Bölüm 61

230 39 0
                                    

Kıyafetlerin hışırtısı hafif uykumdan uyanmama neden oldu.

'Uyandırdım mı?' Yatakta gerinerek Valentine'in olduğu tarafa döndüm. Gömleğinin düğmelerini ilikliyordu.

'Uyanmak üzereydim zaten.' Boştaki yastığı kucağıma alıp göğsümde sıkıştırdım. 'Kan uyumu olayının en güzel yanı ne biliyor musun? Kısa fakat çok etkili uyuyabiliyorum.' Sırıtarak bana bir bakış attı.

'Neyse ki tek etkisi uyku değil.' Sırıtışına karşılık verdim. Neyse ki...

'Valentine...'

'Hmm?' Kollarımı açıp ona doğru uzattım. Tereddüt etmek yanıma gelerek mutlu olmama neden olacak kadar derin bir öpücük verdi. Tam geri çekilecekken kollarımı boynuna sarıp Valentine'i kendime bastırdım. Yeni uyanmışken sıcaklığını hissetmek çok iyi geliyordu.

'Bu kadar sevgi dolu olmanı neye borçluyuz?' diye sordu sesi boynumda boğuklaşırken. Kıpırdanarak biraz daha ona doğru yaklaştım.

'Gidiyorsun. Seni göremeyeceğim.' Kaşlarını çatarak başını kaldırdı.

'İlla ki gitmem mi gerekiyor bu şekilde davranman için?' Sesindeki kınama gülmeme neden olmuştu. Ciddi ciddi kızmış gibiydi.

'Kaçmana neden olmamak için kendime hakim olmaya çalışıyorum, Prens Valentine.'

'Engel olmaya çalışıyormuş...' diye karşılık verdi homurdanarak. Birden aklına gelmiş gerildi, büyük bir ciddiyetle gözlerime baktı. 'Ben yokken Chlothar ile çok muhattap olma.'

'Sadece seni kızdırmak için yapıyor,Valentine.'

'Çok saçma bir mazeret bu. Fırsat kolluyor, buna emimin.' Gözlerimi devirmekten başka bir şey yapamadım. Chlothar'ın davranışlarının Valentine'i kızdırmak için olduğu aşikardı. Valentine yanımda yokken seviyeli bir samimiyetle davranırken Valentine gelince birden flörtöz bir havaya bürünüyordu. Çok ileri gitmiyordu tabi ki fakat Valentine'i kızdırmaya yetiyordu yine de. Çocukla oynar gibi eğleniyordu.

'Olabildiğince çabuk gel, olur mu?' diye mırıldandım parmaklarımı saçlarında gezdirirken. Yüzüne bir gülümseme yayıldı.

'Gittiğimi anlamayacaksın bile.' Derin bir iç çektim, bu imkansızdı tabi ki.

Valentine göreve gidiyordu. Kral'la görüşmesinden bir hafta sonra Singapur'a gitmesini gerektirecek bir görev göndermişlerdi. Görevin içeriğini bana söylemedi, ben de sormadım. Yanına aldığı asker sayısına bakarsak oldukça önemli bir şeye benziyordu. Muhtemelen Ryujin potansiyeli olan birinin peşinden gidiyorlardı. Valentine ise bu konuda hiç de hevesli değildi. Görevi duyduğunda uzun süre söylenerek önüne gelen herkese saydırmıştı.

Ateşe körükle gitmemek için sesimi çıkarmıyordum fakat ben de öfkeliydim. Ne tür bir görev bir ay sürerdi ki? Biz üstün ırktık, yolları fazlasıyla hız katedebiliyor, geceleri uykuya gündüzleri yemeğe ihtiyaç duymuyorduk. Singapur gibi bir ülkede Ryujin aramak bir ay süre mantıksızdı.

'Seni benden uzak tutmaya çalışıyor.' dedim sesli düşünerek. Şüpheli bir bakış attı bana. 'Benim yüzümden asileştiğini düşünüyordur, o yüzden de seni uzun süre uzağa yolluyor.'

'Bu ömrümde duyduğum en saçma şey.'

'Biliyorum ama büyük olasılıkla gerçek. Yemin ediyorum kaynanası ve kayınpederi tarafından sevilmeyen gelin gibi hissediyorum.' Kulağımın dibinde gürültülü bir kahkaha attı.

'Ben de savaşın arasında kaynayan damat mı oluyorum?'

'Dalga geçme, ciddiyim ben.' Saçlarımı karıştırarak gülmeye devam etti.

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin