Bölüm 3

3.4K 173 174
                                    



3. BÖLÜM

Hazan

Gözlerimi açtığımda Yağız karşımda elini çenesine koymuş gözlerini bile kırpmadan beni izliyordu. ''Nasılsın?'' dedi fısıltıya eşdeğer bir tonda. Oldukça bitkin görünüyordu, gömleğinin daha fazla düğmesi açıktı, saçları dağılmıştı.

''İyiyim.'' demeye çalışsam da sesim oldukça zayıf çıkmıştı. ''İyiyim.'' diye yineledim kaşlarını çattığını görünce.

Doğruldum deri koltuktan. Gözleri benden ayrılmıştı şimdi. ''Yağız-''

''Evine bırakayım mı seni? Biraz dinlen istersen?''

''Yağız...Ben-''

''Hazan...'' Mavi gözlerini yavaşça bana çevirdi. Bir şeyleri kabullenmenin çaresizliği vardı sanki suratında. Neyi kabullenmiş olabilirdi ki onu böylesine yaralayacak? ''Bana teşekkür veya özür borçlu değilsin.'' Dudaklarında yarım yamalak bir gülümseme oluşturmaya çalıştı. Her zamanki kibarlığından ödün vermese de, görebiliyordum. Kırılmıştı.

Koltuktan kalktım, yanına varmama bir adım kala durakladım aniden. Çok ani bir dürtüydü Yağız'a yaklaşma isteğim. Ne yaptığımı izlediğini umursamamayı deneyerek bir adım geri çektim kendimi. ''Benim için yaptığın şeylerden sonra sana-''

''Hazan...'' dedi tekrar. Şimdi az öncekinden daha da yorgun görünüyordu. ''Gerçekten bana borçlu hissetmen hayatta isteyeceğim en son şey.'' Mavi gözleri kapandı. Uzun parmakları hafifçe başını ovuşturdu. Yağız'ın bu hali göğüs kafesimde anlam veremediğim bir ağırlığa yol açıyordu.

Gür kirpikleri titreşerek aralandı. ''Yani şimdi biz...'' Hafifçe öksürdü. ''Evleneceğiz ya.'' Sormak istercesine hafifçe kaşlarımı kaldırdım. ''Bana karşı sorumlu hissetmeni istemiyorum. Yani zorunda değilsin.'' Nefes verir gibi söylemişti cümleyi. Sesi öylesine zayıf çıkmıştı ki, az önce bastırdığım yanıma gitme dürtüme bu kez engel olamadım. Onunla göstermelik bir evlilik yapıp, hayatıma birilerini alabileceğimi mi düşünmüştü?

''Yağız.'' dedim ısrarcı bir tavırla bana bakmasını sağlarken. Kaşlarım ister istemez çatılmıştı. ''Bak ben tam olarak neden bahsettiğini anladığıma emin değilim ama...'' Kısa bir süre duraklayıp bana bakmasını sağladım. ''Sana ve evliliğimize saygı duymayacağımı düşünme sakın.''

Gözlerinde bir an garip bir ifadenin geçişine şahit oldum. Kasılı çenesi gevşedi. Gerçekten bunu düşünmüş olmalıydı. Hafifçe kafasını salladı. Soyadını taşıyacağım, benim için böylesine büyük bir fedakârlık yapan bir adama böylesine bir saygısızlığı yapacak bir kadın değildim. ''Sen de emin olabilirsin.'' dedi şefkatli bir sesle. ''Kadınlık gururunu incitecek hiçbir şey yapmayacağım.''

''Biliyorum.'' derken yüzümde minik bir gülümseme vardı. Yağız söylemese bile biliyordum. Beni seven adam Sinan olsa bile biliyordum.

Gömleğinin düğmelerini kapatırken ayaklandı. ''Hadi seni evine bırakayım artık.''

Ben de kalkıp ardından odadan çıktım. Yağız asansörde bana yol verdi, arabaya inince kapımı açtı. O sadece yola odaklanmış gibi görünürken, ben de gözümün önünden bir bir silinen cisimleri izliyordum dalgınca. Öyle ki durakladığımızı bile fark etmedim.

''Hazan?''

''Hah?''

''Geldik.'' dedi hafifçe gülerken. ''Ama inmek istemiyorsan...''

Nefes- YağHazWhere stories live. Discover now