6 - Mahogany's Help

1.9K 137 67
                                    

Her yerine yorum yapın ya, bu hikayemi seviyom❤️

Geçmek bilmeyecekmiş gibi acıtan anılar, Shawn'ın kalçamın üzerindeki eli ve boynumda hissettiğim nefesi...

Kendimi öylesine rahatsız hissetmiştim ki ne yapacağımı bilemez bir halde öylece kalmıştım bir kaç saniye. "Sarhoş oluyorsun."

Yardım ediyormuş hissi veren ikinci cümlesini duyar duymaz yüzümü yüzüne sinirle çevirdim. Boynuma dokunmaktan vazgeçen nefesiyle birlikte biraz geri çekilen Shawn'ın kahvenin en güzel tonundaki gözleri öylesine yumuşak bakıyordu ki az önce hatırladığım anımdaki kötü karakter o değilmiş gibiydi.

Aklım başıma geldiğinde yaptığım ilk şey izin verdiğim an kalçamı sıkmaktan asla kendini alamayacak olan elini sertçe kendimden uzaklaştırmak olmuştu. Kendimi bir adım geriye çekerken bıkkın bir nefes verdi ve o da geriye bir adım attı. "Bak, benden korkmana-" diye başlayan cümlesi elimi kaldırmamla yarım kaldı. "Sakın tamamlama." diye mırıldanıp geriye doğru bir adım daha attım.

Adımımla birlikte sendelemem bir olmuştu ve dengemi neredeyse kaybediyordum. Hızla kendimi toplarken Shawn'ın elleri kollarıma dokunmuştu. Düşmemem için yardım etmeye çalıştığını çok iyi anlamama rağmen tenime teninin değmesini asla istemiyordum.

Kollarımdaki ellerini çekmesi için tekrar çırpınırken Carpenter'ın imdadıma yetişmesine sevinmiştim. "Çocuklar, iyi miyiz?" diye sorduğu soruyla Shawn başını olumlu anlamda sallarken ben Carpenter'a doğru yaklaştım ve koluna girdim. "Biraz hava alabilir miyiz?" diye sorduğumda Carpenter elindeki bardağı masaya bırakıp ellerimden tuttu. Bir elimi boynuna sarmama yardım ettikten sonra "Buna ihtiyacı var zaten." diye mırıldandı.

Belime dolanan küçük eline Shawn dikkatle bakarken Carpenter ona döndü ve "Biz ön tarafta olacağız. Soran olursa söylersin." dedikten sonra Shawn'ın başını sallamasını bekledi. Buna gerek yoktu. Bir yerlere gitmek için ondan izin almamız gerekmiyordu. O bizim bekçimiz değildi. Tanrım! Hayatıma karışmasını istemiyordum. Tahammül bile edemiyordum. Sinirlerim bozuluyordu...

Carpenter yavaşça bulunduğumuz yerden beni çıkarırken sıcak bir yerlerden giderek uzaklaşıyordum. Bu gece kaç bardak içki tükettiğimi bilmiyordum ve kısacık elbiseme rağmen üşümüyordum.

Carpenter'ın kollarında biraz daha ilerledim teknenin güvertesinde ve en sonunda dayanamayıp kendimi bir yerlere bıraktım. Oturduktan bir süre sonra yorulduğumu anlayabildiğimde ayakkabılarımdan rahatsız olduğumu hissettim.

Çıkarırken dert olsun diye özellikle(!) seçtiğim ipli ayakkabılarıma uzanırken Carpenter'ın bir elini çıplak omuzumda hissettim. "Boşver, ben hallederim." deyip beni geriye doğru asıldıktan sonra önüme geçip ayakkabılarımdaki ipleri çözmeye başladı.

Ellerimi arkama koyup kendimi geriye attıktan sonra açık olan havaya baktım. "Siz kadınlar kendinize neden eziyet ediyorsunuz anlamıyorum ki. Nasıl bir ayakkabı seçimidir bu?" diye isyan eden Carpenter'a kıkırdayarak cevap verdim. "Her şey bizi beğenmeniz için."

"Spor ayakkabıları daha çok sevdiğimi bilmeni isterim." dedikten sonra bir ayakkabımı çıkarabilen Carpenter diğerine geçerken gülüyordu.

Kollarımın yeterince güçsüz kaldığına inandığımda bulunduğum yere uzandım. Ellerimi karnıma koyup gözlerimi kapattığımda Carpenter son ayakkabımı da çıkarıp kendini hemen oraya bırakmıştı. Ayaklarım kalçasına ya da bacağına değiyordu ve ikimizde bundan şikayetçi değildik.

"Belki de güzel olmak için uğraşmamalıyım. Tanrı mankenleri bunun için yarattı." Carpenter sözlerime biraz güldüktan sonra beni iyi hissettirecek ve en iyi arkadaş olduğunu kanıtlayacak mükemmel bir cümle kurdu. "Sen aşağıdaki mankenden daha güzelsin ve ben kesinlikle sarışın sevmem."

Manipulate My Decisions // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin