokmazdım demişti.'

'İlk defa mı bu kadar derinden yüzüyorsun.' Başını salladı.

'Büyülü bir dünya gibi, bizimkinden çok farklı.' Öyleydi gerçekten de. Kitaplarda yazmayan, teknolojinin ulaşamadığı sırlarla dolu bir evrendi.

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now