Siluet.

1.3K 128 12
                                    


'Not: Koyu yazılı cümleler Artemise aittir.'

Artemis her şeyi teker teker anlatırken şaşkınlıkla onu dinliyor bir yandan da önümdeki meyve suyundan içiyordum.

'Anlattığın şeyin gerçek olma olasılığı yüzde kaçtı ki?'

Ara verdiği cümlesine tekrar başlıyordu,

'Hayatında garip şeyler yaşamadığını söyle bana, o zaman bu anlattıklarımın hayal olmasına izin vereceğim Ysabel.'

Hangi ara oturduğumuz masadan kalkmıştık ve hangi ara yürümeye başlamıştık bilmiyordum. Garip bir sisin içinde ilerliyorduk, sanki ayaklarımız bizden bağımsız bir şekilde olayın yaşandığı yere götürüyordu bizi. Ardından Artemis bir ayaklarına birde çevreye bakmaya başlamıştı,

'Nasıl geldiğimiz hakkında bir fikrin var mı?'

'Buraya gelin.'

Garip bir ses duymuş ardından kafamı sesin geldiği yöne çevirmiştim. Hey! Bu geçen beni takip eden adam değil miydi?

'Bana öyle bakmayın doğanlar. Benimle gelmelisiniz, peşinizdeler.'

Ne saçmalıyordu bu adam, geçen kendisi benim peşimde değil miydi? Gece gece yine delinin teki geldi bize çattı diye düşünürken, merakıma yenik düşerek ardı ardına sorular sormaya başlıyordum.

'Kim bizim peşimizde olabilir ki?'

'Öğreneceksiniz geç olmadan beni takip edin.'

Artemisin bakışları adamdan bana yavaşça dönerken onun şimdiden neler diyeceğini tahmin edebiliyordum,

'Ysabel.'

Gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu ben ise adamın peşinden yürümeye başlamıştım bile. Adımları hızlanıp bana yetişmişti ve güven vermek istercesine elimi tuttu, çok korktuğumu sanmıyordum sadece anlamaya çalışıyordum. Yani elle tutulur bir şey arıyordum kendimce. Önümüzdeki adamın adımları yavaşlamış sonrasında da durmuştu çevreye baktığımda ise parkı anımsatan bir yere geldiğimizi gördüm.

Bir anda kahkahalara boğulan adam yavaşça buharlaşıyordu. Sanki vücudu yok oluyor, geriye yalnızca silueti kalıyordu.

Çok ani tepkiler verebilen biri değildim belki de. Şöyle bir delirdiğimi düşündüm olası bir seçenekti benim için ardından yanımda duran Artemise baktım oda gözleri kocaman açık karşımızda gerçekleşen olayı anlamaya çalışıyordu.

Tamam sorun bende değil.

Derin bir nefes vererek Artemisin kolunu kavradım ardından arkaya dönerek ilerlemeye başladım. Artemis yürümüyordu gerçi buna ilerleme demekte çokta doğru olmayacaktı. Birkaç adım attıktan sonra arkamızda bıraktığımız adamın bir şeyler mırıldanmaya başladığını duydum. Sesler daha önce kafamın içinde duyduğum seslerle bire bir aynıydı sanki. Gerildiğim için hızımı biraz daha arttırmıştım. Artemis yürümeye başlamış hatta koşuyor beni arkada bırakıyordu.

'Ysabel beni izle kısa bir yol biliyorum.'

Bildiği kısa yolun bir duvarın üzerinden atlamak olduğunu kimse tahmin edemezdi değil mi?

Duvarın üzerinden atladığımız gibi boş bir alana giriş yaptık, arkama baktığımda ise kimseyi görmemiş olmanın verdiği rahatlamayla yürüyüşüm yavaşlıyordu ardından biraz daha ve biraz daha. Birkaç adım sonra ayaklarımı yerden kaldırmak tamamen zorlaşmıştı sanki yerçekimi tüm kuvvetiyle üzerime biniyordu. Bir süre sonra göz kapaklarımı dahi açık tutmak zorlaşmıştı. Daha ne olduğunu bile anlayamadan etrafımdaki beni saran o kuvvet birden kakmış yerini bir düzine silüete bırakmıştı.

Çevremizi sarmışlardı. Hareket etmek için yeltendiğimdeyse çığlığa benzer bir ses duymuştum o kadar tiz bir sesti ki bana kötü olan her şeyi anımsatıyor sanki beni negatif elektrikle doldurup taşırıyordu.

Gözlerim Artemise kaydığında onun yere yığıldığını fark ettim. Yüzüne baktığımda ağzını oynatmaya başladı. Kulaklarım sanki sağır olmuştu beynim ise sınırına dayanmıştı.

'Yardım et Ysabel.'

Keşke o kadar güçlü olabilseydim Artemis, keşke biraz daha fazla.

Bir sülietle nasıl dövüşe bilirdiniz ki?

Etrafımızda dönüyorlardı çıkardıkları sesler eşliğinde söyledikleri kelimeler bir bütün şeklinde kulaklarıma geliyor ve beynimi yakıyordu.

Artemise baktığımda ise doğrulduğunu gördüm. Yumruklarını sıkmış ve birinin üzerine atlayacak gibi duruyordu. Güçlü olmaya çalıştıkça güçsüz kalan ben. İstediğim ve hissettiğim tek şey ise soğuk.

'Ailenin yadigârına laik değilsin onu bize ver Ysabel'

'Zayıfsın.'

'Annen gibi sende öleceksin.'

Aklıma girmeye, ruhuma sahip olmaya çalışıyorlardı. Pes ettiğimi ancak rüyanda görürsün Pihor. Kaybetmeyeceğim ve sen yok olacaksın Pihor.

Yere yığılan bu sefer bendim, bedenimi oynatamıyor gözlerimle Artemisi arıyordum. Gözlerim onu bulduğunda ise ağzını oynattığını fark etmiştim ama sesleri duyamıyordum.

Artemis devam ettikçe her şey normale dönüyordu gözlerimi sülietlerin olduğu tarafa çevirdiğimde ise yavaşça kaybolduklarını görmüştüm. Ayağa kalkıp üzerimi silkeleyerek Artemisin yanına ilerledim. Artemis aynı yerde aynı şekilde ağzını oynatıyordu söylediklerini duyuyordum ama anlam veremiyordum. Yavaşça yanına giderek koluna dokundum,

'Artemis dur'

'Artemis sana dur dedim'

Bağırarak söylediğim kelimeler bilincini yerine gelmesini sağladı ardından kafasını kaldırarak bana baktı. Gülümsüyordu iyiydi ama ben değildim anlayamadığım bir rahatsızlık vardı içimde.

'Kar yağıyor.' Dedi Artemis

Kar mı yağıyor? Hem de yaz günü.

'Her şeyi bilmek istiyorum.'

'Öğreneceksin Ysabel sadece biraz sabret ve sen nesin kız kardeşim?'

Buzdan Doğan(Yenileniyor.)Where stories live. Discover now