17

1.2K 146 35
                                    

Akşam iş çıkışı Chanyeol ile bana geçmiştik. Saat akşam sekizi biraz geçe eve girdiğimizden beri bana nasıl bir oyun oynayacağımı sorup duruyordu ama henüz bir cevap vermemiştim. Yemek ve bir şeyler içmeyi teklif ederek, Chibi'yle oynayarak, sohbet edip televizyon izleyerek onu belli bir süre anlatmamak için oyalamıştım. Saat 10.48'i gösterirken tekrar aklına gelmiş olacak ki elindeki fincanı sehpaya bırakarak bana döndü.

"Daha ne kadar bekleyeceğiz. Saat neredeyse 11 oldu."

Duvardaki saate bakıp yeteri kadar beklediğimize karar vererek telefonumu elime aldım.

"Başlayalım o zaman."

Ben dört farklı kişiye sadece isimleri değiştirerek mesaj atarken iyice bana sokulmuş yazdıklarımı okuyordu.

Kime: Kim Kai.

-Jongin, Kyungsoo'yu her zaman gittiğimiz kafede az önce biriyle otururken gördüm hemen buraya gelsen iyi olacak. Ben bekliyorum.

Kime: Kyung.

-Kyungsoo, Jongin'i her zaman gittiğimiz kafede az önce biriyle otururken gördüm hemen buraya gelsen iyi olacak. Ben bekliyorum.

Kime: Lu.

-Luhan, Sehun'u her zaman gittiğimiz kafede az önce biriyle otururken gördüm hemen buraya gelsen iyi olacak. Ben bekliyorum.

Kime: Hun.

-Sehun, Luhan'ı her zaman gittiğimiz kafede az önce biriyle otururken gördüm hemen buraya gelsen iyi olacak. Ben bekliyorum.

Giden mesajların ardından Chanyeol'un bana tuhaf tuhaf baktığını gördüm.

"Bekle, daha bitmedi."

-Ne, nasıl, kimle, saçmalama, nasıl biri, evde olacağını söylemişti...

Gibi, gibi, gibi.

Saniyesinde gelen benzer mesajlara aynı cevabı atarken sırıtmaya başlamıştım.

-Oyalanma da dediğim yere hemen gel. Kafenin arka bölümündeyim. Eve geçmem lazım senin için takip ediyorum.

Arka bölüm detayını Luhan ve Sehun'a söylemişken Kyungsoo ve Jongin'e karşılaşmamaları için söylememiştim. Nasıl bir ruh halinde olduklarını bildiğimden gülmeme engel olamıyordum. Gecenin bu saatinde onları apar topar sıcak evlerinden çıkarıp yollara düşürmüştüm. Şimdi anın tadını çıkarmak için sıcak evimden çıkma sırası bendeydi.

"Haydi kalk, gitme vakti." Chanyeol'un elinden tutup ayağa kalktım. Onu da kendimle birlikte kaldırdım. "Kovuyor musun beni? Daha hiçbir şey anlamadım bile."

"Hayır, kovmuyorum. Beraber gidiyoruz. Sabahtan akşama kadar bizimle uğraşanlarla uğraşma vakti. Bu mesajlardan sonra birbirlerini orada gördüklerinde nasıl olacağını düşünebiliyor musun? Çok eğleneceğiz."

Şimdiden eğlenmeye başlamıştım ve gülüyordum. Chanyeol gülen suratımı inceledikten sonra belimi tutup kendisine çekti ve ben ellerimi göğsüne yerleştirirken kıvrılmış dudaklarımın üstüne küçük bir öpücük bıraktı.

"Neşe kaynağımsın gökyüzüm."

Gülümsememi sürdürüp bir öpücük de ben bıraktım onun dudaklarının üstüne ve sonra hızlıca dışarıya çıkarttım. Karşılaşma anlarını kaçıramazdım. Dediğim kafeye varıp her yeri gören bir noktaya Chanyeol ile birlikte oturdum. Ve ilk gelen Kyungsoo oldu. Etrafına asık bir suratla bakınıp telefonunu eline aldı. O daha yazmadan ona yazan ben oldum.

TEATROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin