13. Bölüm

96 8 0
                                    

arkadaşlar bölümü geç yazdığım için çok özür dilerim. şu an bazı sorunlarla uğraşmak zorunda kaldığım için yazamıyorum kusura bakmayın. elimden geldiği kadar bölümleri hızlı göndermeye çalışacağım.

iyi okumalar...

" ne demek ortalarda yokmuş" diyen Yağmur, hemen çantasını alıp odadan çıktı. Kerem'i de arayıp Can'la beraber Zeynep'le kaldıkları eve geçtiler.

Kerem, Can'dan gelen telefonla hemen oturduğu yerden fırlayıp soluğu Zeynep'in evinde aldı. İlk önce oraya bakmalı Zeynep'in orada olmadığından emin olmalıydı. Kapıyı uzun uzun çaldı tam kimsenin açmayacağından emin olup arabasına doğru dönmüştü ki kapıyı birinin açmasıyla yeniden arkasını döndü. Kapıda gördüğü kişiyi tanımadığı için temkinli davranarak Zeynep'in nerede olduğunu sordu. Karşısında ki adamın davranışları hiç hoşuna gitmemişti. Elinde olsa burada beklemezdi ama çocukları burada beklemek zorundaydı.

Çalan kapı ziliyle birlikte derin bir nefes alıp oturduğu yerden kalktı. Yağmur'un telaşlı hali onu korkutsa da bunun kendi kuruntusu olduğunu düşünmek şuan için daha çok işine geliyordu. Barış'ın da gelmesiyle kadro tamamlandı ve herkes Zeynep'in neden ortadan yok olduğunu ve nerede olabileceğini tartışıyordu. O sırada Barış'ın bakışları Rüzgar'a kaydı. " Her şey senin yüzünden. Sen gelene kadar her şey yolundaydı" diyerek bağırmaya başladı. " kızın kolunu tutup canını yakan sendin. Şimdi gelip bana çatma" diyen Rüzgar, yüzünü Kerem'e döndü. " ona yeteri kadar acı çektirdiniz bırakın da biraz kafasını dinlesin. O sizden kurtulmak için kaçtı. Şimdi burada oturup ne halde olduğunu konuşmaya hakkınız yok. Başına bir şey gelmesinden korkacağınıza ona bunları yaşatmasaydınız. Hem ona yalan söyleyin, hem terkedip gidin hem de başına bir şey gelmesinden korkun. O kızın başına bir şey gelse tek sorumlu sizsiniz." Rüzgar bütün bunları Kerem'e bakarak söylemişti. Sözleriyle ona bir şeyler anlatmak istiyordu. Kerem bu sözlerden hiç hoşlanmamıştı, yerinden kalkıp " eğer ona bir şey olursa seni öldürürüm." diyerek Rüzgar'ın yakasına yapıştı , tehdit ve küfürle karışık ona göz dağı vermişti. Rüzgar, yakasını Kerem'in ellerinden kurtarıp "onu bu hale getiren sizsiniz şimdi ne hakla bana kızarsınız" diyerek Kerem'e doğru başını kaldırdı. Rüzgar'ın söylediği şeyden sonra Kerem olanca gücüyle yumruğunu Rüzgar'a geçirdi ve " değil sen, ben bile ona zarar versem kendimi öldürürüm" diyerek kapıyı çarpıp evden ayrıldı. Kerem'in evi terketmesinden sonra ortamda ki sessizliği Rüzgar'ın çalan telefonu bozdu. Rüzgar telefonu açıp açmamak ta kararsız kalsa da açtı ve salondakilerin gözleri üstünde olarak " efendim Pınar Teyze" diyerek konuşmaya başladı. Yağmur'un  gözleri birden parladı. Pınar hanım Zeynep'in annesiydi. Kızları ortada yoktu ama onlara haber bile vermemişlerdi. Tüm dikkatini Rüzgar'a verip konuşmayı dinledi. Rüzgar'ın telefonda sadece -evet, hayır- şeklinde ki sözleri konuşmayı anlamasını sağlamamıştı. Rüzgar telefonu kapatınca soru soran gözlerle ona bakmış ama Rüzgar'ın sadece " ben gidiyorum siz de ne haliniz varsa görün" demesiyle daha ağzını bile açamadan kapatmak zorunda kalmıştı.

"Barış, Rüzgar'ın bahsettiği şey neydi? Siz Zeynep'le kavga mı ettiniz? Neden onun canını yaktın?" diye soruları ard arda sıralayan Yağmur artık tüm sinir  kotasını doldurmuştu. Kelimeler ağzından sinirle çıkıyor karşısında ki kişinin gözlerine saplanıyordu. " bilmen gereken bir şey yok. Şimdi en önemli sorun Zeynep'in nerede olduğu" diyerek Barış, başını ellerinin arasına aldı. Yağmur, Barış'ın bu cevabına oldukça sinirlenmişti. Barış'ın bu umursamaz tavrı onu sinir etmişti ve en sonunda dayanamayıp Barış'a patladı: " hiç anlamıyorsun değil mi? Zeynep bu yüzden gitmiş olabilir. O na yeteri kadar yalan söyledik, hayatını mahvettik, ona geçmişini unutturmaya çalıştık, ben Zeynep'in yüzüne bakamazken sen ne hakla onun canını acıtırsın?"

" o na yalan söylemeseydin o zaman. Kerem'i unutmasının iyi olduğunu söyleyen sendin. Şimdi gelip bana kızma Yağmur. Ben sana asla bunları yap demedim. Sen kendin Zeynep'i kandırdın. O yalanları söylerken utanmadın da şimdi mi utanıyorsun" diyerek gözlerini Yağmur' a diken Barış'ı sakinleştrimek ortamda varlığı yoksayılan Can' a düşmüştü. Can gözlerini burnundan soluyan Yağmur'a çevirmiş ve " Yağmur, Zeynep yine oraya gitmiş olabilir mi?" diyerek dikkatini çekmeye çalışmıştı. Bu sözüyle Yağmur'dan çok Barış'ın dikkatini çekmiş ve " Can bildiğin bir şey mi var söyle?" diye bağırmaya başlamıştı. Barış'ın ses tonunun yüksek çıkmasıyla Can hemen sorunun cevabını vermiş ve "hani bir kere daha ortadan kaybolup gittiği uçurumun kenarı" deyince zaten konuşmanın başından beri dışarı çıkmak için hazırlanan Yağmur, yerinden ok gibi fırlamış, hemen arabasını çalıştırmıştı. Bir yandan da farklı arabaya binen Barış'ın da duymasını isteyerek yüksek sesle " Can haklı olabilirsin. Hemen Kerem'e haber ver hangimiz daha erken ulaşırsa kardır" diyerek Yağmur arabayı sürmeye başlar. Yağmur'un arabayı deli gibi kullanmaya başlayınca Can elini arabanın koltuğuna dayayıp " tamam Yağmur sen de sakin olup şu arabayı yavaş kullan" diyerek Yağmur'u sakinleştirmeye çalışır. Yağmur, gözünden akan yaşları silerek " ona bir şey olursa kendimi asla affetmem Can asla" diyerek yola devam eder.

**

Zeynep uçurumun kenarında durmuş, aşağıdaki dalgaların taşları dövüşüne şahit oluyordu. O böyle dikkatlice olanı biteni izlerken arkadan Yağmur'un aciz bağırışlarını duydu.

" Zeynep lütfen yapma."

" Böylesi herkes için daha güzel olacak. Kimse etrafında onu tanımayan birini istemez. " Zeynep'in sesi oldukça donuk çıkmıştır sanki her şeyden vazgeçmiş te ölmek için fırsat kolluyor gibi.

"sen unutsan da biz unutmadık seni Zeynep. Zeynep yapmaa..."

sessizlik ve dalgalara vuran bir çığlık...

 Iki tezat bir arada. Yağmur donmuş bir vaziyette uçuruma bakmaktan kendini alamaz. En yakın arkadaşı kolları arasından kayıp gitmiştir. Onu sarsan Can'ı olanca gücüyle iten Yağmur, Zeynep'in az önce kendini bıraktığı yerden aşağı bakar.

" ben yaptım. Onu ben öldürdüm. Arkdaşımı kendi ellerimle uçurumun kenarına ben götürdüm. Can ben çok kötü biriyim. Şimdi ben nasıl yaşarım. Barış'a, Melis'e en önemlisi Kerme'e ne derim. Sevdiğin kadını ben öldürdüm nasıl derim Can" diyerek kendini Can'ın kolları arasına bırakır.

evet arkadaşlar bir bölümü daha bitirdik bir nevi sezon finali gibi olan bu bölümü sizlere ithaf ediyorum :))

UNUTMA BENİWhere stories live. Discover now