41 - Mutual

675 60 73
                                    

Evvet en sevdiğim şarkıyı da buraya yerleştirip sevdiğim bir bölüm yazdıktan sonra sizden istediğim şey; soru hazırlamanız. Bir sonraki bölümde bir röportaj olacak ve ben bir arkadaşımla soru bulmaktan beynimi yakacağım. O konuda biraz yardımcı olursanız size daha erken bir bölüm yazarım.

Oy vermeyi ve soru sormayı unutmayın

Arabadan Shawn'ın elini sımsıkı tutarak indim. Hava beklediğimiz gibi yağmurluydu. İtalya'nın kendine özgü bir havası olduğunu düşündürecek kadar da ılık bir yağmurlu havaydı bu. Üzerimizdeki kot ceketler ve tepemizde bizim için duran şemsiyeler bizi yağmurdan koruyordu ama Nicole'den korumuyordu ne yazık ki. Keşke görünmezlik pelerinlerinden bir tane de bana miras kalsaydı. Harry Potter'ın o alnındaki yara izi kadar bile şansım yoktu benim.

Petra önümüzde ilerleyip birkaç günümüzü geçireceğimiz bağ evinin kapısını açtı. Yarım bir İngilizce ve tatlı bir aksanla bizi içeri davet ettikten sonra yüzündeki gülücüğü silmeden devam etti. "Şehri gezmek için fırsat bulabildiniz mi? Ben seve seve yardımcı olurum."

Shawn gibi evi incelemekten kendimi kurtarıp Petra'ya sıcak bir gülümseme gönderdim. "Uçak yolculuğu beni gereğinden fazla yordu. Dün geceyi nöbetlerle geçirdim. Shawn da benim başımda bekledi bütün gece. O yüzden pek fırsatımız olmadı." diye açıklama yaparken aynı zamanda Nicole'e de kaçamak bir bakış attım. Bizi dinleyip dilemediğinden emin olmak istiyordum. Umarım dinliyordur. Çünkü şu anlaşmalı sevgili işini başlamadan bitirmek ve Peter'ın bizden kayıp gitmesini istemiyordum.

"Dönüş için biletleri aldık ne yazık ki. Hem beklediğimiz gibi sadece birkaç gün sürecek değil mi Nicole?" dedi Shawn bilerek ve isteyerek onu da konuya dahil ederken. Nicole cevap vermek yerine başını salladı ve gülümsedi.

Petra'ya özür diler gibi baktım. O ise gülümseyip buralarda olacağını söyledi ve evin içindeki işlerine döndü. "Size odanızı göstereyim çocuklar." diyerek Nicole yukarı katı gösterip önden çıkarken Shawn'a korku dolu bir bakış attım. Shawn gözlerini birkaç kere kırpıştırdı ve beni yukarı doğru çekti.

Sessizce herk ikisini de takip edip söylenen odaya geldiğimizde Nicole uymamız gereken birkaç kuraldan bahsetti ve şüpheli gözlerle bizi izlemeye devam etti. Shawn elimi bırakıp banyoya girdi. Odanın içinde Nicole ile birlikte kalınca ikimiz de birbirimize birer gülümseme yolladık. Tedirgin hava her halinden orada öylece durduğunu belli ediyordu ama kimse bu sabah olanlar hakkında konuşmuyordu.

Uykumun arasında kapının çaldığını duyuyordum ama uyanmak bana o kadar zor geliyordu ki kapının varlığını reddetmeye hazırdım. Uçak yolculuğu tahmin ettiğimden yorucu geçmiş, açlık mideme vurmuş ve ben kendimi uçağın klozetine sadece içtiğim suyu boşaltırken bulmuştum. Durumumun kötü olduğuna karar verince de apar topar bir otel arayışına grip bir günlük bir dinlenme süresine kavuşmuştum. Şimdi ise kapım beni rahatsız etmekten zevk alırcasına çalıyordu. Lanet olası Shawn, her neredeyse, kapıya bakmaya zahmet etmiyordu.

Zorlanarak gözlerimi açıp etrafıma bakındım ve Shawn'ın yataktan biraz ileride duran koltuğun üzerinde iki büklüm ve neredeyse düşmeye yakın uyuyor olduğunu görüp ofladım. Bir de durduk yere onun hakkında kötü düşünme fikri son zamanlarda vicdanımı aşırı şekilde rahatsız ediyordu ama neyse ki uykularımı bölecek kadar bunu dert etmiyordu.

Ağrıyan başımı ovuşturarak yorganı üzerimden attım ve yalpalayarak kapıya ilerledim. Üzerimde ne zaman giydiğimi bilmediğim pijamalarım vardı. Kapıya çarpmaktan son anda kendimi alıkoyup kapıyı araladım. Niyetim kimin geldiğini görüp odadaki durumumuzu dışarıya göstermemekti. Fakat gürültülü bir flaş o anda patladı.

Gözlerim çok fazla ışığa boğulmaktan kör olmuş kulaklarım Shawn'ın koltuktan düştüğünü duymuştu. Sonra yerde acı bir inleme çıkarmıştı. Birkaç adım geriye gidip kapıyı bırakırken gözlerimin derdine düşmüştüm. Nicole hiç olmadığı kadar enerjik bir şekilde içeri girip halimize baktıktan sonra gülüp bir flaş daha patlattı odanın içinde.

Sonra makineyi gözlerinden yavaşça indirip bana ve yerdeki Shawn'a baktı. Yavaşça uyuduğum yatağa da baktıktan sonra üzerimdeki pijamalarda da göz gezdirdi ve bizi tehlikeye atan o soruyu sordu. "Siz ayrı ayrı mı uyudunuz?"

"Shawn ile aranızda bir sorun yok, değil mi Alice?" diye sorduğu anda işlerin beter halde karışacağını hissettim. Cevap vermek için acele etmeyip normal bir tepki olacağını düşünerek kaşlarımı çatıp güldüm. "Neden böyle bir şey düşündün ki?" diye sordum. Aslında buna uygun bir cevap vermemesi, verecekse bile bunu duymamak, için şu an kendimi camdan atabilirdim.

Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyeceği anda Shawn üzüntüyle çıkıp yanıma geldi ve mırıldanır gibi, fakat Nicole'ün de duyacağı şekilde, mırıldandı. "Duşakabin çok dar. İkimiz oraya giremeyiz."

Bu sözün derinde bir şeyler barındırmadığı açıktı. Shawn tam da söylendiği gibi anlaşılmasını istediği için bunu seslice söylerken şu an yerimde donuk bir şekilde kalmak ona yardım etmemek olurdu. Nicole baktığımda susup kaşlarını kaldırdı ve parmaklarını dudaklarına götürüp arkasını döndü.

Yalandan "Shaawn!" diye söylendim. Omuz silkip gülümsedi ve dudaklarıma uzandı. Kendimi geri çekmek için bir hamle yapığım anda aklıma dank etti. Biz insanların içinde Shawn'la bir araya çok zor geliyorduk. El ele tutmak işkence olmaktan çok yeni çıkmıştı ve öpüşmek... düşünülmemişti bile.

Bu yüzden kaçmak yerine olduğum yerde bekledim. Sadece içimden bunu abartmaması için dua ettim. Çünkü Shawn ilk toleransta bunu bir ayrıcalıktan fazlası olarak görürdü. Hep böyle olmuştu.

Eli yavaşça belime dolandı. Sıcaklığı karnıma kadar geldikten sonra nefesini dudaklarımın üzerinde hissetim. Ona bakma cesaretini hiçbir zaman bulamadığım için şimdi de gözlerim kapalı bir şekilde beni öpmesini bekliyordum. Kalbimin ne durumda olduğunu yoklarken aniden hızlandığına da şahit oldum. Derin bir nefes alıp bunu yatıştırmak isterdim ama nefes almak demek Shawn'ı içime daha çok çekmeme yardım etmek demek olurdu ve bu artık istediğim bir şey miydi?

Shawn'ı tek nefeste içime çekmek ister miydim eskisi gibi?

Tuttuğum nefesi bırakırken Shawn sıcak ve ıslak dudaklarını dudaklarımın kenarına bastırdı. Dudaklarım istemsizce onunkilere dokunmak ister gibi uzadı. Uzun zamandır tatmadığım öpücüğünü tekrar almak bu kadar kolay mı olacaktı. Bu şeyin karşılıklı olması ne kadarlık bir olasılıktı?

Hayır. Hayır. Bunun için herkesin beklemesi gerekiyordu. o zaman... bekleyecekti.

Kendimi kısa öpücük sonrası geriye çekip Nicole baktım. Bize bakmadan odadan çıkıp giderken kendimi düzelttim ve Shawn'ın etki alanında kurtulmak için bir adım geriye gittim. Shawn dudaklarımdan ayrıldıktan kısa süre sonra gözlerini yavaşça açıp bana baktı. Benim yapmam gerekirken o yaladı dudaklarını ve yere bakıp bir adım geriye gitti.

Konuşmak için ağzını açtı ama hemen başımı salladım. Ne demek istediğini biliyordum zaten. Duymak sanki acı verecekmiş gibi hissettiriyordu. Düşünmek beynimi yakmama sebep olacaktı. Üstelik bunu burada konuşmak dedikoduya davetiye çıkarmak gibi olacaktı. Gülümsemeye çalışıp odadan çıktım ve Nicole'ün peşinden aşağı indim ve bu sevgili rolüne kendimi kaptırmadan oynamaya devam edeceğime karar verdim.

Shawn'la barışacaksam bile ona tam olarak güvenmeden bu imkansızdı. Yeni Shawn'ı tanımak için ise tam iki ayım vardı. Yeterli olurdu. Shawn artık o kadar da kapalı bir kutuymuş gibi gelmiyordu.

Manipulate My Decisions // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin