25

1K 141 61
                                    

Y/N: Beklediniz, biliyorum ama bekletmek zorunda olmasam bekletmezdim. Beğeneceğinizi umuyorum. Notu görmüş olacağınızı düşünüp yorum yapmanızı istiyorum. En çok bu bölüme sonra diğer bölümlere yorum yapın ki varlığınızla mutlu olayım. Sizi seviyorum~ :3

••••••


Chanyeol'un doğum gününden bir gün önce elimizdeki oyunu sahnelemiştik. O akşam gece yarısı olmadan eve dönmek istemiştim çünkü Chanyeol'a sürpriz yapabilmek için haberim yokmuş gibi yapmam gerekiyordu. Planımı en iyi şekilde yerine getirebilmek için de gece yarısından sonra Chanyeol'un beklentiyle bakacağını düşündüğüm yüzünü kesinlikle görmemeliydim. Yoksa dayanamayıp doğum gününü kutlar üstüne bir de onu öpücüklere boğabilirdim.

Yine de riske girerek benimle evime kadar yürümesine izin verdim.Kapımın önüne vardığımızda gözüm kol saatimdeydi. Gece yarısına on dakika vardı. Kollarımı Chanyeol'un beline sarmıştım. Onun iki eli de saçlarımın arasındaydı. O saçımın her tutamıyla tek tek oynarken gözlerimi kırpıştırıyordum.

"Bal, sen benim balımsın Byun Baekhyun." Bal rengi saçlarıma sonra da alnıma öpücük kondurdu. İyice öğrenmemi istercesine yineledi. "Balım, benim balım."

Kafamı kaldırıp dudaklarından daha yakın olan çenesinden öptüm.

"Git, haydi artık. Çok yorgunsun ve çok yorgunum."

O güzel şeyler söylüyorken böyle söyleyerek onu kovmak istemiyordum ama gitmesi gerekiyordu. Zaman gelmek üzereydi.

"Bir öpücük daha, sonra gideceğim." Gülümsedim ve iki elimle yüzünü avuçlayıp bir tane çenesine bir tane de dudağına öpücük bıraktım. "Tamam mı?"

Huzurla kafasını sallayışını izledim.

"Yarın tatil," dedim. "Ama görüşemeyeceğiz. Biraz işlerim var ve ailemi ziyarete gideceğim. Sabah seni ararım ve konuşuruz."

Ailemi ziyaret edeceğim yalandı ama yakın zamanda yapmam gereken önemli bir konuydu.

"Bütün gün evde olup seni özleyeceğim."

Evde olduğunu bilmem iyi olmuştu. Aksini söyleseydi onu eve çekmek için bahaneler aramak zorunda kalacaktım. Görüşemeyeceğimizi söylemem onu mutlu etmese de sabah arayıp doğum gününü kutlayacağımı düşünüyor olacak ki çok asmamıştı yüzünü. Ne yazık ki yanılıyordu. Kutlama için bekleyecekti.

"Haydi, git Chenyeol." Onu gitmesi için itip arkamda duran apartmanın dış kapısına yaslanarak açtım. "Tamam, gidiyorum işte."

El sallayıp içeriye girdim. Sabah erken kalkabilmek için hemen uyumuştum.

Sabah erkenden kalkıp günlerdir yapmayı öğrenmek için uğraştığım pasta tarifini açmıştım internetten. Malzemeleri tezgaha dizip sevdiğim adam için ilk defa pasta yapıyor oluşumun tadını çıkarmaya çalıştım. Gerçi bu sevdiğim adam için değil, benim ilk defa pasta yapışımdı. Umuyordum ki ortaya yenelebilir bir şeyler çıkacaktı.

Kendim yapınca daha bir kıymetli olur gibi gelmişti. Bu yüzden hazır bir tane yerine uğraşmayı tercih etmiştim. Açıkçası iki saat sonra ortaya çıkan görüntüden de memnun sayılırdım. Sanat eserimi soğuması için buzdolabına koyup ortalığı toplamıştım. Erkenden kalktığıma değecek gibiydi.

Banyoya girmeden önce Chanyeol'u aradım. Ben çoktan uyanmıştım ama o yeni uyanmış olmalıydı.

"Günaydın." Sesim engel olamadığım için neşeli çıkmıştı. O ise doğum günü için heyecanlı olduğumu düşünmüş olmalıydı. Aslında öyleydi de ama bilmeyecekti. "Günaydın, keyfin yerinde." Onun da sesi güzel geliyordu. "Elbette öyle, ailemi uzun zamandır görmedim. Özlediğim için biraz heyecanlıyım."

TEATROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin