3.Bölüm

427 41 23
                                    

EYLÜL
İstanbula gitmek istemiyordum... tüm doktorlar bir daha göremeyeceğimi söylüyordu. Bazıları bana doktorumu dava etmem gerektiğini söylemişti ama ne değişecekti ki dava etsem? Ayrıca avukat parası, dosya masrafları derken boşu boşuna bir sürü masraf.... bunun stresini yaşayamazdım...

Ahmet : hazır mısın babacım?

Eylül : ben gitmek istemiyorum baba...

Ahmet : konuştuk ama kızım

Eylül : baba İstanbul'a gidiyoruz, hayatımda ilk defa başka bir şehire gidicez, heyecanlı olmam lazım ama değilim baksana... hayatımda ilk defa denizi, boğazı görecektim ben ama bak, önümü bile göremiyorum... bunun çaresi yok, ben ömür boyu karanlığa hapsoldum, sen de uğraşma artık...

Ahmet : kızım deme böyle... elbet vardır bir çaresi..

Eylül : baksana baba acınacak haldeyim... 5 yıl ya, 5 yıldır Baranla beraberdim ben, herkes evlenicez gözüyle bakıyordu, ben de öyle. Ama bak, terketti beni... şimdi yüzünü bile hatırlamıyorum...

GÜNEY
Serkan çabucak hastaneye getirmiş, zamanında yetişmiştim... asistanım da peşimden koşturuyordu....

Aleyna : Güney bey, sezaryenden sonra 3 tane muayene hastanız var. Bir tane de kürtaj...

Güney : tamam... sezaryen çabuk biter, zaten bizim asistana bırakıcam dikişi..

Aleyna : tamam ben ona göre sırayı ayarlıyorum o zaman...

Hemen ameliyathaneye girip işime başlamıştım...

SERKAN
Bir boşanma davasıyla ilgileniyordum. Ortada da bir çocuk vardı...

Serkan : Emine hanım, emin misiniz? Bakın ortada bir çocuk da var, babasız mı kalsın o çocuk?

Emine : ben de istemiyorum ama naapabilirim kocam beni aldatıyor, göz mü yumayım?

Serkan : tabii ki hayır... bakın bana göre hava hoş, davayı açar sizden para alır işime bakarım. Zor da bir dava değil zaten, tek celsede biter, siz de çocuğunuzda çıkar gidersiniz. Ama işin içinde bir çocuk varken tekrar düşünün derim..

Emine : ben kararlıyım..

Serkan : peki o zaman....

İşimi halletmiştim, başka gelen giden de yoktu, odadan dışarı bakıp gördüğüm manzarayı çizmeye başladım...

Denizi ve yeşilliği çok seviyordum, zaten bu şehiri dayanabilir kılan bi masmavi deniz vardı, bir de Güney... ha tabii kızlarını da unutmamak lazım...

GÜNEY
Ameliyattan çıktığımda yorulmuştum. Çok geçmeden bir çift gelmişti, çok heyecanlı duruyorlardı...

Kadın : doktor bey, acaba kız mı erkek mi?

Güney : bakalım gösterecek mi?

Adam : neymiş?

Güney : bakıyorum beyefendi..

Adam : erkektir erkek... erkek adamın oğlu olur...

Kadın : saçmalama ya... belki kız, nerden biliyosun?

Adam : ya kızım sen bana güven... bizimkiler kaç nesildir sadece erkek çocuk doğuruyo, bak bana bir halam ya da kız kardeşim var mı? Yok... erkek olacak tabii ki...

Güney : kız çocuk da evlattır.. neden böyle bir ayrım yaptınız ki şimdi?

Adam : ay hayır kız mı yoksa?

Çocuk erkekti ama adama kıl olmuştum. Sırf onu sinir etmek için aksini söyledim..

Güney : evet, çok sağlıklı bir kız...

Adamın yıkılışını görmemek mümkün değildi... resmen rengi atmış ama karısına sevinmiş gibi yapmıştı...

Güney : erkek adamın oğlu olurmuş... ne saçma birşey bu?

Adam : anlamadım?

Güney : kayınpederinizin de bir kızı var, yanınızda oturuyor hatta... o erkek adam değil miydi de kızı oldu?

Adam bozulmuştu, kadın ise bana bakıp gülümsemişti... bir kadını mutlu etmek bu kadar kolaydı işte, hödük gibi davranmanın ne alemi vardı?

Adam : siz yanlış anladınız... yani kızım olmasına da sevindim tabii ki ama erkek çocuk başka, sonuçta onla maça gidersin, erkek erkeğe takılırsın...

Güney : hı hı... evet.. kızın da sana bir baba der, dünyan durur... onu korur kollarsın.. yanındaki karına bak ve şu tavrına rağmen hala elini bırakıp şu masadan kalkmadığına dua et.. ben olsam çoktan gitmiştim... ama merak etme.. dileklerin kabul oluyor, çocuğun erkek...

eyserciyazar yeni bölüm istemiş, buyur o zaman ikinci bölüm sana gelsin canım okur ❤️

Kalp GözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin