tek sorun mutlu olmak

5K 506 86
                                    

Karşılıklı oturan iki genç her ne kadar zamanlarının kısıtlı olduğunu bilseler de öylece birbirlerine bakıyorlardı sadece. Jimin ne diyeceğini kestiremiyor, öylece otururken dudaklarını kemiriyordu. Jungkook ise kelepçeli olan ellerini masanın altına sokmuş, loş ışıkta karşısındaki bedeni izliyordu. Açık konuşmak gerekirse bu aktiviteyi yapmayı çok özlemişti. Nedensiz bir şekilde Jimin'i izlemek son zamanlarda yaptığı ve yapmaktan hoşlandığı neredeyse tek şey olmuştu, şimdi ise eğer biraz daha zamanları olsaydı hiç düşünmeden tüm zamanını onu izleyerek geçirebilirdi.

"Sana güvenebileceğimi biliyordum." En sonunda karşısındaki çocuğun çırpınışlarına son vermek adına dudaklarını aralamış ve duruşma süresince kalbinde yer edinen o şeyin dökülmesine izin vermişti.

"Elimden geleni yapmaya çalışıyorum." Jungkook yan bir şekilde gülümserken Jimin gözlerini kapattı. Geriye kalan süre kum taneleri kadar hızlı akıp gidiyordu. Jimin dudaklarını ısırarak içeri sokabildiği evrak çantasının içine elini attı ve en baştan beri elinin altında yanıp tutuşan kağıt parçasını çıkardı. Bu kağıdı tekrar eline almak ellerinin titremesine neden olmuştu. "Sen buraya geldikten sonra bana bir sağlık raporu geldi." Jungkook dudaklarını birbirine bastırarak Jimin'in elindeki kağıda baktı. "Bana anlatman gereken bir şey var mı?"

"Bu..." Jungkook sözlerini nasıl toparlayacağını bilmiyordu. Hastalığından Jimin'e bahsetmemişti ve bu şekilde öğrenmesine üzülmüştü. Parmaklıkların arkasında atıldığı ilk gün yine bayılmıştı ve bu yüzden geri kalan günlerini güçsüz bir şekilde geçirmişti. Kimse ilgilenmemişti onunla, ölse umurlarında olmayacaktı. Ertesi gün tekrar bayılınca revire götürmüşlerdi fakat bu duruma biraz da olsa sevinse de sağlık raporunun Jimin'e gideceğini tahmin etmemişti. "O kadar da önemli bir şey değil."

"Jungkook, ne kadar kötü göründüğünün farkında mısın? Bence önemli bir şey." Jimin sesinin güçlü çıkması için uğraşsa da bunun boşa kürek çekmek olduğunun farkındaydı. Sesini titrekliğini kendi bile derinden hissedebiliyordu.

"Bunu şu an konuşmasak?" Jimin'in içinde bir şeylerin kırıldığını fark etmişti Jungkook yine de bu konu öylesine konuşulacak bir konu değildi ve pislik içinde yüzen bir odada bu konuyu konuşmak istemiyordu. Jimin'in daha fazla uzatmamasını umarak gözlerini masada sabitledi. Kötü göründüğünün farkındaydı o da; kendini çok güçsüz hissediyor, yattığı yerden kalkmak çok ağır geliyordu. Bunun geçmesinin tek yolu düzgün bir hastaneye gidip gerekli müdahalenin yapılmasıydı. Eskiden bir serum için hastaneye gitmenin ne kadar saçma olduğunu söyleyip dururdu ama şimdi o seruma deli gibi ihtiyacı vardı. Jimin hafifçe burnunu çekerek kağıdı tekrar çantasına koyarken Jungkook derin bir nefes aldı. "Jimin..."

"Kazanamayacağız." Jimin'in dudaklarından dökülen tek kelime ikisinin de nefesini kesmişti. Evet Jungkook bunu biliyordu, savcı kadın çok güçlüydü. Onun daha önce kaybettiği davalar bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar azdı ve Jimin için, sektöre yeni adım atmış bir avukat için, onu devirmek çok zor olacaktı, biraz da imkansız. "Nedense halanın bu işte bir parmağı olduğunu ve kaybetmemiz için ne gerekiyorsa yapacağını hissediyorum." Jungkook dudaklarına alaycı bir gülümse yerleştirirken gözlerini kapattı. Halası o şirketin başına geçene kadar durmayacaktı; tek derdi o şirkete sahip olmaktı ki Yeeun ile neden bu kadar içli dışlı oldukları şimdi anlaşılıyordu. Eğer işler planladıkları gibi gitseydi Yeeun ile Jungkook evlenecek ve Yeeun yavaş yavaş şirket içinde hakimiyet kuracaktı sonra da halası devreye girecekti. İşlerine çomak sokmuş gibi olduklarının farkındaydı; bu durumdan neredeyse pişmanlık duymuyordu lakin hapishaneye düşmek işleri Jungkook adına kötü bir yere çekmişti.

"Şirketi devret." Kelimeler güçsüz bir şekilde dudaklarından dökülmüştü ama etkisi bir bomba etkisi yaratacak düzeydeydi.

"Ama Jungkook-"

✓ Fated | kookmin Kde žijí příběhy. Začni objevovat