Bölüm 6

3.1K 146 132
                                    




          

    İyi geceler özel, güzel okuyucularım! 🌺

  Bu sefer lafı çok uzatmayacağım. Bölüm bu kadar geciktiği için çok üzgünüm, defalarca özür diliyorum beklettiğim herkesten.

  Aslında bu bölüm içinde yazmayı planladığım daha çok hadise vardı ama süre uzadıkça tedirgin olduğum için bölümü yayınlamak istedim. Çok uzun bir bölüm değil ama devamı gelecek. Bol Yağhaz'lı değil baştan uyarayım. Bundan sonraki birkaç bölüm hikayenin genel kurgusuyla ilgili olacak, sıkılırsanız ''Bize biraz romantizm!'' derseniz haber verin, bileyim. 😊

  Bir sonraki bölüm biraz açılan aramızı telafi etmek ve gönlünüzü biraz olsun kazanmak amacıyla çok daha kısa sürede gelecek. Bir haftayı bulmaz diye düşünmekteyim. 😇

  İyi okumalar efendim, sevgiyle ve benimle kalın! 💖

6. BÖLÜM

Hazan

  Telefonun kaçıncı çalışını duydum, başımın atındaki göğsün kaçıncı kıpırdanışında uyuduğum derin uykunun kollarından sıyrıldım bilmiyorum.

  Büyük bir sızı şakaklarımdan alnıma yayılırken o çok ama çok tandık koku burnuma doldu. Her bir hücrem panik, heyecan ve utanç karışımı bir duyguyla ''Yağız!'' diye alarm vermeye başladı. Bir türlü aralayamadığım gözlerim ve günümüz gerçekliğine erişemeyen zihnimle yerimden kımıldamadım.

  ''Hazan.'' dedi Yağız boğuk bir sesle. Birkaç saniye sonra eli sırtıma değdi. ''Hazan.'' diye yineledi daha kısık ve güçsüz bir sesle.

  O kadar uyku uyanıklık arası bir ruh halindeydim ki, çekip çıkaramadım kendimi. Yağız'ın ''Israrla çalıyor bu da. Kesin bir şey oldu.'' diye mırıldanışı geldi kulağıma hayal meyal.

  Dudaklarından dökülen üçüncü ''Hazan.'' mırıltısı bu kez kulaklarıma gerçek olduğu aşikar bir şekilde ulaştı. Rüyada değildik. Kalbimin sesi kulaklarıma ulaşırken gözlerimi araladım. Yağız'ın göğsünde uyuyordum! Ben!

  ''Telefona ulaşamıyorum.''

  Büyük bir panikle Yağız'ın göğsünden kendimi çekerken her yanım seğiriyordu. Gözlerim çok kısa bir an kesişti onunla, telefona uzandı.

  Ne olduğunu hala idrak edemesem de, karnımdaki tüm burulmalara eşlik ederek tenimin her bir zerresi cayır cayır yanıyordu. Dün geceden zihnime akın eden birkaç anla beraber Yağız'ın suratına kaçamak bir bakış atma isteğiyle dolmuştum ki, bembeyaz olmuş suratı mümkünmüş gibi daha da bozdu kalp ritimlerimi.

  ''Ne oldu?'' dedim kesik ve boğuk bir sesle.

  Mavileri beni buldu. ''Durumları nasıl?'' dedi beni yanıtlamadan. ''Ne zaman oldu?''

  Korkuyla ''Yağız...'' diye yinelerken telefonu kapattı. Elleri saçlarının arasından geçti. Kötü bir şey olmuştu.

  ''Annem mi?''

  ''Hazan...Ece...''

  ''Ne olmuş Ece'ye?'' derken ağrıdan çatlayan başıma hücum eden felaket senaryolarını kovmayı, paniğimi dizginlemeyi deniyordum.

  ''Sezaryene almışlar.''

  ''Ne? Ne demek sezaryene almışlar? Yağız daha doğum için çok erken!''

  Panikle yataktan fırlarken korku tüm bedenime yayılmıştı. Bebeğe veya Ece'ye bir şey olabileceği ihtimali...

  ''Nasıl olmuş? Ne olmuş Yağız!''

Nefes- YağHazحيث تعيش القصص. اكتشف الآن