yüzüğün diğer sahibi

10.4K 1.1K 392
                                    

Jimin, Taehyung'un arkasından kafeye girerken kendi kendine söylenmeye devam ediyor bir yandan da Taehyung'un nasıl bu kadar umursamaz olduğunu düşünüyordu.

"İnanabiliyor musun bana sapık olmamı bile önerdi. Hayır yani tanınıyorsun tamam ama bu kadarı da fazla." Taehyung saatlerdir sürekli olarak dinlediği şeyi yüzüncü defa tekrar dinlediği için artık ilk baştaki heyecanı kaçmıştı. İlk başta çok tuhaf ve heyecanlı gelmişti ama o kadar çok dinlemişti ki bu hikayeyi artık her gün yaşadığı bir şey gibi bakar olmuştu olaya.

"Avukat olduğunu ve ona dava açacağını söyleseydin Jimin." Kahvesini alarak boş masalardan birine doğru ilerlerken Jimin kesinlikle onu dinlemiyor sadece anlatıyordu. Son birkaç saattir yaptığı gibi.

"Bana yüzük verdiğine inanabiliyor musun!?" Gözünün önüne bir el uzanınca Taehyung sıkı bir şekilde eli tuttu. Jimin sahte olduğu konusunda bir konuşma yapmıştı fakat Taehyung bu kadar yıllık hayatında öğrendiği bir şey varsa o da yüzüğün sahte olmadığı idi. Arkeoloji ile bir dönem ilgilendiği için neyin sahte neyin gerçek olduğunu direk anlayabiliyordu ve bu yüzük nereden baksan en az altı bin filan vardı. Taehyung sert bir şekilde Jimin'in elini iterek kendinden uzaklaştırdı.

"Ucuza kaçmış. Ayrıca zevki berbat." Jimin elini kendine çekerek büyük bir oyunculukla şaşkınlığını yüzüne vurdu. Yüzüğün çirkin olması önemli değildi önemli olan yüzük verilmiş olmasıydı. Fakat Jimin'e göre elbette Taehyung bunu düşünemeyecek kadar merhametsiz ve sevgiden yoksun bir insandı.

"Gerçek yüzük verecek hali yoktu ya! Yine de bunu düşünmesi bile güzel." Jimin hülyalı bir şekilde konuşurken Taehyung kusma taklidi yaptı fakat Jimin bunu umursamayarak aptal aşık rolüne devam etti. Kendi rolüne o girmekte o kadar  da zorlanmamıştı, zaten en başta da gerçek tepkisinin cidden bu yönde olduğu düşünülürse o kadar da zor bir iş değildi. O sırada kafede yükselen zil sesiyle Jimin gözlerini ona yöne çevirdi. Gördüğü kişi ile kendi tükürüğünde boğulurken Taehyung ne olduğunu anlamamış ve Jimin'in baktığı yöne bakarak kasada ödeme yapan çocuğu süzmüştü.

"Neden burada bu?"

"Lütfen bizim damadın bu olduğunu söyle." Jimin nefes almaya çalışarak Jungkook'un çıkmasını bekledi. Taehyung'u duymuyordu bile. Tek gördüğü kişi Jungkook'tu aklından neden burada olduğuna dair teoriler üretiyordu. Daha birkaç saat öncesine kadar onunla bir daha karşılaşmayacağını düşünerek kendini harap etmişti içten içe.

"Evet o."

"Arkası baya sağlammış." Jimin şaşkınlıkla gözlerini açarken Taehyung hala Jungkook'u süzüyor ve not veriyordu. Yakın arkadaşı olması bunu yapabileceği anlamına gelmiyordu ki süzdüğü adam sonuçta yanlışlıkla da olsa kocasıydı.

"O şeytan gözlerini kocamın üzerinden çek seni pis sapık!" Taehyung gözlerini devirerek kahvesinden bir yudum aldı. Jimin ile uğraşmak dünyanın en zor işi filan olabilirdi. Bir günü diğerine tutmuyor, iki saniye önce yerden yere çaldığı çocuğu sırf bir yüzük aldı diye baş tacı yapıyordu.

"Kocan mı? Daha adamı tanımıyorsun bile." Jimin gözlerini devirerek eline çenesini yasladı. Tanıyıp tanımamak bu kadar önemli miydi? Sonuçta insanlar görücü usulü ile de evlenebiliyorlardı.

"Ne olmuş yani? Belgelere dayanarak konuşuyorum." Taehyung tüm kahvesini bitirirken Jimin'in ne zaman susacağını hesaplamaya çalıştı. Yüzyıllar sürebilirdi. Hatta tahminine göre bu konuşma aynı az önce olduğu gibi Jungkook'u övmekle devam edecek ve sonra onu yücelterek son bulacaktı. Gerçi bu döngünün ne kadar süreceği bir muamma olarak kalmaya mahkumdu, sonuçta Taehyung'un karşısındaki kişi Jimindi.

✓ Fated | kookmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin