Bölüm 31- Bu bir rüya olmalı!

119 1 0
                                    

İçeri giren hemşire önünde itmekte olduğu minik bir kuezi odanın ortasına kadar getirip çevirince Defne ilk defa merak ederek başını hafifçe yukarı kaldırdı.

"Eh artık anne ile kızını tanıştıralım dedik." Dedi hemşire gayet sevecen bir tavırla.

Aslında bu Defne'nin onu ilk kez görüşü olmasa da,ilk kez görüyormuş gibi bir tepkiyi ister istemez verdi çünkü kızı erken doğmasına rağmen çok sağlıklı ve büyük bir bebekti.

"Teşekkür ederim hemşire hanım,bu ince düşünceniz için."

Hemşire bebeğin içinde olduğu kuezi biraz daha yanaştırarak ellerini önünde bağlayıp biraz bekledi sanki bir şeyleri inceliyor gibiydi.

"Serumunuz bitmiş,neden çağırmadınız çıkartılması için?"

Defne o ara yeni farkettiği seruma göz atarak hemşireye döndü;

"Yeni uyandım, farketmemişim."

Kadın arkasını dönüp kapının yakınındaki pansuman dolabından birkaç parça pamuk ve alkol ile bant alarak geri döndü.

"Günlerdir seruma bağlısınız biraz dinlendikten sonra yine takarım,şu pamuğu sıkıca bastırın siz bakalım."

O ara elindeki hazır yara bandını açıp Defne'nin bastırdığı pamuğun üzerine doğru yapıştıran kadın şimdi olduu der gibi baktı.

"Sizce sağlıklı bir bebek mi?" Diye sordu elindeki eşyaları almış olduğu yere götürmeye yeltenen hemşireye Defne.

Kadın geri dönüp ilk bebeğe sonra Defne'ye bakıp;

"Nur topu gibi derler ya maşallah işte aynen öyle."

Sevinmişti Defne buna hiç yoktan içi daha rahattı şimdi.

****
"Ben sizi birazcık yalnız bırakacağım,minik bir işim var çünkü,bir sorun olursa..."
Yatağın baş kısmında ucunda kırmızı mandal bulunan bir ipi göstererek,
"Bunu çekmen yeterli olacaktır."

Defne yattığı yataktan önceki günlere göre daha kolay bir biçimde kalkıp banyoya rutin sabah işleri için geri döndü.
İlk kez Ağzındaki florurun tadını garipseyerek yüzünü buruşturdu.

Yavaş adımlarla uyuyan bebeğin yanına ilerlediğinde kapının açıldığını farkedince durup bekledi.

"Erken geldiniz hemşire hanım?" Diye seslendiği kapıya doğru kafasını uzatınca olanlar oldu. 

"Geç bile kaldım!"
Diyerek içeri giren Levent'i görür görmez tutunacak bir yer aramaya çalıştı,en yakınında bulunan yatağa uzanarak destek aldı.

Ne işin var burda demeyi planlarken git buradan demenin mantıklı yanını,kim haber verdi diyecekken seni çok özlemişim demeyi içine bastırmayı...
Çünkü bu ancak bir rüya olabilirdi.

Defne karşısında dikilen bu adamı bar masasında tanıdığı ilk an ile anımsayıp belli belirsiz bir gülüşle selamlayacakken Savaş'ı kaybettiği an ile özdeştirip buz gibi karşılayıp tek kelime etmeden destek aldığı yatağa kendini sığıştırdı.

"Ne işin var burada?"

Diyebildiği için kendini tebrik etse de içindeki özlem herbir yanı tekmeleyerek canını acıtıyor,sesinin çatallaşmasını sağlıyordu.
Yine de bunun bir rüya olup olmadığını da kestirmeye çalışıyordu.
Çünkü altı ay olmuştu onu görmeyeli.

"Her şeyi düzeltmeye geldim,biliyorum buna müsade bile etmeyeceksin,biliyorum birçok şeyi yanlış anladın ve sandın..."

Defne öfke ile lafını kesip,

MÜMKÜNSE SONRA "Yasak Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin