Gerçekler, küçük bir defterde gizliydi.

847 80 11
                                    

Yere yavaşça inmiş ardından motora binmiştik, hem Braden’e tutunmaya çalışıyor hem de elimdeki kutuyu tutmaya çalışıyordum, birkaç kere düşme tehlikesini atlatmış olsam da sağ sağlım kaldığımız bara gele bilmiştik, koşar adımlarla odaya çıkıp salona kurulmuştum, merak ediyordum gerçekten merak ediyordum;

Yavaşça açılan kapıya umursamadan kutunun içine gömüldüm, hani heyecanla bir şeyi arasınız da bütün dünya birbirine girer ya, bana da aynen öyle olmuştu bütün kutuyu yere dökmüş ama heyecandan hiç birini algılayamıyordum. Gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalıştım, oda da iki nefes sesinden başka ses kalmayana kadar gözlerim kapalı durdum, Braden önümdeki koltuğa yerleşmiş gözlerini kırpmadan yere bakıyordu,

Kâğıtları fotoğrafları birde defteri üst üste koydum ve yavaşça bakmaya başladım;

Elime gelen ilk şey bir kâğıt rulosu olmuştu, açıp baktığımda arazi kayıtları ve birkaç sağlık raporu gördüm, arazi kayıtlarına göre ailemizin üzerine dört ev, üç arazi ve bir şirket gözüküyordu; aslında bunları amcamda anlattığı için biliyordum ama sağlık raporu biraz saçma gelmişti,

Shara Deby adına, ruhsal bozukluğu olduğunu kanıtlayan bir rapordu. Kimdi bu acaba? Thomasa sormalıydım yavaşça raporu kenara atarken elime takılan bir fotoğraf ve not kâğıdı yere saçıldı, ilk önce fotoğrafı elime alıp baktım bu yüz bir yerden tanıdık geliyordu resmi cebime koyup elime notu aldım hastaneden kaçtığı yazıyordu, sorun olmayacağını düşündüm çünkü bu kağıtlar üzerinden en az 10yıl geçmişti yavaşça fotoğraf albümlerini incelemeye başlamıştım, bütün ailenin eğlendiği güzel resimler mutlu bir ailenin katliamı ve ardından acı çekmek zorunda kalan çocuklar. Kader bunun neresindeydi? Sadece normal bir hayat bu kadar zor muydu?

Yavaşça albümleri yerine koydum, en altta kalan kalın defteri elime aldım kapağını açtığımda bir kolye ve bir resim dikkatimi çekti resimde üç kişi vardı, biri ben biri annem ve biri babamdı, Artemis sayesinde hatırladığım yüzler. Resimdeki üç yüzde gülümsüyordu sevgiyle birbirine sarılmış bir aile. Gözlerimdeki yaşları engelleyemiyordum, neden bu kadar zor olmalıydı, yerdeki kolyeyi parmaklarımın arasına aldım o kadar zarif bir kolyeydi ki boynu saran güzel bir kolye, detayları kolyeye daha büyük bir anlam katıyordu sanki sonradan fark ettim ki bu resimde annemin boynunda olan kolyeydi, boynuma takmaya çalışıyordum ama istemeden ellerim titremeye başlamıştı ve ağzımdan engelleyemediğim hıçkırıklar çıkıyordu, sonunda sıcak bir el kolyeyi elimden aldı ve saçlarımı çekerek kolyeyi boynuma taktı, yüzümü çevirip yüzüne baktım, endişe vardı ve elimdeki resmi inceliyordu.

‘Annenden daha güzelsin, beni lanetleyen kadından.’

‘Seni annemi lanetledi? Nasıl yaptı bunu?’

Kollarını yavaşça bana sardı susmamı söylercesine sıkıştırdı bedenimi,

‘Anlatacağım merak etme ama şuanda elindeki şeyi oku. Ben buradayım ağlama.’

Dediği gibi elime defteri alarak okumaya başladım,

20 nisan 1993-

Earlla, kızımızı kucağımıza almış hastaneden çıkıyorduk, onun yanında mutuydum, Sharanın hastaneden kaçmış olması beni çok endişelendirse de kızımın gelişiyle o kadar mutlu olmuştum ki, babası da en az benim kadar gergindi ama kızımızın bir gülüşü bizi o kadar mutlu ediyordu ki, dünyanın en mutlu insanıydım sanki

‘Ysabel.’ Dedi Earl.

‘Efendim sevgilim, ne demek istiyorsun?’

‘Kızımızın adı hayatım, Ysabel.. Ne güzel bir isim değil mi?.’  

Buzdan Doğan(Yenileniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin