Bölüm 5- 2. Kısım

3.3K 166 221
                                    






Maldivler'den hepinize selamlar sevgili okuyucularım! 😇

Bölüm 5'i iki kısımda da bitiremeyeceğim, bir üçüncü kısmı daha olacak galiba. Kısa bölümler yazmak konusunda ciddi problemlerim olabilir. 😐

Bu bölüm biraz monolog, biraz duygular ve iç konuşmalar üzerine döndü hikayenin genel akışındaki birkaç olayı çözümlemek gereği. Umarım sıkılmadan okursunuz. Şayet sıkılırsanız da, bunu bilmek isterim.

Her bölüme yaptığınız yorumlar için yine yine yeniden teşekkür ediyorum. Heves ve heyecanla yeni bölüm beklediğinizi bilmenin etkisiyle yazıldı bu bölüm, başka türlü yetişmesine imkan yok gibiydi. Hepiniz çok özel ve çok değerlisiniz. Umarım keyif alırsınız.

Lafı uzatmayayım. İyi okumalar efendim. 🌺

BÖLÜM 5

2. Kısım

  HAZAN

  Annemin evi birbirine katıp gitmesinden sonra oldukça sessiz bir gün geçirmiştik. Yağız gitmeden önce işlerini düzenlemesi gerektiğini söyleyip şirkete gitmiş, ben ise eşyalarımızı toparladıktan sonra hakkımızda çıkan sayısız haberi okumakla oyalanmıştım. Sonra gelip beni almış ve çok fazla konuşmadan havaalanına gelmiştik.

  Koltuğuma yerleştiğimde hala huzursuz olmamın başlıca nedenlerinden biri balayına çıkıyor olmamız olsa da, haberlerin de payı büyüktü bunda. İlk kez uçağa bindiğim için biraz da ürküyor olabilirdim tabi... Yağız'a bunu belli etmemek için kavradığım onlarca gazeteyi daha da sıktım elimde. Gözleri bende değildi ama yolculuğun 8-9 saat süreceğini hatırlamak bile mideme giren krampları arttırıyor, gerginlikle hızlanan kalbim su gibi terlememe neden oluyordu. Sakin ol Hazan çok güvenli bir ulaşım şekli, diye kendimi sakinleştirmeye çalıştıysam da pek başarılı olamadım.

  ''Hazan?''

  ''Hah?'' dedim zorlukla.

  ''Bembeyaz oldun sen.''

  Gözlerimi ne zamandan beri beni pür dikkat izlediğini hiç anlamadığım adama kaldırdım. ''Ben mi? Yok...Şey iyiyim ben.''

  İnanamamış gibi gözlerini kıstı. Sonra mavileri elimdeki gazeteleri fark etti. ''Korkuyor musun?'' dedi yumuşacık bir sesle. Sıkılı parmaklarım gevşedi.

  Gözlerimi kaçırırken ''Biraz.'' diye itiraf ettim dürüstçe. Hemencecik. Sesim git gide kısıldı. ''Daha önce hiç uçağa binmedim.''

  Yüzünde anlayışlı bir gülümseme belirdi. Elimdeki gazetelere uzandı, önündeki masaya koydu onları. Yasemin ve Gökhan para vermekten kaçınmadıkları için business class'ta uçacaktık ve oldukça fazla alanımız vardı ama bunun beni sakinleştirmek üzerinde hiçbir tesiri yoktu.

  Yağız hafifçe üzerime eğilerek belimdeki kemeri bağladı. ''BBC'nin yaptığı bir araştırmaya göre en güvenli ulaşım aracı uçak biliyor musun?'' Benimle dalga geçiyor gibi değildi, aksine oldukça ciddi bir yüz ifadesiyle bakıyordu benim suratıma. ''Mesela karşındaki bir şoför telefonla konuştuğu veya radar görüp bir anda yavaşladığı için kaza yapma şansın yok.'' Doldurduğu suyu bana uzatırken konuşmaya devam etti. ''Uçak seyahatinde ölme ihtimalinin 7.6 milyonda bir gibi bir şey olması lazım.'' Yağız'ın uzattığı su hafifçe boğazımdan yuvarlanırken onun tüm ciddiyeti ve mantıklılığıyla bana kurduğu cümlelerin mi yoksa suyun mu içimi soğuttuğunu anlayamadım.

  Usulca kafamı salladım. 

  Koluma parmak ucuyla dokundu. O kadar varla yok arası bir temastı ki, neredeyse hissetmemiştim. ''Bir şey olmayacak, endişelenme. Hatta senin gibi birinin dünyaya bulutların üzerinden bakmayı çok seveceğine eminim. Özgür hissettiriyor. ''

Nefes- YağHazWhere stories live. Discover now