5 - The Satellite

1.9K 149 179
                                    

Bu hikayeye gereken değerin verilmesini istiyorum çünkü neden istemeyeyim hdhdhdhd

Ruin'e biraz bölüm yüklemek istiyorum ama bakalım🤔

Arabanın kapısını açar açmaz bacaklarıma dolanan rüzgar hızını kesmeden bütün vücudumu sardığında inip inmemek konusunda ikilemde kaldım.

Bir tarafta soğuk bir teknede yapılacak ve çılgınlar gibi eğlenmemi sağlayacak olan bir parti diğer yanımda ise dışarıdaki rüzgardan korunmak için içinden çıkamayacağım aşırı konforlu bir araba...

"Sanırım arabada kalıyorum." diye mırıldandım kendi kendime.

Arabadan inmek için hamle yapan Carpenter anında durup bana baktı. "Ne dedin?" diye sorduğunda kaşlarını çatmış söylediğim şeyi düzeltmemi bekliyordu. Düzeltmeye hevesli olmasam da cümlemi değiştirdim. "Soğuk yüzünden arabada kalacağım sanırım dedim." dediğimde arka koltuğa uzanıp kendisi için getirdiği ceketi bana uzattı ve arabadan indi.

Pekala, sabahtan beri ne planlıyorsam anında dönüyordum ve hiçbir şey yolunda gitmemek için yemin etmiş gibiydi sanki...

Arabadan iner inmez tekrar binmemi engellemek için anında arabasını kilitleyen Carpenter'a baktığımda kollarını göğsünde birleştirip bana havalı bir bakış attı ve ona kesinlikle yakışan güzel bir gülümseme takındı yüzüne.

Bende gülümseyerek üzerime onun ceketini geçirdim ve eteğimi açılmaması için sürekli kontrol ederek Carpenter'ın koluna girdim.

Birlikte tekneye doğru yürürken kalbimin yeniden hızlandığını hissederken Carpenter'ın kendi kendine partiyi nasıl hazırladığını anlatmasını dinliyordum. Aslında dinlemeye çalışıyordum. Shawn yüzünden kafam karışık zihnimse dolmuş haldeydi. Nasıl davranmam ya da ne yapmam gerektiği konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu. Yine tek kelime etmeden kafamı allak bullak etmeyi başarmıştı.

Eteğimi tutan elim yumruk halini alırken aniden durdum. Bacaklarım titremeye başlamıştı ve daha fazla yürüyemeyeceğimizi açıkca belli ediyordu. Nefesim kesiliyormuş gibi hissediyordum. Yine karşılaşmak ya da birlikte olduğumuz zaman boyunca zorunluluktan da olsa konuşmak istemiyordum.

"Alice? Iyi misin?" diyerek kolumdan çıkan Aaron önüme geçip yere bakan gözlerimin odak noktasını değiştirip görüş açıma girdi. Sıcak elleri yanaklarımda dolanırken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Sinirlenince neden hep böyle olurdum sanki?

"Ben... " Cümlem yarıda kesildiğinde yutkunmam gerekti ama zaten kurumuş olan boğazım yutkunmakta zorlanıyordu. "Sanırım yapamayacağım. Eve dönmek istiyorum."

Carpenter'ın ellerinden sıyrılıp tam tersi istikamete döndüğüm sırada gözlerimi kör edecek kadar parlak olan farlar Aaron ve beni ışıklar altında bıraktı. Ellerim hızla gözlerime siper olmaya giderken ışıklar bir süre daha öyle durdu ve sonra da kapandı.

Gözlerimi sıkıca kapatıp ışığın gidişini kabullendikten sonra açtığımda karşımdaki arabanın kapıları açıldı ve Madison'un dediği şeyleri, yarım gören gözlerimle bile tasdikledim. Kız gerçekten de dergilerden fırlama mankenlerdendi. Ve tıpkı Carpenter'ın da dediği gibi Shawn, asıl sürprizi kendine yapmıştı. Gecenin ilgi odağı böylece belli olmuştu.

Benim gece boyunca gözlerimi almakta zorlanacağım kişi ise arabadan inen diğer kişiydi ve kaşlarını merakla çatmış bana bakıyordu.

Arabasının kapısını hemen kapatıp yanıma gelirken ellerimi gözlerimden çektim ve sulanmaya başlamış gözlerimi kırpmadan dünyanın uydusuna yaklaşmasını izledim. Yaptığım benzetmede yanılmayacak kadar büyüklükte olan Shawn, uydusu aya-bu ben oluyorum-yaklaşıp yüzüme doğru eğildikten sonra endişe içinde gözlerime bakarken neredeyse tatlı sözlerinde kaybolup gidecektim. Beni umursayabileceğine inanacaktım.

Manipulate My Decisions // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin