-6. Bölüm-

88 52 8
                                    





Bu sabah kafamdan aşağı dökülen suyla ıslanmış bi sıçan yavrusu gibi uyandım. Poyraz sağolsun. Sinirle yerimden kalkıp bağırmaya başladım. "Ya insan böyle uyandırılır mı? Senin hiç mi vicdanın yok? Salak!.." dediğim anda Poyraz "Bağırman bittiyse hazırlan okula geç kalacağız." deyince sıcacık yatağımdan kalktım. "Tamam be tamam." diye söylenip elimi yüzümü yıkamaya gittim.


Elimi yüzümü yıkadıktan sonra ancak kendime gelebilmiştim. Saate baktığımda çoktan 08.30 olmuştu ve yarım saat sonra ders başlayacaktı. Odama fırlayıp hemen üzerimi değiştirdim. Kot pantolon, siyah boğazlı kazak ve altına da beyaz spor ayakkabımı giymiştim. Bugün biraz özensiz olmuştum ama neyse. Rimelimi ve nemlendiricimi de sürüp saçımı yandan salaş bir şekilde örerek aşağı indim. Aşağı indiğimde Poyraz taksi çağırmış beni bekliyordu. İyiki de taksi çağırmıştı yoksa ilk derse geç kalacaktık.


Taksiden inip koşarak sınıfa girince herkes bize bakmayı başladı. Sanırım koşarken nefes nefese kalmıştık. Kendimi sırama atıp kafamı masama koyup gözlerimi kapattım. Birinin kulağıma fısıldamasıyla irkildim. Kafamı kaldırdığımda Arda'yla aramızda çok az bir mesafe kalmıştı. Hemen kafamı geri çektim ve tam ağızımı açacakken Emir'in bağırmasıyla ağzım açık kalmıştı. "Ardaa!.. Seni uyarmıştım dimi güzel kardeşim. Uyarmıştım. Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum? Ha..?"


Emir'e doğru yönelen Arda'ya bakmıştım bu sefer de. Arda Emir'in koluna hızla çarpıp "Uyarmıştın. Uyarmıştın da ben anlamamışım. Gel bi daha uyar istersen." diyerek güldü ve gitti. Bu ikisinin arasındaki sorunu bir ben anlayamamıştım galiba.
  

Emir yanıma gelip kolumdan tutup beni bahçeye doğru sürükledi. Ne olduğunu anlayamadan bağırmaya başladı. "Miray! Arda tekin biri değil. Bunun için onunla samimi olmanı istemiyorum." dediğinde "Emir noluyor? Seninle tanışalı kaç gün oldu da beni sorguluyorsun? Kiminle konuşup konuşmayacağıma karışamazsın!." dedim ve hızlıca sınıfa çıktım. Gerçekten Emir'in bu ani çıkışlarını anlayamıyordum. Bazen çok anlayışlı bazen de saçma sapan davranan bir ruh hastası gibiydi. "Beni de düzgün biri bulmaz ki zaten. Çoklu kişilik bozukluğu!.." diye fısıldadığım anda Poyraz'ın şaşkın gözlerini gördüğümde "Ne var Poyraz ne var?" diye ona da bağırmıştım. Bu Emir benim bütün dengemi bozuyordu cidden.

***

 
Ders başladığı halde Emir hala gelmemişti. Aslında onu merak etmiyor değildim. Ona bağırdıktan sonra çok sinirli olduğunu görmüştüm. Dayanamayıp hocanın yanına gittim ve tuvalete gitmek için izin istedim. Tabiki de tuvalete değil Emir'e bakmaya gidecektim. Onun yüzünden hocaya da yalan söylemiştim. Ama onu gerçekten merak etmiştim.
  

Koşarak bahçeye çıktım ve onu aramaya başladım. Okulda gidebileceği her yere baktım ama Emir yoktu. Merakım daha da artmıştı. Emir'i aramaya karar verdim ve bir cesaretle onu aradım. Birkaç kez çaldırdıktan sonra kapattım, açmıyordu. Nerdeydi ki bu çocuk? 
  

Arkamdan gelen ayak sesleriyle dönüp baktım ve karşıdan gelen Emir'i gördüğüm anda koşarak yanına gittim. "Neredeydin sen? Çok merak ettim." dedim ve koluna hafifçe vurdum. Ondan bi cevap beklemiştim ama o beni takmayarak yürümeye başladı. Arabasına doğru ilerlediğini görünce "Ders saatinde nereye gidiyorsun?" diye bağırsamda hala beni takmıyordu. Ben de peşinden gidip arabasına bindim. Bindiğim anda şaşırıp bana bakmıştı ama bir şey demeden arabayı çalıştırdı.
  

"Nereye gidiyoruz?" dedim ve ona bakmaya başladım. Hala bi cevap vermesini bekliyordum. Onun bu durgun hali beni iyice meraklandırmıştı.

***

 

Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Daha doğrusu o hiç konuşmamıştı. Arabayı durduğumuzda sahil kenarına geldiğimizi anlamıştım. Arabadan inip yürümeye başlayınca ben de peşinden koşup yanına gittim.

Biraz yürüdükten sonra durmuştu ve kendini öylece kumun üstüne bırakmıştı. Ne olduğunu anlayamadan ben de yanına oturup "Emir iyi misin?" diye sordum. Hayır anlamında kafasını sallayıp bana bakmaya başladı. " Bana ne olduğunu anlatmak istersen ben her zaman yanındayım." dediğimde bana sarıldı ve konuşmaya başladı. "Biliyor musun Miray? Bugün en çok sevdiğim kişilerin beni bu hayatta kimsesiz bırakıp gittiği gün... Annem ve babam. Beni kimsesiz bırakalı tam yedi yıl oldu. Ama ben hala onları bırakamıyorum. Her gün mezarlarına gidip başlarında ağlıyorum. Belki bir umut yattıkları yerden kalkıpta bana sıkıca sarılırlar diye. Bana 10 yaşımdan beri hiç kimse onlar gibi sarılmadı. En kötüsü de ne biliyor musun? O aşağılık Arda'nın babası yüzünden öldü benim annemle babam. Hala gözlerimin içine bakıp nasıl dolu dolu hayatını yaşayabiliyorlar ki? İnsanın içinde biraz utanma olur. Gerçi Arda'da ve babasının içinde insanlık adına ufacık bir şey bile yok. Ben kimden neyi bekliyorsam." sesi gittikçe azalmaya başladığında ona daha da sıkı sarılmıştım. Emir'in gözyaşları kazağımı ıslatmaya başladığında ondan ayrılıp gözyaşlarını sildim ve "Ben her zaman yanında olacağım sakın bunu unutma tamam mı?" dediğinde ağlaması kesilmişti. Gözlerimin içine bakıp "Bunları kimseye söylemezsen sevinirim." dediğinde ona tekrardan sarıldım. "Yıllar sonra ilk defa biri bana bu kadar sıcak sarıldı biliyor musun?" dedi ve kısık bir sesle "Teşekkür ederim." diye fısıldadı. Gülümseyerek "Farkında mısın kısa sürede birbirimizin ağlama duvarı olduk." dediğimde o da bana bakıp gülümsemişti. Gülümsediğinde gamzesi daha belli oluyordu. Kabul ediyorum gamzesi beni etkilemiyor değildi.

***

  

Sahilde biraz daha oturduktan sonra beni
evime bırakıp gitmişti. Ben de odama çıkıp kendimi yatağa bıraktım ve gözlerimi yumdum. Bir insan dışardan bu kadar mutlu gözükebiliyorken içi nasıl böyle kan ağlayabilirdi ki? Kendimi Emir'in yerine koyup düşündüğümde gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Daha 10 yaşındayken bu acımasız hayatta tek başına kalmış. Daha ne kadar kötü olabilir ki?
  

Biraz daha düşündükten sonra saate baktığımda 22.00 olmuştu bile. Sahilde çok vakit geçirmiştik galiba. Odamın kapı sesini duymamla başımı kaldırıp yanıma gelen Poyraz'a doğru baktım. Aklıma bugün ona bağırdığım geldiğinde sarılıp "Özür dilerim bağırdığım için." dedim ve geri çekildim. "Sorun yok ufaklık." dediğinde gülümsedim. Poyraz'ın bu anlayışlı halini seviyordum işte. Kardeş gibiydi benim için her an yanımda olan biri...

***

 

Poyraz'la biraz muhabbet ettikten sonra kendi odasına geçmişti. Artık uyuyabilirdim. Ama aklımda hala Emir vardı. Telefonumu elime aldığımda ona mesaj atıp atmamak arasında kalmıştım. Ama içimden bir ses 'mesaj at' diyordu. İçimdeki sesi dinleyip Emir'e "İyi geceler." diye mesaj atmıştım. Aradan bir dakika geçmeden Emir'de "İyi geceler" yazıp yanına gülümseyen emoji koymuştu. Bu çocuk telefonu hiç elinden bırakmıyor diye düşünerek attığı mesaja gülümsedim ve kafamı yastığa koyup gözlerimi kapadım.
  

Bugün anladığım en iyi şey şuydu sanırım. 'Bazen ağlayan insana ne oldu demeyeceksin sadece sarılacaksın.'





Arkadaşlar umarım yeni bölümü beğenmişsinizdir.
Yeni bölümlerde görüşmek üzere🍃

ZEMHERİWhere stories live. Discover now