Jungkook kaç çattı. Kendisinden bir şeyler saklanmasından nefret ederdi. Ne kadar kötü olabilirdi ki? "Neden? Zaten her şeyi biliyorum! Yani, gelecekteki-şimdiki Jungkook biliyors! Ben hala oyum!"

"Sakin olur musun?" Seokjin kıkırdadı ama sesi gerginliğin kenarında ve müsamahasızdı, sormayı bırakmasını söylüyordu ona. "Sadece... Jimin'e göz kulak ol, lütfen? Biliyorum sen de bir kazadan döndün ama bu senin için de zor, ama onun erkek arkadaşın olduğunu ve onu ne kadar çok sevdiğini unutma, buna inanmasan bile."

Seokjin, Jungkook'u hayrete düşür bir şekilde çaresiz, talepkar ve aynı zamanda yalvarır gibi görünüyordu. Yaralarına daima iyi bakan, antibiyotiklerini aldığından emin olan, ona yatağı sunan ve daha iyi hissetmesi için giden Jimin'i düşündü. Zaman çizelgesine döndüğünde bile, söylemek gerekirse, Park Jimin sürekli başkalarını kendinden çok  düşünürdü. Muhtemelen, anılarda bencil Jungkook pek de iyi davranmamış olabilirdi.

Önceden onu üzdüm mü? Ona kötü bir şey yaptım mı? Banan söylememelerinin nedeni bu mu?

Boğazı tıkandı ve birkaç saniyeliğine göz yaşlarının gözüne batması gibi bir şey hissettiğine emindi. Seokjin böyle görünürken tartışamazdı.

"T-tamam. Deneyeceğim."

***

Mekan kalabalıktı.

Çok kalabalık.

Jungkook ellerini ceplerinin derinliklerine gömmüştü ve kolları sıkıca vücuduna baskı yapıyordu. Yüzü tahminen korktucu bir ifadedeydi, her zamanki suskun görünümünün yaptığı gibi. Taehyung ve Seokjin hevesle birçok farklı market tezgahına bakınıyor ve objeler satın alıyorlardı -dürüst olmak gerekirse- gerçekten ihtiyaçları yoktu ve ikisi de bunu biliyordu.

Gelmemeliydim. Yoongi gibi hayır demeliydim. Taehyung'un bunun için konuşmasına izin vermemeliydim.

Omuzlarının üstünden baktı ve kaşlarını çattı.

Ve Jimin kahrolası neredeydi?

Bakışları yoğunluğun içinde gezindi, küllü sarışına ulaşmak adına kalabalığa çekilmesi için fısıldadı. Jimin bir sıra varmış gibi kalabalığın önüne geçmesine izin veren türden bir insandı.

Taehyung ve Jungkook'un yanından geçip gitti, çok sinirli hissediyordu. Jungkook insanlara karşı her yönden itilmeli sevmiyordu, gönülsüz "pardon" ve itip kakılmak ve ittirmeler. Panayırların bu kadar popüler olacağını beklememişti. Yatakta olmayı tercih ederdi, kıvrılıp yatmayı ve battaniyeler altında uykuya dalmayı ya da, daha iyisi, tembelleşmeyi, sabah seksini.

Jungkook'un yüzü beklenmeyen düşünceyle şiddetle kızardı.

Şimdiki/gelecekteki Jungkook çok da saf değildi.

Ve Jimin'le seks yapmış mıydı?

Jungkook neredeyse bu düşünceyle sinmeyi istedi, Jimin'in yayılması ve altında çıplak oluşu parlayıverdi, teni terli, saçları karışık ve günahkar inlemeleri onun tatlı, pembe dudaklarından dökülüyo-

Jungkook koluna vurmak zorunda kaldı. Burası edepsiz anıları hatırlamanın yeri değildi, ya da muhtemelen bunlar onun hiperaktif hayal gücünün bir sonucuydu? Öyle ya da böyle, bir önemi var mıydı? Park Jimin'i düzmeyi hayal etmişti. Dehşete kapılmış olmalıydı. Bunun dışında, Jungkook aslında bir çeşit... tahrik olmuştu.

Falling For You Again • Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin