Bölüm 11- Benimle Kalır mısın?

151 7 0
                                    

Ayağımın altında hışırdayan ölü yaprakların sesini seviyordum.
Arkamdan dur biraz,yavaş diye seslenen adamın elindeki uzun çalı değnekle geride bıraktığımız ağaçlara vurup çıkardığı sese aldırmadan koşmaya,hedefe ilk önce ben varacağım diye bağırmaya devam ediyordum taki ayağım takılıp yere yüz üstü düşüne kadar. 😵
Levent'in arkamda,arayı açtığımız yoldan gelen ayak seslerini yaprakların yoğun sıklaşan sesinden anladım.
Endişeli bir yüz ifadesi ile eğilip koluma girip bana,
"Bir şeyin var mı? Canın acıyor mu?" Diye sormuştu.

 Endişeli bir yüz ifadesi ile eğilip koluma girip bana,"Bir şeyin var mı? Canın acıyor mu?" Diye sormuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hayır ama kıyafetlerim battı." Diyebildim.

Ben demiştim der gibi yüzüme bakıp,
"Eh büyük sözü dinlemeyince ne oluyormuş?" Diye sordu.

"Düşebiliyormuşuz." Diye cevap verdim homurdanarak.

"Öyleyse kalk bakalım." Diyerek beni doğrultup eğilip tozdan ve çamurdan berbat olmuş dizlerimi eli ile sirkti.
Bir yandan bana kızar gibi bakıp diğer yandan bu temizleme işini yapıyordu.

"Benim ufak kızım Defne,bir daha sözümden sakın çıkma." ayağa kalkıp avucunun içine aldığı elimi sımsıkı tuttu.
"Bu yanımdan ayrılıp koşmaman için!"
O kadar hoşuma gitmiştiki bu davranışı ömrüm böyle bir tutuşu,hayata gelişimin nedeni diye adlandırmıştı.
Öyle çok benimsedimki bu tavrını bir şey demedim.

Yol boyunca hiç konuşmadan arada kaçamakta olsa birbirimize bakış atıp el elle tutuşarak patika yolların sonuna geldiğimizde sımsıcak olan elimi yavaşça çekerek cebime soktum.
Bu sıcaklığı burada muhafaza edecektim.

İki insanın birbirinden hoşlanmaya başladıkları anın enerjisinden bir yangın çıkabilirdi o an anlamıştım.
Bunun en somut hali ise o yangında yanmayı benim çoktan göze almış olmamdı.
(Ateşi harlayan bir odun olarak 😸)

"Benimle kal." Dedi Levent biran bana dönüp sessizliğimizi bozarak.

"Bir yere gitmiyorum ki." Diye cevap vermiştim o gün anlamazdan gelerek.

"Şehre gitmeyelim,birbirimizi daha fazla tanıyalım kalalım burada olmaz mı?"

Etrafıma bakındım, sonra kolumdaki saatime.
Bir işim vardı nitekim fakat bu zorunluluk isteyen bir iş değildi hiç yoktan kendime tatil verebilirdim.
Bu tanışma faslını yaşamak için ertelediğim bir okul hayatımdı ertelediğim ve kimse beni bu yüzden suçlamayacaktı.
Sonuç olarak bu benim kendi kararımdı. 💪

"Burada?" Dedim varmadığımız Merdivenköy'ün büyük açık balkon denilen kısmına geldiğimizde.
Ormanın sonunda ki patika yolda burada son buluyordu.
Kocaman bir alan,altında şırıl şırıl akan bir dere ve üzerinde hareketsiz boş bir salıncak...

İnsanlar böyle havaların da değerini biliyormuş meğer dedim içimden.
Halbuki ben, kapalı havalarda ve özellikle sonbaharın şu kendini içine kapatmış sıkıntılı hallerinde asla böyle yerleri pek sevmezdim.

MÜMKÜNSE SONRA "Yasak Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin