Bir gün önce Jean Valjean Marius'a, Mösyö Gillenormand'ın yanında, beş yüz seksen dört bin frangı vermişti.

Evlenme mal birliği esasına dayandığından sözleşmeler pek sade oldu.

Toussaint, Jean Valjean'a gerekli değildi artık, Cosette'e miras kaldı; o da onu oda hizmetçisi mertebesine yükseltti. Jean Valjean'a gelince, Gillenormandların evinde kendisi için özel olarak döşenmiş güzel bir oda vardı; Cosette de ona o kadar dayanılmaz bir şekilde "Babacığım, rica ederim!" demişti ki, orada oturacağına hemen söz vermek zorunda kaldı Jean Valjean.

Düğün gününden birkaç gün önce bir kaza gelmişti Jean Valjean'ın başına; sağ elinin baş parmağını biraz ezmişti. Pek önemli bir şey değildi; hiç kimsenin ilgilenmesine, pansuman yapmasına, yarasını görmesine izin vermemişti, Cosette'e bile. Yalnız bu yara onu, elini bir bezle sarıp, kolunu boynuna asmak zorunda bırakmış, bir şeyler imzalamasına engel olmuştu. Cosette'in vasi vekili olarak Mösyö Gillenormand imza atmıştı onun yerine.

Ne belediye dairesine ne de kiliseye götüreceğiz okuru. İki sevgilinin ardından oraya kadar gidilmez hiçbir zaman; göğsüne güvey çiçeğini yerleştirir yerleştirmez drama sırt çevirmek âdet olmuştur. Biz, düğündekilerin fark etmediği bir olayı anlatmakla yetineceğiz sadece. Bu olay, Filles-du-Calvaire Sokağı'ndan Saint-Paul Kilisesi'ne kadar yolculuğa damgasını vuran olaydır.

O tarihte Saint-Louis Sokağı'nın kuzey ucuna kaldırım döşenmekteydi. Parc-Royal Sokağı'ndan yukarısı kapatılmıştı ulaşıma. Düğün arabalarının dosdoğru Saint-Paul'e gitmesi olanaksızdı. Değiştirmek gerekiyordu yolu, en doğrusu da caddeden dolaşmaktı. Davetlilerden biri, karnaval şenlikleri dolayısıyla, orada yolun arabalarla tıkalı olacağını hatırlattı.

Gillenormand Baba:

- Niçin? diye sordu.

- Maskeliler yüzünden.

Dede:

- İyi ya işte! dedi. Oradan geçelim. Evleniyor bu gençler; hayatın ciddiyetine girecekler. Bir parça maskaralık görmek ciddiyete daha iyi hazırlar onları.

Bulvara saptılar. İlk düğün arabasında Cosette'le Gillenormand Teyze, Mösyö Gillenormand'la, Jean Valjean vardı. Marius, âdet öyle olduğu için, nişanlısından ayrı bulunuyordu; ikinci arabadaydı. Düğün alayı, Filles-du-Calvaire Sokağı'ndan çıkınca, Madeleine'den Bastille'e, Bastille'den Madeleine'e uzun bir dizi meydana getiren araba kafilesinin içine daldı.

Bulvar maskelilerden geçilmiyordu gerçekten. Ara sıra yağmur yağmasına rağmen Paillase, Pantalon ve Gille direnmekteydiler. Bu 1833 kışının neşesi içinde Venedik kılığına girmişti Paris. Bugün artık o karnavallar kalmadı. Her şey karnaval haline geldi çünkü!

Ara yollarda bir yığın yolcu, pencerelerde de meraklılar vardı. Seyirciler sıralanmıştı tiyatroların giriş yerlerini süsleyen teraslara. Maskelilerden başka, Longchamp'a olduğu kadar karnavala da özgü bu çeşit çeşit araba defilesini seyrediyorlardı. Bütün bu değişik cinsteki arabalar, polis kurallarına uyarak uç uca perçinlenmiş de rayların üzerinde gidiyormuş gibi bir düzenlilik içinde ilerliyorlardı. Bu arabalardan herhangi birinde bulunan bir kimse, hem seyredilen hem seyredendi. Belediye çavuşları, birbirine aykırı yönlerde giden bu iki sonsuz diziyi caddenin dış taraflarında tutuyor; biri aşağı öbürü yukarı doğru, biri An tin şosesine öbürü Saint-Antoine Mahallesine doğru akan bu iki araba selinin çift yönlü akışını hiçbir şeyin engellememesi için çaba harcıyorlardı özellikle. Senato üyeleriyle elçilerin armalı arabaları yolun ortasını kaplamış, serbestçe gidip gelmekteydiler. Görkemli ve neşeli kafilelerden bazıları, özellikle Boeuf Gras aynı ayrıcalıktan yararlanıyordu. İngiltere, kamçısını şaklatıyordu bu Paris neşesinin içinde. Lord Seymour'un arabası ayaktakımının hareketi arasında, büyük bir gürültüyle geçip gitti.

SefillerWhere stories live. Discover now