38 - Baş Belası

46.5K 1.5K 354
                                    

Gökmavisi gözlerinde süzülen çakmak çakmak yangın adeta 'öldün' diye bas bas bağırıyordu. Ifadesiz suratına rağmen gerilmiş kasları, baktıkça kötü bir ton himayesi altına alan gözleriyle yapmam gereken tek şeyin kaçmak olduğunu söylüyordu.

Şuan öfkeli bir devden farkı yoktu. Gözleri himayesi altında tir tir titreyen bedenim dev cücesinin altında ezim eziliyordu.

Kaçmalıydım.

Hemde hemen..

Ateş öfke ile bana bakarken ona çaktırmadan bir adım geriye doğru ilerleyip, derin bir nefes alma ihtiyacıyla içime çektiğim nefes ciğerlerime yetmemişti. Göğsümde hızla çarpan kalbim, bir sürü kaçma girişimi zihnimde sıra sıraya dizerek beni tetikledi.

Ateş sıkıntılı nefesinin birbirine bastırdığı dudaklarına çarparak burun deliklerinden fırlamasına eş zamanlı olarak hızla ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı.

"Bittin sen," dediğinde soğuk nefesi yüzümü gererek titretti. Içimi titreten soğuk keskin sesi buz gibi nefesiyle ufak bedenimi daha da ufaltı.

Korkudan Ateş'in ne yapacağını kestiremediğim için bir iki adım gerileyip kollarımla yüzümü kapatım.

Ateş tam bidimde durmuştu. Yüzü yüzüme bir nefes kadar yaklaştığında nefesimin bir anda kesildiğini ciğerimin nankörce bedenimi yarıyolda bıraktığını hissettim. Öfkeden hızla inip kalkan göğsünün sesini duyuyordum. Ateş hızla elini beremin üstüne koyarak onu başımdan bir hayvan gibi çekmişti. Ne olduğuna bakmak için kollarımı yüzümden çekip çakmak çakmak yanan gök mavisi gözlerine baktım.

Ateş ise bana değil aldığı berem ile yüzünü siliyordu. "Hey!" Diye bağırdım bereme bakıp iç çekerek. Ben onu özel olarak sipariş etmiş ve ona servet harcamıştım ayrıca en çok sevdiğim beremdi. "Senin, onun ne kadar pahalı olduğundan haberin var mı? Kaç bin Euroya aldım biliyor musun?" Ona sert bakış atarak konuşmuştum.

Ateş'in çatılan kaşları mümkünmüş gibi biraz daha karardı, ancak öfkeden ziyade sade bir şaşkınlık barındırıyordu. Muhtemelen berem için sesimi yükseltiğim içindi.

"Kes sesini," dedi her kelimesinin üzerine vurarak.

Ürkütücü müydü? Fazlasıyla, evet korkmuş muydum? Tam da şu an, kesinlikle korkmuştum!

Ve bence de sesimi kesip hemen buradan kaçmalıydım.

Bir adım geriden sonra sola kayarken tekrar onun sesi ile irkildim.

"Kendinde bu cesareti nasıl buluyorsun?" Diye sorduğunda, büyük bir ihtiyaçla yutkunurken ellerimi saçlarımın arasından geçirip dağınık duran ve yüzümün önüne gelen saçlarımı geriye doğru attıktan sonra derince bir nefes alıp, ona şirin bir şekilde gülümsedim. "Pekala, sende kalabilir" Diye mırıldandığımda. Ateş bana uzaylımışım gibi baktı ben ise elindeki bereyi işaret ederek "şey, yani sende kalabilir." Diye konuştum ürkek bir sesle.

Ateş göğüslerini şisiren derin bir nefes verdiğinde hemen oradan kaçmam gerektiğini hatırlayarak birkaç adım geriledim. Göğsüm hızla inip kalkarken hemen arkama bakmadan okulun arka bahçesinden ön bahçesine kadar seri adımlarla yürüdüm.

Ateş kaçacağımı anlamış olacak ki "gel buraya," diye bağırdı arkamdan. Tüylerimi ürperten sesine aldırmadan bacaklarıma yüklenip okulun içine doğru koşmaya başladım.

Ateş büyük adımlarla peşimden gelirken, ben merdivenleri ikişer üçer çıkarak okulun içine girdim. Öğlen arası olduğu için koridor kalabalıktı, omuzumun üstünden Ateş'e baktığımda Ateş'in koşmak yerine yürüyor olması beni şaşırtmıştı. Ben koşmama rağmen o yürürken neredeyse sadece birkaç adım gerimde kalıyordu. Gözleri gözlerime değdiğinde gözlerindeki siniri görmek bir titrek nefesi daha içime çekmeme neden oldu.

ACIMASIZ  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin