The Rise Of The Water Kingdom (PJM)

21

  Dışarıdan gelen gürültüyle hızlıca doğrulmuştum yanımda uyuyan Jimin'i sarstım

"Ji..Jimin kalksana." gözlerini yavaşça açıp bana baktı

"Ne oldu?" tekrar aynı şekilde ses gelince koluna yapışıp hızlıca sarstım

"Jimin bir ses duydum." yataktan kalkıp odasının camından dışarı baktı

"Sanırım denizde fırtına var."

"Kötü bir şey mi?" kafasıyla onayladı

"Sinirini belli ediyor. Yer yüzünde bir yer yıkılır muhtemelen."

"Bize bir şey olmaz değil mi?" yanıma oturup bana sarıldı

"Shailen bir şey olmaz hadi uyu."

"Tamam." yanıma yatınca göğsüne sinip uyumaya başladım tam uykuya dalmışken daha şiddetli bir ses gelmişti. İkimiz birlikte doğrulup cama yapışmıştık. Yağmur yağıyordu

"Bu..bu imkansız!" Jimin konuşunca ona döndüm hayretle dışarıya bakıyordu

"Nasıl imkansız?" diye sorunca saçlarını karıştırdı

"Shailen burada güneş yok, yağmur yok, kar yok. Her zaman geceydi normalde ama ilerleyen teknoloji ile ona çare bulduk." elini camdan uzattı ıslandıktan sonra da tekrar çekip tadına baktı

"Deniz suyu bu biri kapıya zarar veriyor."

"Ne kapısı?"

"Denizi ve krallığı ayıran kapı." hızlıca dolabına gidip üzerine bir şeyler geçirdi

"Burada bekle sakın odadan çıkma, camları sıkıca kapat." koşarak kolunu tuttum

"Bende seninle gelmek istiyorum." kafasını hafifçe yana eğip bana baktı

"Tamam ama dikkatli olmaya çalış. Kapıya neyin zarar verdiğini bilmiyoruz."

"Tamam." diyip Jimin'in bana verdiği pijamaları çıkartıp yerdeki kıyafetlerimi giyindim. Birlikte dışarı çıkacakken karşımıza kral çıkmıştı. Jimin'i kolundan tuttu

"Deniz canavarları (Deniz kızları varya onlardan bahsediyor) kapıya zarar veriyor."

"Kapıya gitmeliyiz baba." kral kafasıyla onaylayıp askerlere haber vermişti. Jimin kolumdan tutup beni dışarı çıkarttı yağmur hızla vücuduma vuruyordu arabaya binip kapı gibi ama daha değişik bir yere gelmiştik insanlar buraya toplanmışlardı. Jimin'i ve babasını görünce insanlar kapının önünü boşaltmıştı. Jimin elini kapıdan çıkaracakken kolunu tuttmuştum

"Sorun değil Shailen." babasına dönmüştü

"Baba denize girip ne olduğuna bakmalıyız." adam düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra askerlere döndü

"Benimle birlikte denize gireceksiniz, ne olduğuna bakıp bu işi bitireceğiz." Jimin babasının kolunu tuttu

"Baba, ben giderim sen artık yaşlandın." adam kafasıyla onaylayınca Jimin bana bakmıştı ve gülümseyip koşarak denize doğru gitti. Peşinden koşsam da kral beni tutmuştu

"O iyi olacak." yere çömelip onları beklemeye başladım dakikalar benim için saatten farksızdı şuan.

_______________________________________

Yaklaşık üç saat geçmişti ama Jimin'den ya da askerlerden iz yoktu. Birden kapıdan çıkan askerle koşarak o tarafa gittim

"Jimin nerede?" hiç birşey demeden gitmişti zaten susmasının nedenini de anlamıştım. İçeri giren bir askerin kolundaki Jimin zorla kendini bu tarafa atmıştı. Asker yavaşça yere bırakıp doğruldu yanına gitip yüzünü avuçlarım arasına aldım

"Jimin iyisin tamam mı tatlım? İyileşeceksin." gözleri kısıkken bana bakıyordu dudakları mora dönmeye başlamıştı

"Ze..zehirlendim." diyerek kendini bana bıraktı

"Jimim, Jimin kaldır kafanı. Gözlerime bak lütfen yalvarırım. JİMİN!" biri hızla Jimin'i kucağına almıştı peşinden gittim sıcaklığı yavaş yavaş azalıyordu. Arabaya binip tekrar saraya dönmüştük bütün çalışanlar bizi bekliyordu. Kahya koşarak yanımıza geldi

"Prense ne oldu?" ağlayarak ona sarıldım o da üzgündü ama beni sakinleştirmeye çelışıyordu

"İyi olacak o kereta, seni bırakmaz." yere çöküp ağlamaya devam ettim. Doktor az sonra merdivenlerden inmişti

"Majestelerine panzehir yaptım ama durumu biraz ağır." göz yaşlarımı silip ayağa kalktım. Kahyasının kulağına

"Onu görebilir miyim?" diye sordum kahya da benim içim doktora sormuştu

"Evet ama en fazla yarım saat." kafasıyla onaylayınca beni alıp yukarı çıktı. Kızların ne düşündüğü umrumda bile değildi sadece Jimin'i görmek istiyordum. Yanına çıkıp hareketsizce yatakta yatan bedene yaklaştım elini elime alıp ağlamaya başladım

"Jimin! Uyan benim bal yanağım. Ben sensiz çok yanlızım burada." elini dudaklarıma götürüp yavaşça öptüm

"Beni bırakma." kapı çalınmadan direk içeri biri girmişti. Prenses ve annesi içeri girince önce anlamamıştım kahya dudaklarını ısırıp arkadan girmişti

"Senin burada ne işin var, hemde prensin elini tutuyor." kahyaya sinirle döndü

"Seni buraya her önünü odaya al diye mi diktiler?" bana bakıp tiksindirici bir yüz ifadesi yapmıştı

"Hemen at şunu odadan artık buranın üç metre yakınına yaklaşmasın." gözlerim dolarken kahya yavaşça yanıma yaklaştı

"Hadi çıkalım kızım." yavaş yavaş ilerlerken kadın koluma yapışıp beni sürüklemişti

"Öyle atılmaz böyle atılır." diyip kapının önüne beni çuval gibi fırlatmıştı. Kapı yüzüme kapanınca yumruklamaya başlamıştım

"Lütfen beni içeri alın yalvarırım! Sadece biraz daha durayım lütfen!" hiç bir işe yaramamıştı yine yüzüme kapanmış bir kapı vardı. Dizlerimi başıma çektim ve sessizce ağlamaya başladım omzuma dokunan elle kafamı kaldırınca kralın geldiğini gördüm hemen ayağa kalakmaya çalışınca beni durdurmuştu

"Çalışma odama gel." kafamla onaylayıp yerden kalktım ve peşimdem çalışma odasına gittim. Masasının başına oturup bana bakmaya başladı

"Daha şimdiden seni ezmeye başladılar. Jimin her zaman yanında olmayabilir. Kendini korumaya çalış Shailen. Sarayda güçsüz olan yenilir." kafamı öne eğip ağlamaya başladım

"Be..ben ne yapacağımı bilmiyorum. Onlara karşı tek başımayım."

"Değilsin, ben yanındayım hizmetçi arkadaşın yanında, Jimin'in kahyası yanında. Sadece güçlü ol Shailen." gözlerimi silip gülümsedim

"Hepinize teşekkür ederim."

"Şimdi gidip biraz dinlen." ayağa kalkıp selam verdim ve çıkıp odama gittim. Melissa gelip bana sarıldı

"Senin adına üzüldüm Shailen."

"Ben iyiyim Melissa, Jimin'de iyi olacak." omzumu sıvazladı. Üzerimi değiştirip yatağıma yattım. Gözlerimi kapatıp onunla geçirdiğimiz güzel günleri düşündüm.

Sizi kıtmayıp yeni bölüm attım şimdi sizde beni kırmayıp vote atın 😘😘😘

Tabi sövüyorsunuz burada kesilir mi diye duyuyorum ndndnd

Sınır: 65 okuma
           30 vote