-5. Bölüm-

125 55 16
                                    

Medya: Miray ve Emir
(Partiye giderken giydikleri)




Alarmın çalmasıyla zorla da olsa gözlerimi açabildim. Hiç kalkmak istemesemde kalkmak zorundaydım. İçimden "Annee beş dakika daha.." diye bağırmak geldi ama bağıramadan telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan Emir'di. Niye bu saatte arıyordu ki? İç sesimin sorularını susturduktan sonra telefonu açabildim.
 

"Miray?" dediğinde hemen "Efendim Emir." diyerek cevap verdim. "Şey... Okula seni bırakabilirim diyecekteyim tabi istersen." bunu duyduğumda şaşırmıştım. Bir yanım 'evet' de dese de aklıma Poyraz geldi onunla vakit geçirmek istiyordum. Ve yürüyerek gitmeye karar verdim. Zaten 15 dakikalık yol için arabaya binmeye gerek yoktu sanırım. Onunla gelemeyeceğimi söyleyip telefonu kapattım. Sanki sesi biraz bozulmuş gibiydi. Bazen böyle olabiliyordu. Bu halini pek anlamasam da çok masum oluyordu.
  

Poyraz'ın odasına gittiğimde hala uyuduğunu gördüm ve hemen üstüne atladım. "Kalksana koca bebek!" diye bağırıp uyanmasını bekledim. İnce bir sesle "Hıh.." deyince gülmeye başladım. Küçük bir çocuk gibiydi sanki. Biraz daha bekleyip uyanmadığını görünce kolunu ısırdım. Bunu haketmişti bence. "Miraay. Köpek misin? Ne ısırıyorsun lan?" diye bağırınca kaçmaya başladım. O da arkamdan gelip beni yakalamaya çalıştı. Belimden tutup durdurunca saçını çektim. Poyraz'la yakınlaştığımızda içimde hiç bir heyecan olmuyordu. Gerçi Eren'den sonra hiçbir erkek için heyecanlanmamıştım. Bundan sonra da böyle olacağına benziyordu. "Kim için heyecanlanabilirim ki?" diye fısıldadığımda Poyraz "He?" deyince "Yok bişey. Hadi hazırlan da çıkalım." demiştim. Poyraz beni bırakıp "Tamam ufaklık." deyip gülümseyerek yukarıya odasına çıkmıştı. Ben de peşinden yukarı çıkıp odama girdim.
   

Dolabımın içine şöyle bir bakıp ne giyeceğimi düşündüm. En sevdiğim kazağı bulmuştum. Evet kesinlikle bunu giymeliydim. Gri uzun kazak, siyah uzun çorap ve üstüne de siyah ceketimi giydim.


  

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

  

Ayağıma siyah postallarımı da giyip saçımı arkadan bağladım. Sadece rimel sürerek makyajımı bitirdim. Gerçi buna makyaj denmezdi ama neyse.
  

Poyraz'ın yanına gidince onunda hazır olduğunu anladım. Dış kapıya yönelip sonunda evden çıkabilmiştik.
   

Hızlı adımlarla okula doğru yürümeye başladık. Şu an bir şey daha farkettim. Bence benim en mutlu anlarım yanımda Poyraz olduğundaydı. 12 seneden beri onu tanıyordum. Aile dostumuzun oğlu diyerek geçiştiremezdim. Çünkü annem de babam da Poyraz'ı kendi oğulları gibi görüyordu. Tabii ki bende onu kardeşim hatta ikizim gibi görüyordum.

***

Sonunda okulun bahçesine girmiştik. Poyraz kolunu omzuma atıp kulağıma "Hadi biraz havalı yürüyelim de insanların gözü havalı abi-kardeş görsün." dediğinde gülerek kafasına vurdum. "Havalıymışmış..." Kafamı yana çevirdiğimde herkesin bize baktığını görmüştüm. Kesin Poyraz'a bakıyorlardı. Ben de olsam bende bakardım tabikide. "Meteor gibi maşallah. Aynı ben." diyerek fısıldadım.
   

ZEMHERİWhere stories live. Discover now