baş ağrısı

11K 1.1K 379
                                    

"Parmaklarıma küçük dediğine inanamıyorum." Jimin yol boyunca Jungkook'un başının etini yemiş ve hala yemeye devam ediyordu ama Jungkook bu durumu sadece sevimli bulduğu için pek bir şey demeden yoluna devam etmişti.

"Yarın gideceğim." Tamamen konu dışı olan ve aniden çıkan kelimeler Jimin'e ulaştığında dikkati tamamen dağıldı. Düşüncelerinin bir bıçak misali kesilmesiyle kendini ona doğru dönerken buldu.

"Bu kadar erken mi?" Biraz daha vakit geçirebileceklerini düşünmüştü. Yani bunun olmasını istemişti. Sadece birkaç saat beraber geçirseler de ve başta kötü bir tanışma yaşamış olsalar da Jimin, Jungkook'un yanında eğlendiğini fark etmişti, açık konuşmak gerekirse de burada kalmanın pek anlamı kalmamıştı. Eğer Jungkook dönüyorsa o da dönerdi. Onsuz pek bir eğlencesinin kalacağını düşünmüyordu. Tabii buraya Jungkook için gelmemişti fakat onu bulmuşken kaybetmek de istememişti.

"Fazla bile kaldım bir an önce dönmem gerekiyor." Jimin yüzünü asarak sadece başını salladı. "Oda konusunu sıkıntı ettiğini biliyorum. Yeni bir oda bulana kadar süitte kalabilirsin. Görevlilerle konuşurum." 

"Gerek yok ben de yarın dönüyorum." Jungkook sadece tek kaşını kaldırarak cevap verdi. Geçen gün geldiğini hatırladığı barın kapısına geldiklerinde ellerini kotunun cebine sokarak Jimin'e döndü.

"Sen neden bu kadar çabuk dönüyorsun?"

"Çalışmam lazım. Baba parası yiyemiyorum ben." Öne sürdüğü bu bahane bir bakıma doğruydu ama zaten buraya gelirken bütçesini ayarlanmıştı. Kendine göre  saçma bir  nedendi ama Jungkook bunu bilemezdi sonuçta değil  mi?

"Baba parası yemiyorum ben de!"

"Tabi öyledir." Jimin dudaklarını birbirine bastırarak susmayı denedi. Şu an para yüzünden kavga çıksın istemiyordu ama içten bir şekilde Jungkook ile zıt düşmek eğlenceli geliyordu. Bunu uzun bir süre devam ettirmek istiyor, bu hissine engel olamıyordu. Garip hissediyordu ama işin aslı bu baya hoşuna da gitmişti. Yeni bir his olmasına rağmen buna bağımlı olmuş gibi davranıyordu.

"Sence buraya girmemiz ne kadar mantıklı? En son girdiğimizde evli çıkmıştık." Jimin alaylı bir tavırla işaret parmağını Jungkook'un çenesinde gezdirdikten sonra saçlarını sallayarak önüne döndü.

"Kim bilir belki de boşanırız şimdi de." Jungkook sadece gözlerini kısmakla yetindi. Jimin aslında mantıklı bir şey söylediğini düşünüyordu ama aldığı tepkiden dolayı tekrar utanmıştı.

"Seninle çok işim var." 

"Anlamadım?"  Jungkook sadece omuz silkerek içeri girdi fakat peşinde bıraktığı Jimin'in aklında birçok soru işareti bırakmıştı.

*****

Jimin olabildiğince başını dik tutmaya çalışsa da başı o kadar ağrıyordu ki bu halde uçak yolculuğu çekeceğine inanamıyordu. Güneş gözlüklerini düzelterek yüzünü buruşturdu. Uçakta uyuyabilen bir insan değildi. Yaklaşık on bir saat yolculuk çekeceği gerçeği kalbine bir yumru oturtuyordu.

Sabah uyandığında Jungkook'u gitmiş gördüğünde bir miktar hayal kırıklığına uğramıştı. İçinden o kadar dualar etmesine rağmen Jungkook gitmişti işte. Bir umut birlikte gidebileceklerini düşünerek mutlu olmuştu. Sonuçta aynı yere gidiyorlardı yani bu ne telaşıydı anlamamıştı Jimin. Yine de üstünde çok durmamaya çalışarak ve başını sabit tutarak banyoya gitmeyi denemişti.Gece neler olduğuna dair bir şey hatırlamasa bile aynada kendi yansımasını gördüğünde gördüklerinin bir yalandan ibaret olmasını da dilemişti fakat dileklerinin gerçekleşmediğini Jungkook'un gittiğini gördüğünde fark etmiş olması gerekiyordu.

✓ Fated | kookmin Where stories live. Discover now