7. Bölüm

237 12 3
                                    

 

Sonu bilinmeyen bu tünelde ışık yok ses yok seda yok...

kim olduğunu bilmden ilerliyorsun yol gösteren yok hal hatır soran yok...

karanlık...

sadece sonu bitmez karanlık var.

Kim olduğunu ne olduğunu bilmeden yürüdüğün yol sadece karanlık. Peki bundan rahatsız mıyım? Hafızamı kaybetmiş olmam umrumda bile değil. Zaten olmasını istediklerim yanımda. Peki gerçekten öyle mi? Evet karşımda cevap bekleyen doktora vereceğim cevap aslında net değil. Ben, herzaman kararlarından emin olan Zeynep, bugün burada bu konu hakkında emin değilim. Gerçekten olmasını istediklerim yanımda mı? Yanında olmak istediklerim yok mu? Peki gerçekten her şey bende mi bitiyor? Ben istersem düzelir mi her şey?

"Zeynep kızım iyi misin?" serhat amcanın söyledikleri ile kafamı kaldırdım. "iyi değilim serhat amca. Sen diyorsun ki artık tıbbi müdahaleye gerek kalmadı. Bir kaç ilaç dışında gerekli olan bütün tedaviyi aldım. Peki ama neden hatırlayamıyorum. Gerçekten istemediğimden mi? Peki neden istemiyorum ki? Ne yaşamış olabilirim en fazla. Yağmurla konuştum hatırladığım şeylerin bana yeteceğini söyledi. Peki neden ben içimde sanki kocaman bir boşluk varmış gibi hissediyorum." serhat amca aile doktorumuzdu. Benim her halimi bilirdi. Bir keresinde bize geldiklerinde havuzdan yeni çıkmış olduğum için ıslak olan kıyafetlerimde gidip kucağına oturmuştum. O da "küçük yaramaz bu ıslak kıyafetlerle hasta olursunuz" deyip beni tatlı tatlı azarlamıştı. Şimdi de aynı şekilde azarlıyordu. " bak Zeynep bundan sonra yapabilceğimiz bir şey yok. Her şey senin elinde. Eğer hatırlamak istemezsen biz de sana yardım edemeyiz. Ama ne olur küçük yaramaz biraz kendine güven. Ne kadar kaçsanda onlar senin geçmişin. Korktuğunu biliyorum. Acı çekmekten, yine üzülmekten korkuyorsun. Ama Zeynep ne kadar hatırlamak istemesekte bugün buralarda olmamızı sağlayan geçmişimizdir. Iyi gün de kötü gün de.."

"hayır serhat amca olmaz" dedim aceleyle.

"anlamadım Zeynep ne olmaz "

"olmaz seninle evlenemem" serhat amca bana anlamsız gözlerle bakınca "sen öyle iyi gün de kötü gün de deyince kendimi nikah salonunda gibi hissettim" dedim gülerek.

"ah Zeynep ah ne yapıcam ben seninle" diye iç çeken Serhat amcanın yanaklarını sıkıp odadan çıktım. Normalde hastaneleri sevmezdim ama Serhet amcayı görmek için ve kontrollerim için haftada bir kez hastaneye gelirdim. Hastaneden hızla çıkıp arabama atladım. Barış'ın yanına gitmek istiyordum. Onunla konuşmak istiyordum. 3 yıl önceki kazadan sonra her şeyimi Barış'la paylaşıyordum. Yağmur her ne kadar ev arkadaşım ve kardeşim olsa da Barış bana iyi geliyordu. Hem biraz antreman yapmak kafamı dağıtırdı.

Salondan içeri girdiğimde onu görmüştüm. En son 1 hafta önce okulda Can'la görmüştüm. Yanlarına gidip selam verip oturdum. Barış işi olduğunu söyleyip içeri geçti.

"geçmiş olsun" dedi endişeli bir sesle. Anlamadığımı suratına aval aval bakarak belli edince " elinde hastahane dosyası var oradan geliyorsun herhalde"diye açıklama yaptı. Ahh evet raporlarım. Arabada niye bırakmamıştım acaba bunları. "önemli bir şey değil. Sadece raporlar. Gereksiz bir işe yaramayan raporlar." dedim sıkıntılı bir şekilde. " neden işe yaramasın tıp çok ilerledi. Her şeye çare buluyorlar. Hasta istedikten sonra iyileştirilmeyecek hastalık yok" kerem sözlerini bitirince gülmeye başladım. " afedersin. Kusura bakma. Doktorum da aynı şeyleri söyledi. O yüzden gülmeye başladım. Hasta isterse olur da peki ya hasta istemezse?" diye bir soru sordum. Ben cevabı beklerken içeri Barış ve Can girdi. " aa Zeynep sende mi burdaydın. Yağmur yok mu?" diye soran Can'a yok canım kalmadı taze bitti diye cevap vermek istemiştim ama o masum bakışlarına böyle bir hainlik yapmadan " yok. Bir arkadaşıyla adalara fotoğraf çekimine gittiler"dedim. Can'ın düşen yüzüyle moralim bozuldu. Ne demiştim ki ben de bu çocuk böyle olmuştu.

"aa öyle mi anladım peki ne zaman dönerler"

"bugün orada kalacaklar."

"nasıl yani bir erkekle aynı yerde mi kalacak? Hem de başbaşa."

"evet kalacak"

"vayy Zeynep nasıl izin verdin buna ya çocuk bir şey yaparsa"

" sakin gel Can. Arkadaşı kız. Kızın teyzesinde kalacaklar" Can'la olan bu soru-cevap diyaloğumuzda son cümleyle Can derin bir nefes verdi. Içi rahatlamıştı. Yüzüne yaniden gülümsemesini yerleştirip " aa ne güzel. Kendine hep böyle arkadaşlar seçmeli"diyerek ebeveyince saçmalamış ve yanıma çöreklenmişti.

"ee ben açıktım dışarı çıkığ yemek mi yesek? Lahmacun yesek mi?"

"hayır" bu keskin ve sert hayır Kerem ve benden çıkmıştı. Barış ve Can sonra Kerem ve ben birbirimize anlamsızca baktık. Ben neden hayır diye bağırdığımı bile anlamaışken Kerem açıklama yaptı." bir keresinde bir arkadaşımla lahmacun yerken boğuluyordu. Bir daha yemem ben"diye konuşunca yüzüne şaşkınca baktım." o zaman o arkadaşınla yeme. Bizim canımız lahmacun çekti" diyerek cevap verdim. Bugün saçmalama limitimi doldurmuştum. Az önce hayır diye bağır şimdi lahmacun yiyeceğim de aferin salak kızım Zeynep.

" ama o arkadaşım bugün o masada olacak biri"

UNUTMA BENİWhere stories live. Discover now