-3. Bölüm-

114 55 15
                                    

Medya: Emir Kozan (Sergio Carvajal)





Helin'le birlikte odama çıkıp valizimdeki kıyafetleri çıkartıp dolaba aşmaya başladık. Bir yandan da Helin sınıftaki kızların dedikodusunu yapıyordu. Bilirsiniz biz kızların yaşam felsefesi 'dedikodu'...

Saat çoktan 18.50 olmuştu. Acele edip son kıyafetleri de astıktan sonra ne giyeceğimi düşünmeye başladık. "O kadar çok kıyafetin var ki az önce kendi elimle astığım kıyafeti bulamıyorum!" Helin'in bu dediğine sesli bir şekilde gülmüştüm. "Hadi çabuk seçelim. Buraklar gelir birazdan." dedim ve askıdaki kıyafetlerimi karıştırmaya başladım.

"Aha buldum iştee!" diye çığlık atan Helin'e dönüp "Sanki yeni bir icat buldun." deyip hafifçe omzuna vurmuştum. Şimdiden iyi anlaşmaya başlamıştık.

Helin'in yaptığı kombine bakıp "Muh-te-şem aynı biz gibi." deyince ikimizde kahkaha atarcasına güldük.

Helin'in yaptığı kombinde mini kot etek, beyaz dökümlü bir tişört üstüne de kırmızı gömleğim vardı. Bence gayet güzel olmuştu. Kendimi övmek gibi olmasın ama bu kız ben gibi modadan anlıyordu.

Saçlarımı düzeltip hafif bir makyaj yaptıktan sonra ayağıma da siyah converse ayakkabılarımı giymiştim. Evet şimdi tam olmuştu.

Helin saate bakıp "Hadi çıkalım." deyince kafamı sallayarak kapıya doğru ilerledim. Biz çıktığımızda Emir ve Barış arabaya yaslanmış bir şekilde bize bakıyordu. Barış yanımıza gelip Helin'e "Yine her zaman ki gözlerimi kamaştırıyorsun." deyip yanağından öptü. Tabiki de o ikisinin bu hallerini görüp kıskanmamıştım. (Ve çarpıldı.) Tamam tamam kabul ediyorum kıskandım. Aklıma Eren gelince masumca gülümsemiştim. Keşke o da burada olsaydı dimi? O da bana sarılsaydı. Ya da bana da şu an sarılan sıcacık kollar olsaydı...

***


Yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından sahil kenarında şirin bi mekana gelmiştik. Mekanın her yeri mavi süslerle dekor edilmişti. İçimden "Burayı beğendim dostum!" diyip yürümeye devam ettim.

Sahil havası kafamdaki karışık düşünceleri hafifletmişti sanki. Ya da ben unutmak istiyordum.

Biraz daha yürüdükten sonra mekana girdik ve cam kenarı bi yere geçtik. Garson gelip siparişleri aldı ve siparişleri beklemeye başladık.

Her zaman ki gibi sessizliği bozan Helin olmuştu. "Ee anlatsana Miray. Hep ben mi soracağım?" diyip koluma hafifçe vurdu. Gülümseyip "Hmm... Ne anlatmamı istersiniz Helin Hanım?" dediğimde hepsi birlikte gülmüştü. Helin yine konuşmaya başlamıştı. "Meselaa sevgilin veya sevdiğin var mı? Bize anlatsana." diyince yüzümdeki gülümse gitmişti yerini hüzün almıştı. Barış birden "Ne oldu ya?" diyince kendime geldim. "Hiç..." dedim ve denize doğru bakmaya başladım. Emir sert bir sesle "Ne zorluyorsunuz abi. Kızın özeli vardır. Belki de herkesten kıskandığı bir sevgilisi vardır." deyince daha fazla gözyaşlarımı tutamadım. Ve ayağa kalkıp "Biraz ha -hava alacağım..." dedim ve hızlıca mekandan çıktım. Kumsala doğru ilerledim ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

Arkamdan bir ses duyduğumda istemsizce dönüp baktım. Gelen Emir'di. Yanıma gelip kolunu omzuma attı. "İstersen bana içini dökebilirsin. Çok iyi dinleyiciyimdir." dedi ve bana baktı.

Ağlamam kesilince gözyaşlarımı sildim ve Emir'in yüzüne baktım. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. Durduk yere onları da üzmüştüm. Boğuk bir sesle "Eren..." dediğim anda gözyaşlarıma hakim olamayıp tekrardan ağlamaya başladım. Emir "Eren kim?" diye sorduğunda "Eren'le yaklaşık iki yıldır sevgiliydik. Onu geçen sene trafik kazasında kaybettik.... Ve bu benim yüzümdendi." Hıçkırarak anlattığım için konuşmakta zorlanıyordum. Tekrardan konuşmaya başladım. "Ona o gün yanıma gelmesi için ısrar etmeseydim belki de ölmeyecekti... Ona araba çarptıktan sonra ambulansla hastaneye gittik... Ellerini sımsıkı tutuyordum gitmemesi için. Ama onun eli ellerimin arasından kayıp gitmişti. Hepsi benim yüzümden olmuştu. Ailesi, arkadaşları... hepsi beni suçladı. Ben ona bir şey olsun ister miydim hiç?..."

Emir beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı. Şaşırıp yüzüne baktım. Normal de olsa onu itip ayağa kalkardım ama bedenim bu sıcak kolların arasından ayrılmak istemedi. Gözlerimi kapatıp "Özür dilerim... Sizi de üzdüm durduk yere." deyince Emir "Şşşt... Tamam." diyip beni susturdu. En iyisini yapmıştı aslında. Çünkü konuşacak halim bile yoktu.

Yaklaşık yarım saat sonra kollarının arasından ayrılıp "Bunu diğerlerine anlatmazsan sevinirim. Belki daha sonra kendim anlatabilirim ama şu an değil." dedim ve dağılan saçlarımı düzelttim. Emir "Tamam." diyip ağzına fermuar çekermiş gibi yaptı. Bu biraz olsun gülmeme neden olmuştu. İçim rahatlamıştı sanki. Ona doğru bakıp "Bu olayı çok az kişi biliyor. Sadece güvendiğim kişilere anlatıyorum. Ona göre kıymetimi bil." diyince gülümsedi. "Yani bana güveniyorsun ha?" dediği anda birbirimize bakıp gülümsedik. "Gülümsediğinde gamzen olduğunu yeni farkettim." diye fısıldadım bir anda. "Hıh?" dediğinde gülüp "Gamzen diyorum belediye çukuru maşallah." İkimizde sesli bir şekilde güldüğümüzde mekandan çıkıp bize doğru bakan Helin ve Barış ikilisini gördük.

Sahilde biraz daha yürüyüp arabaya binmiştik hep birlikte.

***

Bizim sokağa gelmiştik bile. Helin'le arabadan inip Barış ve Emir'e el salladık. Ve kendi evlerimize dağılmıştık.

Eve geldiğimde rahatlamak için duşa girmeye karar verdim. Havlumu ve pijamalarımı hazırlayıp banyoya doğru ilerledim.

Duştan çıkıp pijamalarımı giydim ve direk kendimi yatağa attım. Saate baktığımda çok geç olduğunu farkettim. Saat on ikiyi geçiyordu. Babam yanımda olsaydı "Neredeydin bu saate kadar?" diyip kızardı. Babamın bu hallerini bile özlemiştim.

Yarın ilk işim babamı aramak olucaktı. Ama şimdi düşünecek daha önemli bir şey vardı. Emir'e teşekkür etmek için mesaj atsa mıydım acaba? Bir yanım at bir yanım atma diyordu sanki.

Birkaç dakika düşündükten sonra mesaj atmaya karar verdim. Mesajı silip silip tekrar yazıyordum. Sonunda ne yazacağımı karar verip yolladım.
Ben: "Bugün için sana çok teşekkür ederim."
Emir: " Teşekkür etmene gerek yok. Seni dinleyince bende rahatladım. Asıl ben sana teşekkür ederim bana güvenip anlattığın için."
Ben: "Ne demek" yazıp yanına da gülücük emojisi attım.
"İyi geceler. Yarın okulda görüşürüz." yazdıktan sonra hemen gönderdim.
Emir: "İyi geceler."


Emir'le konuştuktan sonra alarmı 06.30' a kurup rahat bir şekilde gözlerimi yumdum.
Tam uyuyacağım sırada aklıma Emir'in gülüşü geldi. Gamzesiyle birleşince çok daha masum oluyordu sanki.

Birkaç dakika sonra "Ne saçmalıyorsun Miray Göksoy? Kendine gel ve şimdi yat zıbar." diyerek kendime söylendim.






Arkadaşlar yeni bölümü umarım beğenmişsinizdir.
Yeni bölümlerde görüşmek üzere💦

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin