10. Bölüm

301 11 4
                                    

-zeynep ben çok üzgünüm. O gün seni öylece bırakıp gitmek istemedim. Şimdi ne desem boş biliyorum ama inan bana seni hala ilk gün ki gibi seviyorum. Ben Amerika'ya sadece kısa bir süre için gitmiştim. 1 hafta kalıp geri gelecektim. Sana haber vermeye vaktim bile olmamıştı çünkü babamın durumu çok ağırdı Zeynep. Hemen ilk uçakla Amerika'ya gittim. Sonra ... Kerem göz yaşlarını eliyle silip devam etti konuşmasına. Sonra babamı kaybettik. Annem oradaki işin başlarına geçmemi istedi. Ben uzun süre seni arayamadım sonrasında ise sana ulaşamadım. Numaranı değiştirmiştin çocukları aradım ulaşamadım. 1 ay sonra Türkiyeye dönmek istediğimde annem izin vermedi. Ahh ne komik değil mi? Küçük bir çocuk gibi annemin sözünü dinleyip orada kaldım. Çünkü annem ve Melis bana muhtaçtı Zeynep. Sonrasında ise şirkete, işlere o kadar dalmıştım ki seni düşünmeye vakit bile bulamıyordum. Son görüşmemizde ki kavgadan sonra bunun ikimiz içinde düşünme zamanı olduğunu düşünüp her şeyi oluruna bıraktım. Ayrıca sen de beni hiç aramıyordun. Tek sen değil çocuklar bile ne Melis'i ne de beni arıyordu. Aradan 6 ay geçmişti ve ben artık dayanamayıp Türkiye'ya dönmeye karar verdim. Ama annem o bana hakkını asla helal etmeyeceğini söyledi. Bir tek beni değil seni de perişan edeceğini söyledi. Zaten ilişkimize başından beri karşıydı ve şuan uzakta olmamızı fırsat biliyoordu. Lanet olsun ben umrumda bile değilim ama senin saçının teline zarar gelmesine dayanamam. Ben.. ben çaresizce kabul ettim. Onları öyle bırakıp buraya gelemezdim Zeynep. Seni sevmesem dünyanın sonu gelmezdi ya. Hem senin zarar göreceğin bir aşkı yaşamak istemiyordum. 3 yıl.. kocaman bir 3 yılı böyle geçirdim. Sonra iş için Türkiye'ye geldik. Ve seni gördüm. O an anladım 3 yıl 300 yıl geçse de ne seni unutabilirdim ne de aşkımızı. Ama sen beni tanımadın. Dedim tamam bu kız beni unutmuş. Sonra gerçekleri öğrendim. Lanet benim yüzümden başına gelmeyen kalmamıştı. O kaza sadece benim yüzümdendi. Özür dilerim Zeynep çok özür dilerim sana bunları yaşattığım çok özür dilerim. Bunları yaşarken yanında olamadığım yaralarını saramadığım için çok özür dilerim. Geçmişini elinden aldığım için çok özür dilerim. Lütfen izin ver sana kendimi hatırlatayım lütfenn... Kerem'in sesi hıçkırıklarına karışıyordu. Gözleri kızarmış sesi kısılmış oturduğu yerde un ufak olmuştu sanki.

-Kerem ne işin var burda. Hemen çık dışarı. Kapıdan Kerem'in itirafını dinleyen Barış daha fazla dayanamamıştı. Kerem o gün çekip giderken Zeynep'i kaybetmişti. Bir daha asla Zeynep'i ona vermeyecekti. Hayır Zeynep'e aşık değildi onu sadece kardeşi olarak koruyordu. Zeynep'in o günlerdeki halini hatırlıyordu. O gün ki yıkılmışlığını. Kerem'in anlattıkları doğruydu ama anlaşılan bilmediği şeyler vardı. Zeynep'i bu hale getiren hem kendisi hem de o değildi. Ama bu gerçeği Kerem bilmiyordu. Açıkcası da umrunda değildi. Kerem'in bunu düşünerek kendini kahretmesi onu hiç ilgilendirmiyordu.

-Barış sadece Zeynep'i ziyarete gelmiştim.

-Ne hakla Kerem ne hakla. Kerem hemen çıkıyorsun bu odadan. Zeynep seni görmemeli.

-Neden Barış. Neden bu kadar karşısınız onunla olmama. Kahretsin ne oldu şu 3 yılda. Ne değişti? Nerede o benim yanımda olan arkadaşlarım. Hepiniz bana vebalı hastaymışım gibi davranıyorsunuz. Konu Zeynep olunca hassas olmanızı anlarım ama hatırlatırım Zeynep benim sevgilim.

-Yanılıyorsun Kerem. Sevgilin-di. 3 yıl önce sevgilindi ama artık hiçbir şeyin. O seni ve sana dair her şeyi unuttu. Ve şimdi çık lütfen. Barış sert ve kesin bir ifadeyle konuşmuştu. Her sözcüğün üstüne bastıra bastıra konuşmuş Kerem'e bir şeyleri göstermeye çalışmıştı.

-Barışş... bu fısıltılı ses Zeynep'ten çıkmıştı. Zeynep Barışı'ın adını sayıklamaya başlamıştı. Barış hemen Zeynep'in yanına koşup elini ellerinin arasına aldı. Başını okşayıp " korkma Zeynep yanındayım. Yanından hiç ayrılmayacağım" diyerek anlına bir öpücük kondurdu.

Kerem Zeynep'in Barış'ın adını fısıldamasıyla kendini odadan zor dışarı atmıştı. Bu anı daha öncede yaşamıştı ama tek farkla. Barış'ın olduğu yerde kendisi vardı.

***

Zeynep'le Kerem yağmurun altında yürümüşler sonrasında ise Zeynep hapşırmaya başlayınca eve gitmişlerdi. Kerem Zeynep'i evine bırakıp dışarı çıkacağı sırada Zeynep'in annesinin " saçlarını kurutta öyle çık hasta olma sende" ikazıyla saçlarını kurutmak için banyoya girmişti. Banyodan çıkınca Zeynep'in annesinin Zeynep'e ilaç götürdüğünü gördü. İlaçları elinden aldı ve Zeynep'in odasına girdi. Zeynep üstünü çıkarmış ayıcıklı pijamalarıyla yatağına girmişti. Kerem elini Zeynep'in anlına koyunca onun ateşinin çok yükseldiğini görüp ilaçları içirmek için elini çekeceği sırada Zeynep güçlükle gözlerini aralamış ve kısık bir sesle " Kerem bırakma lütfen. Sana ihtiyacım var" diyerek konuşmuştu. Kerem Zeynep'e ilaç içirip uyuyana kadar başında beklemişti. Zeynep uykusunda Kerem'in adını sayıklıyordu. Kerem Zeynep'in ateşi düşünce üstünü güzelce örtüp alnına bir öpücük kondurup kapıya yönelmişti. Zeynep'in fısıltıyla " Kerem seni seviyorum" dediğini duymuştu. Yüzünde bir tebessümle odadan çıkınca karşısında Zeynep'in annesini görmüştü. Biraz utangaçlıkla birazda aceleyle iyi akşamlar deyip çıkmıştı ***

Göz yaşlarına hakim olmayıp ağlamaya başladı. Omzuna dokunan elle kafasını kaldırdı.

-Kerem abi iyi misin?

-iyi değilim Can lanet olsun hiç iyi değilim?

-Kerem çok özür dilerim. Biz böylesinin daha iyi olacağını düşünmüştük. O .. yani Zeynep sen gidince kahroldu. Kazada hafızasını kaybedince seni ona anlatmadık.

-İyi de neden o kadar kahroldu. Lanet olsun sadece basit bir kavgaydı. Nasıl böyle bir şeyin olmasına sebep olabilir diyesöyleniyordu Kerem.

-Kerem sadece yaptığınız kavga değil olanların nedeni. O gün başla şeyler de oldu. Kerem başını Can'a çevirdi cevaplarını bekliyordu. Bunu anlayan Can o gün olan şeyleri anlatmaya başladı.

 

Zeynep odada doktor kontrolünden geçiyordu. Doktor Zeynep'in bir kaç gün hastanede kalması gerektiğini söyleyip odadan çıktı. Barış, Can, Melis ve Yağmur odada Zeynep'e bakıyorlardı. Ortamdaki bu rahatsız edici sessizliği Can bozdu.

-Aslında Kerem de gelmişti.

-Melis abin nerede? Diye sordu Yağmur.

-Kerem mi? Işi olduğunu söyleyip çıktı. Giderken çok kötü görünüyordu galiba çok önemli bir şey.

Yağmur bakışlarını Can' a çevirdi. En son Kerem'i Can'la konuşurken görmüştü. Yağmur'un bakışlarını farkeden Can " ben masumum" der gibi baktı.

-Anladım. Demek hastaneye geldi. Hepiniz boşuna yoruldunuz doktorun dediği gibi ben iyiyim. Şimdi isterseniz evinize gidip dinlenin. Kusura bakmayın yoruldunuz buraya kadar.

-Merak etme Zeynep yorulmadık biz. Hadi sen dinlen ben de dışarda şu işlemleri halledeyim diyerek çocukları da alıp odadadan çıktı Barış.  Zeynep ilaçların verdiği etkiyle gözlerini kapattı.

Barış işlemleri halledip odaya geri döndüğünde Zeynep'in uyuduğunu gördü. Anlına bir öpücük kondurup yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Bir nevi günah çıkarıyor gibi konuşmaya başladı.

- O gün Kerem Amerika'ya gittiğinde seni öyle gördüğümde dayanamadım Zeynep. O an ölmek istedim. Senin her kendini kaybedişlerinde ben de kaybolmak istedim. Kerem'i öldürmek istedim. İnanabiliyor musun can dostum kankardeşim olan o adamı  Kerem'i öldürmek istedim. Sırf seni üzdüğü için onu öldürmek istedim. Kaza geçirdiğin gün aklımı oynattım sandım. Sen o beyaz kıyafetler içinde ameliyathaneden çıktığında senin yerine orada ben olmak istedim. Tüm bunların nedenini bilmiyorum. Senden hoşlanıyor muyum? Sana aşık mıyım bilmiyorum ama Kerem'i artık senin yanında görmek istemiyorum. Kazadan sonra sadece onu unutman tesadüf değil, olamaz. Bu benim için bir şans belki de. Onu hatırlamana izin vermiyorum. Yeniden onu hatırlayıp kahrolduğunu görmek istemiyorum. Senin bir daha ona bakmanı, kalbinin onun için atmasını istemiyorum. Bunları sana uyanıkken söylemeyi isterdim ama o cesareti kendimde bulamayacağımı bildiğim için şuan söylüyorum. Zeynep lütfen Kerem'i bir daha hiç hatırlama. Sonsuza kadar geçmişinde kalsın. Lütfen sana yalvarıyorum. 

Barış sözlerini bitirip kafasını kaldırdığı anda Zeynep'le gözgöze geldi. Zeynep ellerini kaldırmış ve Barış'ın gözünden akan yaşları silmek için elini uzatmıştı. Ve fısıltıyla konuştu:

"Barış"

UNUTMA BENİWhere stories live. Discover now