Ruhlarla antlaşma.

965 96 10
                                    

Sakince yüzüne bakmaya çalıştım, muzip çocuklar gibi oda benim yüzüme bakıyordu; iteleyerek odadan çıkardım ve kendimi yatağa atarak, güzel bir uykuya daldım;

Yüzüme esen rüzgarla ayağa kalktım, etrafıma bakındığımda bembeyaz bir oda da olduğumu gördüm, yattığım yatağın ucundan kalkarak oda da gezinmeye başladım, bir ses beni çağırıyordu, sanki ses beni kendine çekiyordu, olduğum yerde kalmamı emretti;

Ve oda birden kararmaya başladı, o güzel sesin yerini derin bir çığlık sesi almıştı, karanlıkta o günkü gördüğüm kraliçe dedikleri kadını gördüm, elindeki toplarıyla oynuyordu. Karanlık çirkin toplar,

‘Seni öldüreceğim, Ysabel Guerro.’

Dedi, iliklerime kadar korkuyla dolmuştum. Odadan çıkmaya çalışıyordum ama kaçamıyordum, üzerime doğru gelen karanlık beni içine hapsediyordu. Lütfen gitmeme izin verin diye bağırsam da kaçamıyordum;

Sarsılmamla kendimi atmam bir oldu,

‘Lütfen.’ Diye bağırmamı engelleyememiştim, hala bilincim yerine gelmemişti nerde olduğumun farkında bile değildim, görüntünün yerine oturmasını bekledim, odamda olduğumu fark edince ise rahatladım, sarsıntının nedeni ise yere düşmemmiş. Aslında her ortama uyum sağlaya bilirdim, bu akşam biraz garipti o yüzden düşmüş olmalıydım ama kaç zamandır kabus görmüyordum nedenini sorgulamamaya karar verdim çünkü bugün yoğun bir gün olacaktı..

Giyinip aşağı indim bugün ne yapmam gerektiğine de karar vermiştim, şu doğuş işine yoğunlaşacaktım, akşam ise işe gidecektim;

 Kahvaltı neşeli geçmişti, ben kendime gelemediğim için hiç gülememiştim ve hala düşünüyordum, neden beni öldürmek isteye bilirdi ki. Kahvaltıdan sonra Thomasın yanına gitmeye karar verdim, biraz konuşmamız gerekiyordu, biraz ona danışmam gerekiyordu. Sonra işe gitmeden de amcamlara geçerim diye düşünerek, yukarı çıktım.

Tomısa rüyamı anlattığımda yüzünde düşünceli bir hal vardı;

‘Seni rüyalarında öldürmeye, çalışacak.’

‘Ama nedeni ne anlamıyorum, seninle ne derdi var bilmiyorum Ysabel, öğrenmeye çalışacağım. O zamana kadar sende çok açılma buradan.’

Gülümseyerek odadan çıktım, beni düşünen bir Tomıs vardı, genelde benim için düşünen kimse olmazdı, kendi işimi kendim hallederek büyümüştüm;

Yavaşça bardan çıktım, Artemisi göremedim onunla konuşmak istiyordum aslında ama yapacak bir şey yoktu, kendimi sokağa attım, hava güneşliydi ama neyse ki yol gölgeydi, ilk olarak sahile gitmem gerekiyordu, buzu birleştiren iki ayrı öz vardı, biri hava biri ise suydu, ilk önce suyla bağlantı kurmalıydım belki ne yapabileceğimi söylerdi,

Ne diyordum ben bildiğin suyla konuşmaya çalışacaktım. Geçen Rodynla tanıştığımız yere geldim ve kendimi uçurumdan aşağı bıraktım, taşlardan uzak bir yere düşmüştüm düşüşümü hafifletmek için ise kafa üstü dalmıştım böylelikle kendimi suyun derinliğine bıraka bilmiştim. Nefes sorunu yaşamıyordum, aksine nefes alabiliyordum, yoğunlaşmaya çalıştım

‘Su, beni hissede biliyor musun?’

Hafif bir soğukluk hissettim, daha çok yanaklarım ürpermiş, birazda gıdıklanmıştım, hafif bir kıkırtı yankılandı kulaklarım da, saf güzel bir sesi vardı konuşmasını bekledim

‘Sen neden buradasın doğan?’

Küçük bir kız çocuğu kadar pürüzsüz, o yumuşak sesi kulaklarıma dolduğunda bende gülümseme isteği uyandırmıştı,

Buzdan Doğan(Yenileniyor.)Where stories live. Discover now