TUĞ KALDIRILIYOR...

17 0 0
                                    

Ali Öğretmen ilk uçakla Türkiye'ye dönmüştü bile. Ertesi gün Tolga'nın ailesi ile görüşüp köy evine birlikte gidip oradaki büyüklerle görüşüp köyde ki herkesle mülakatlar yapıyordu.  Sabah olduğunda tolga gözlerini açıp akşam ki durumundan daha endişeli bir halde olduğunu fark etti. Kaldıkları yatakhaneden çıkarak medresenin üst katından gün doğuşuna şahitlik etmek istedi. Basamakları bir bir çıkarken üst katın merdiven başında ErTürk hocanın kendini gözlediğini fark etti. 

ErTürk; Hayrola evlat uyku mu tutmadı?

Tolga; Hayır efendim namazımı eda edip gün doğuşuna şahitlik etmek istedim.

ErTürk; Akşamdan daha endişeli bir hal seziyorum sende Tolga.

Tolga ; Kafam çok karışık efendim 

Birlikte üst katın kubbe penceresine yöneldiler. Pencerenin kenarına geldiklerinde bir fırtınanın çok yakın olduğunu ancak bu fırtınayı arkalarına almaları gerektiğini söyledi Tolga'ya ErTürk hoca. Tolga Henüz hiç bir şeyi anlamlandıramadığını ve bunların içinden nasıl çıkacağını bilmediğini ifade etti. Merak etme evlat derdi veren dermanını da yanında verir sen sakın tasalanmayasın dedi. 
Ertürk hocanın telefonu çaldı o sıra da, az ileri giderek telefonu açtı ve konuşmaya başladı. Bu sırada Tolga uzaklardan doğan güneşe ve bununla birlikte derin düşüncelere dalmıştı. 

Daldığı o derinlikten Ertürk hocanın Ne!!! tepkisi ile irkildi. Dönüp ErTürk hocanın yanına yaklaştı ve ne oldu efendim bir aksilik mi var diye sordu. Telefonu kapatan ErTürk hoca; Sizin köy biraz karışmış ve dedenin evi Yanmış dedi Tolga'ya.

Tolga şok oldu onu duyunca ve hafif gözleri doldu. Nasıl olur? dedi kendi kendine. 

ErTürk hoca devam ederek malesef Ali öğretmeninde içinde yanarak vefat ettiğini söyleyince Tolga yaşlara boğuldu. Ya annemle babam dedi bir an...

Ya annemle babam dedi ve soruyu tekrarladı ErTürk hocaya?

Onlar sağ ve sağlıklılar bir sıkıntıları yok diye cevapladı. Biraz içi rahatlasa da göz yaşları kurumuyor Ali öğretmene ağlıyordu. ErTürk hoca tolgaya sarılınca tolga da ErTürk hocaya sıkı sıkıya sarıldı. Birlikte aşağı yatakhaneye indiler beraber ve tolga yatağına yavaşça uzandı ErTürk hoca ise yanı başına oturdu. Tolga yastığını düzlemek için kaldırdığında yastığın yanı başında duran şeref madalyası yere düştü ve cam çerçevesi kırıldı. Tolga son anda farkedip yakalamaya çalışsa da düşmüştü. ErTürk hoca uzanıp yerden çerçeveyi aldı ve kendine çevirip baktı ne olduğuna. Biraz duraksadı ve ardından bu bir gazi şeref madalyası değil mi?

Tolga kafasıyla aşağı yukarı yaparak onayladı ve evet efendim dedemden bana yadigar kaldı. Babaannem vefat ettiğinde çok küçük yaşlarımda amcam ölene dek saklamam için bana vermişti. 

ErTürk hoca eliyle çerçeveyi bir o yana çevirip bir bu yana çevirip bakıyor ve hafifçe eliyle de yokluyordu. Tolga ne oldu efendim bir gariplik mi var çok incelediniz de diye sordu. Evet dedi ErTürk hoca bu neden bu kadar büyük bir çerçeveye koyulmuş bir anlam veremedim ve özenle yapılmış işlemeli bir ceviz çerçeve. Neden bu kadar özenilmiş ki acaba diye sorguluyordu. Madalyanın bulunduğu kırmızı kadife zemini eliyle yokladı ve kadifenin altında eline bir kabartma değiyordu sanki. Tolga bunun altında bir şey var dedi. Tolga kalktı ve eline aldı çerçeveyi yokladı eliyle ve gerçekten de bir şeyler değiyordu. İkisininde gözleri ayrılmıştı şaşkınlıktan. Tolga hemen kalkıp dolaptan çakısını aldı ve kadife zemini kenarından hafifçe kaldırdı. Çerçevenin kadife zemini ceviz çerçeveden ayrıldıkça Tolga ve Ertürk hocanın da gözleri ayrılıyordu. 

Tolga dolabında kendisine verilen mührün aynısını görüyor ve aşırı bir şaşkınlıkla bir hocaya bir mühre bakıyordu.

ErTürk hoca mührü eline alıp bir sağ edip bir sol edip bakıyordu. Mühür sekiz köşeli bir yıldızdan ibaret ve sekizinci bacağının altında göktürkçe bir şeyler yazdığını fark etti ve iyice silip eliyle tekrar baktığında bir tarih olduğunu fark etti. Biraz durup düşündükten sonra tolga hazırlan gidiyoruz dedi. Tolganın şaşkınlığı daha da arttı ve nereye efendim dedi. bir Mühre baktı ve çorabını çıkar dedi. Tolga çorabını çıkardı ErTürk hoca elinde ki mührü Tolganın ayak tabanına oturtup aynı mühür olduğunu iyice teyit etti. Kalk gidiyoruz hemen hazırlan dedi. Tolga sorusunu tekrarlayınca hoca; Ali öğretmen ölmedi evde yanmadı dedi kısık sesle. Nasıl dedi Tolga? Ali öğretmenin öldürüldü ve dedenin evi yakıldı dedi. O zaman bunu bilen başkaları da var dedi.  Tolga kalktı ve hazırlanmaya başladı hoca da herkesi uyandırmaya başladı. Mührü Tolgaya verdi ve bunu bir kazak yada bir beze sarıp çantasına sağlam bir şekilde koymasını acele etmesini söyledi. Seslere medresedeki diğer hocalar da koşarak geldiler. ErTürk hoca onlara dönerek dikkatli olmalarını kendisinin Tolgayı alıp çıkacağını ve diğer erlerinde medreseden ayırıp daha bilinmeyen bir yere götürülmesini istedi. ErTürk hoca Tolgayı alıp medreseden Tam ayrılıyorlardı ki medresenin büyük yüksek giriş kapısında bekleyenleri gördü ve donuk bir şekilde kaldı Tolga da şaşkın ve yavaş tavırlarla bir hocaya bir karşıda gördüğü kişilere bakıp kaldı... 

Devam edecek...

KUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin